Grupo tradutor Português
19,404 parallel translation
Çoğu gösterişçi, ama ana grup, işleri ciddi.
A maioria dá-se ares, mas o grupo central não brinca.
Kisa bir borç için gelen yedi kişilik bir yılan takımından beni kurtardı.
A Kisa salvou-me de um grupo de sete culebras que vieram cobrar uma dívida.
Ekipteki arkadaşlar bana Mandal der.
A malta do meu grupo chama-me "O Roquete".
Bu sabah bir banliyö treni bir grup demiryolu işçisine çarptı. Birkaç kişi öldü ve çok daha fazlası yaralandı.
Hoje cedo, um trem atropelou um grupo de funcionários da ferrovia, matando vários e ferindo muitos mais.
80'lerin İngiliz yeni dakga gruplarından.
Era um grupo Britânico dos anos 80.
Yanında ise Espen Van Der Merwe. Pater Dei grubuna liderlik ettiğini duymuştum. Dünyanın en eski ve en geniş silah satıcıları.
Está logo a seguir ao Espen Van Der Merwe na liderança do grupo Pater Dei, o maior e mais antigo traficante de armas do mundo.
Avrupa Germen bölgesinde ortaçağdan beri faaliyet gösteren yasa dışı bir örgüt.
Um grupo de justiceiros que operou nas regiões alemãs da Europa durante a Idade Média.
- Bunu özel time bildireceğim.
- Transmitirei isso ao grupo de trabalho.
-... ve izotop nakliye tüpü çalınmış.
Assaltada há uma hora por um grupo de homens armados que levaram uma caixa de transferência de isótopos.
- Tabii, çok özel gözüküyorsunuz.
- Temos um grupo de trabalho especial.
Bizi ve ekibimizin gücünü iyi biliyor.
Ele conhece-nos intimamente, conhece o grupo de trabalho.
Benjamin Stalder, Enerji Şirketleri Grubu'nun başkanı.
Benjamin Stalder, presidente do Grupo Consórcio Energético.
Enerji Şirketleri Grubu'nu yönetiyorum.
Eu giro o Grupo Consórcio Energético.
İlgilenmek zorunda olduğumuz bir grup köktenci aile var.
Temos um grupo de famílias fundamentalistas com que lidar.
Kati'ye ne olduğunu söylemedin mi?
Não contaste ao grupo, espero.
Burada ise takımın yarısıyla iki doğru bir gerçek oynadık ve "İyi şanslar, görüşürüz."
Aqui, na apresentação jogámos um jogo de quebra-gelo com metade do grupo. E depois foi : "Boa sorte, até logo."
Anladığıma göre bir grup devriyeye izcibaşılık yapmakla en az benim ilgileneceğim kadar ilgileniyor. ... ama annesi yakınlarda işini kaybetmiş ve ona yardım etmek istiyor.
Deve querer tanto mandar num grupo de agentes de patrulha como eu, mas a mãe dele perdeu o emprego e ele quer ajudá-la.
Bir düzineden fazla terör saldırısından tek bir grubun sorumlu olduğuna inanıyoruz.
Acreditamos que um único grupo é responsável por uma dúzia de ataques domésticos no total.
Jane'in bir parçası olduğu Sandstorm'un durdurulması gerektiğine inanıyorum.
Acredito que este grupo do qual a Jane fazia parte, precisa ser detido.
- Okuyabildiğimiz kısımlara göre Deniz Özel Harp geliştirme kurumunun gizli, dosyası olmayan bir kanadıymış.
- Parece que Orion é uma operação secreta do Grupo de Desenvolvimento - de Guerra Naval.
Honolulu'daki son cezaevimde birkaç kız barışçıl protesto düzenlemişti.
Na última prisão em que estive, em Honolulu, um grupo de raparigas organizou um protesto pacífico.
Biz keşişleriz. Bir de rahibe ve haham grupları var, bu gece şehirde dolaşıp sahneler icra ediyoruz.
Somos o grupo dos monges mas também há um grupo de freiras e um grupo de rabinos que andam pela cidade esta noite a fazer cenas.
