English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ G ] / Gross

Gross tradutor Português

112 parallel translation
Gross, "Davar", Tel Aviv.
Gross, "Davar", Tel Aviv.
Daha önce dediğim gibi Bayan Gross... mümkün olduğu sürece isimleri belirtin.
Como disse antes, Menina Gross, sempre que possível, dê os nomes.
- Harry Gross'tan beri en büyük olay "?
É o maior caso desde o de Harry Gross. Foi o que disse.
Gross.
Nojo.
- 100 gross ( Ç.N. gross = 12 düzine ) kendinden sürgülü kilitle.
- 100 parafusos auto-vedantes em bruto.
Sorun şu ki, yüz gross kendinden sürgülü kilitle ne yapacağız?
A questão é, o que vamos fazer com mil parafusos estaminais auto-vedantes?
Ve biz de bunlardan yüz gross var.
E temos cem brutos deles.
Sizinle oturabilirdim, ama Bay Gross...
Eu ia sentar-me ao pé de ti, mas Mr. Gross...
Jack Gross.
Jack Gross.
İlginç bir geceydi, teşekkür ederim, Bay Gross.
Muito obrigada por uma noite tão estimulante, Mr. Gross.
Jack Gross ile evlendi, adam onun parasını aldı ve ülkeden kaçtı.
Casou com Jack Gross, que pegou no dinheiro e fugiu do país.
Sana "alt tabaka" deyince Amanda Gross'un anasına yumruk atmıştın.
O tipo que bateu na mãe da Amanda Gross quando ela lhe chamou "vagabundo".
Yumurta yapıyorum.
Não, Gross.
Senin annen Gross Edna mı?
A tua mãe é a Gross Edna?
Tanıştığımıza memnun oldum. Bayan Gross Edna.
Prazer em conhecê-la, Mrs. Gross Edna.
Gross Edna hanım.
É Miss Gross Edna.
Bay Gross Edna, Bayan kusursuz kıç ile beraber kaçtı.
Vais ver, Mr. Gross Edna fugiu com a Miss Rabo Perfeito.
Bilmiyorum. Çok dikkat çeken Gross National Product'ın kökenleriyle ilgili bir seminerim var. Bu yüzden...
Tenho um seminário interessantíssimo de economia sobre o PNB.
Gross, al şunu üstümden!
Que nojo, tira isso.
- Gross. G-R-O-S-S.
Gross.
- Kaba şey.
- Gross.
- Gross, adını bile anma.
- Bruto, não disse nada.
Dün akşam aklımı çelmiş gözüküyor, bu yüzden bu sabah gururumu boşverdim ve Dr. Gross'dan beni tekrar almasını istedim. Masamda bir çekiç var.
Acontece que a noite passada me entrou na cabeça, então esta manhã engoli o orgulho e pedi ao Dr Gross para me aceitar de volta.
Harvard'daki Dr. Gross, aort kavisinin solunda daralan bir çentiği ancak Tanrı'nın düzeltebileceğini söyledi.
O Dr. Gross em Harvard disse que só Deus pode corrigir um estreitamento no lado esquerdo do arco da aorta.
Merhaba. Adım Albert Gross
Chamo-me Albert Gross.
300 gross ton daha yükselt.
Faz mais 300 grosas.
Bayan Gross, Adamo'nun şehre geldiğinden haberin var mı?
Sra. Gross, ouviu? O Adamo está na cidade.
Oh, gross!
- Que nojento!
Ben NPR'den Terry Gross, size teşekkür ediyorum.
Aqui é Terry Gross da NPR a dizer-te : Muito Obrigada.
Alfred Gross İsviçreli, dahi bir doktordu.
Alfred Gross, suíço, um físico brilhante.
Ben de bir cihaz tasarladım. Uzay-zaman sürekliliğini bozup geçmişe giderek Alfred Gross'u ölüm döşeğindeki oğluma yardım etsin diye getirmek için.
Então eu criei um aparelho destinado a voltar atrás no tempo para ultrapassar o espaço de tempo contínuo e recuperar Alfred Gross.
Amerikan hayırsever Rebecca Seizling tarafından Nazi kampında sağ kalanlara bir ev ve yenilikçi terapi amacıyla kurulmuş Dr. Nathan Gross tarafından idare edilmekte olan yer.
O Instituto Seizling, fundado pela filantropa americana Rebeca Seizling, como um centro, sob a direcção do Dr. Nathan Gross, para terapias inovadoras, é como um lar para os sobreviventes dos campos nazistas.
Hayır, bu sefer, Dr. Shapiro ihmalindeki ve Sayın Profesör Nathan Gross'un basiretsizliğindeki gereksiz sağlık malzemelerini, ortaya çıkarmak üzere görev almış olarak buradayım.
Não. Desta vez, tenho a missão de expor a loucura da equipa médica do Instituto Seizling, a negligência do Dr. Shapiro e a fúria do Professor Nathan Gross.
Adam. Benimle gelir misin? Dr. Gross merhaba demek istiyor.
- Adam, venha comigo, o Dr. Gross quer ver-te.
Gross, dosyayı kaldır at ve gitmeme izin ver.
- Gross, arquiva isso, e deixa-me ir.
Ayrıca sen, Gross, sen, sen de bir şakasın.
E você, Gross, é uma piada.
Gross. Sen de mi?
Gross, tu...?
Gross.
Gross!
Beni böyle mi alt edeceksiniz, Gross, köpekle mi?
Isto é que pretende, dominar-me? Atormentando-me com o cão?
Bakalım Gross buraya ne tarz bir hayvan getirmiş. Ne olduğunu görelim bakalım.
Deixa-me ver, que tipo de besta o Gross trouxe para cá.
Gross'un dediğine göre tehlikeliymiş. Kimse yaklaşamıyor yanına.
Gross disse que é perigoso, ninguém se chega perto dele.
Gross'un özel projesi.
É o projecto especial de Gross.
Dr. Gross getirdi onu buraya.
- Bem, o Dr. Gross trouxe-o.
Elbette, Gross.
- Certamente.
Gross'un yıldızı.
É a estrela do Gross.
Gross da onları, meskalin, LSD, ve hipnoterapi ile tedavi etmeye çalışıyor.
O Gross tenta curá-los com mescalina, LSD, hipnoterapias.
İyileşeceğime gerçekten inanan, Dr. Nathan Gross, özleyeceğim kişilerden.
Dr. Nathan Gross, que tinha fé absoluta na minha recuperação. Eu vou sentir falta dele.
Gross beni bu akrabanın sorumluluk alan, bir aile adamı olduğuna ve benim sunabileceğim hayattan daha iyisini sunacağına ikna etti.
Gross garantiu-me que este parente é um cidadão exemplar, um homem de família. Alguém que pode dar ao rapaz a vida que eu não posso.
Bu sadece başlangıç.
Pode ser a coisa mais importante desde o caso Harry Gross.
Harry Gross davasından sonraki en büyük olay olabilir.
- E entretanto como é que eu fico?
Gross'u arayıp yardımcı olur mu öğrenin
Liga ao Bob Gross e vê se ele pode ajudar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]