Guia tradutor Português
3,585 parallel translation
"İçimi tazeler, adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder."
Refrigera a minha alma, guia-me pelas veredas da justiça, por amor do seu nome.
Hayatıma tanrı yön veriyor, Ajan Booth.
O Senhor guia a minha vida, Agente Booth.
1982 yıIı bir arazi arabası sürüyor, CJ-7, siyah model.
Ele guia um Jeep de 1982. CJ-7, preto.
Bana, içine düştüğüm komik durum sonucunda, olan, diğer insanların ne düşündüğü korkumu yenmem ve yalnızca, bunu yaptığınız zaman içinde yaşamış olduğunuz hapishaneyi fark ediyorsunuz.
"O que acontererá comigo se eu passar por tal situação considerada ridícula?" É isso que guia o medo que as pessoas sentem. E só quando você se liberta disso, é que você se da conta da prisão que você vivia antes.
Güçlü yol gösterme önerir etkili ve saldırgan olmadan küresel egemenlik gündemine nasıl cevap verileceği konusunda.
Oferece um guia poderoso de como responder efetivamente e sem violência, a esse plano de dominação global.
Diğerlerinin tecrübelerinden faydalansam da, burada navigator öngörüleriyle altı çizildiği gibi ve dünyada gerçekten ne olduğuyla ilgili günlük geribildirimler ne kadar önemli olsa da, hayat değerlerinde gördüğümüzüz gibi farkettim ki bizim pusulamız bizim kendi içsel rehberimiz.
Por mais que eu me beneficie com a experiência dos outros, como nos indica o navegador de idéias, e por mais valioso que seja essa resposta diária do mundo, como vemos nos pontos vitais, devo adimitir que nossa bússola mais importante, é o nosso guia interior.
1987 senesinde, ben de toprağa, rüzgara ve ateşe ara vermiştim,... ama ertesi gün, toprak, rüzgar ve ateş götümde patladı.
Em 1987, decidi folgar uma noite dos "Earth, Wind and Fire" e, no dia seguinte, o Earth e o Wind deram-me guia de marcha.
Sana yol göstereyim.
Deixa-me guia-lo.
Müzik Meleği, yol gösterip kollayan
Anjo da Música, guia e guardião
Benimle kal, bana yol göster!
Fica ao meu lado, guia-me
Yol göster, kurtar beni
Guia-me, salva-me
Büyüdüğünde sana rehberlik edecek.
Quando crescer, tornar-se-á num cão-guia.
En zor anlarımda yanımda parlayan ışığımsın.
És a luz que me guia nos momentos mais sombrios.
O senin dostun, rehberin.
É o seu amigo, o seu guia.
Standart Operasyon Prosedürleri.
- Guia de Operação Padrão.
Tamam, çok istiyorsanız inip çıkmama yardım edebilirsiniz.
Se te sentes melhor, sai e guia-me.
Vekiller İçin Profesyonel Hukuki Yardım Kılavuzu.
É o Guia de Conduta Profissional dos Solicitadores.
Vekiller için Profesyonel Hukuki Yardım Kılavuzu'nu biliyor musun? - Evet.
Conhece o Guia de Conduta Profissional dos Solicitadores?
Gündüzleri, çöp kamyonu sürer.
De dia guia um camião de lixo.
Bize Severac'a gitmemiz için rehberlik edeceksin.
- Serás o nosso guia até Severac.
- Yanına rehber diye bir dolandırıcı alırsan böyle olur.
É o que ganhamos por ter um aldrabão como guia.
- Ama pek rehber de sayılmazsın.
Mas também não és um guia?
Çeneni kapa da sür!
Cala a merda da boca e guia!
- Sür.
- Guia.
Sadece sür.
Guia apenas...
Sakin ol. Sadece sür.
Acalma-te... guia.
Kimse tur için bir rehber istemiyor mu?
Não queria ser um guia no passeio?
Bana birçok tavsiyede bulundu.
Era a minha guia e deu-me montes de conselhos.
Ruhumu gençleştirir ve erdem yolunda bana kılavuz...
Refresca a minha alma e guia-me pelos caminhos da justiça...
Sadece sür.
Guia só.
Bazıları ışık perilerinin seni kaderine götürdüğünü söyler.
Diz-se que te guia até ao teu destino.
Eğer seni kaldıracak kanatların varsa Ve ikinci yıldız rehberinse, bir yer bulacaksın tüm mevsimlerin yan yana olduğu.
Se tivesses asas para voar e uma Estrela como guia, encontrarias um lugar onde as estações brilham em harmonia.
Bir gün olur da yolunuz buraya düşerse, benden iyi rehber bulamazsınız.
Se alguma vez cá vieres, eu sou um ótimo guia.
Bir rehber arıyorum.
- Estou à procura de um guia.
Ben Gojko, rehberinim.
Sou Gojko, o seu guia.
Onu bir kılavuz olarak kullan.
Use-o como um guia.
Sen tur rehberi?
É... guia turístico?
Burada yalnızca kız izciler var.
Não está aqui ninguém além de nós, mulheres guia.
Kız izci falan değiliz.
Não somos mesmo mulheres guia.
İzci kızmış!
É uma rapariga guia!
İzci kız değilmiş!
Não é uma rapariga guia!
Al.Sen kullan.
Toma. Guia tu.
- Etrafı gösterecek birisi lazım olursa...
- E se precisares de um guia...
Sen tur rehberi değilsin.
Não és guia turística. Sim.
Onun çoban köpeği misin sen?
Estás a guiá-la como se fosse uma ovelha?
Dostum, bu ev Cinayet Evi turu içinde.
Está numa que está no guia das casas assassinas.
Onlar için dünyaları vermek istersin onları korumak ve rehber olmak için.
Queremos o melhor do mundo para eles. Queremos protegê-los e guiá-los.
- Bir rehberimiz olsa daha iyi olurdu.
Mas seria melhor termos um guia.
Ama kontrolden çıkmıştı ne yapacağını bilmiyordu. Yol gösterecek birine ihtiyacı vardı.
Não sabia para que lado ir ou que fazer e à procura de alguém para guiá-lo.
Rehber mi?
Um guia?
Kabilemizle tanıştır sonra da Baaayan Rey'e kulede bir tur yaptır.
Conhecimento que a nossa tribo Senhorita Rey e guiá-lo através da torre.