Eğer kendini bir grup eşkiya büyükanneden koruyabilmek istiyorsan.
Se estás a defender-te de um grupo de avós saqueadoras.
Siyah şapka uzmanlarından oluşan süper bir ekip ile karşı karşıyayız bence
Acho que estamos a lidar com um grupo de especialistas " black hats.
Formülünü herhangi bir terörist gruba veya açık çekli haydut bir devlete satabilir.
Ela pode vender essa fórmula a qualquer grupo terrorista ou a um país corrupto com o livro de cheques aberto.
Grubunun bir üyesiydi.
Ele faz parte do teu grupo.
Ahmadiler çok gizli çalışıyor, çok sayıda terör örgütü kurmuşlar.
Os Ahmadis têm um grupo fechado, e uma organização terrorista.
Adamlar da orada saklanıyor olabilir.
Pode ser onde o grupo estava escondido.
Tamam, insanoğlunun bildiği her gıda grubunu denedik en önemlisi hariç.
Considerando que abordámos cada grupo alimentar para o ser humano... exceto o mais essencial.
Birincil güç regülatörünü B kablo grubuna değdir.
Último passo. Leva o 2º grupo de fios à energia central do regulador.
Amerikan kahramanlarının elit bir grubuna katılıyorsunuz.
Estão a juntar-se a um grupo de elite de heróis americanos. Pessoas que...
Konusu aşk, arkadaşlık ve bu grup gencin hayatlarında karşılaştıkları en büyük sınavda ne yapacaklarıyla alakalı. Hayatta kalmak.
É sobre amor e amizade e o que acontece quando um grupo de miúdos enfrentam o maior teste de todos, sobrevivência.
- Grupla birlikte misiniz?
- Pertence ao grupo?
Ben Evie Cho, Brightborn Group'un CEO'su ve kurucusuyum.
O meu nome é Evie Cho, diretora e fundadora do Grupo Brightborn.
Baska bir gruptanlar.
Fazem parte de outro grupo.
Gruplariyla mi?
Com o seu grupo?
O grupla olan anlasmasini kimseye soylemiyor cunku insanlarin savasmak isteyecegini dusunuyor.
Ele, ah, disse-me que vai manter o seu acordo com aquele grupo em segredo, porque ele pensa que as pessoas gostariam de lutar.
Biri içeri girdiği takdirde bunu grup olarak tartışma kararı almıştık.
Concordámos em discutir com o grupo se alguém entrasse.
Başka bir grupla çatışmaya girdik.
Tivemos uma desavença com outro grupo.
Birkaç ay önce Ezekiel ve birkaç korumayla birlikte onlardan bir grupla ormanda karşılaştık.
Há alguns meses, o Ezekiel e alguns guardas encontraram um grupo deles na floresta.
Ama ırkçıları bir araya getirdim.
Mas reuni um grupo das que odeiam.
Kaçak bir gruba liderlik ediyor.
A liderar um grupo de humanos em fuga.
50 kişilik bir gruptuk ama işte kalanlar bu kadar.
Começámos com um grupo de 50 e isto é tudo o que resta.
Çünkü burada yaşamaya çalışan bir grubun günlük hayatlarına güvenle dönebilmeleri için tek yol.
Porque é a única maneira de um grupo de pessoas a tentarem viver as suas vidas tranquilamente.
Onu kurtarmak için bir sürü insan öldürdü.
Ela matou um grupo de humanos para salvá-la.
Daha önce dediğim gibi, grubumdan ayrı düştüm ve o sikiklerden bir kaçıyla savaşa girdik.
Como eu disse antes, separei-me do resto do grupo e, envolvemo-nos numa luta com alguns dos malditos sanguessugas.
Grubun kim?
O teu grupo... quem são? A Resistência.
Grubun nerede?
Onde é a base do teu grupo?
Bir grupla takılmaya başladık.
Começámos a andar com este grupo.
Ben daha çok Donner parti olayını düşünüyordum ama o da olur.
Estava a pensar mais no grupo do Donner, mas pronto.
Onların tüm gruplarını katlettin.
- Chacinaste todo o seu grupo.