Gölgeler tradutor Português
813 parallel translation
Daima beraber olmalıyız, sırlar olmadan, gölgeler olmadan.
Ficaremos sempre juntos, sem segredos, sem sombras.
- Gölgeler yaklaşıyor.
- A sombra está bastante perto.
- Gölgeler benim derdim.
- Não me preocupo com essa sombra.
Onun adı... Duvardaki gölgeler bunlar!
Sombras na parede.
Evet George adına geldin. Gölgeler arasında bu aynanın kraliçesi görünüyor.
c'os diabos, és tu própria, montada para vencer as sombras e ser a rainha do teu reino de novo. "
Sadece gölgeler.
Eles são apenas sombras.
Sevgili Helen, Truva'nin tek aydinlik yerinde gölgeler ariyorsun.
Querida Helena, procuras a sombra no único lugar iluminado de Tróia.
Feci şeyler söyleyen korkunç gölgeler şeklinde.
São sombras monstruosas que dizem coisas horríveis.
Bu gece, büyülü ışıklı ekranımızda oynaşan gölgeler büyük kentteki bir yaşam öyküsü anlatıyor.
Esta noite, as sombras tremeluzentes na nossa caixa mágica contam uma história sobre a vida na cidade.
Bazen de gölgeler olmalı, yoksa güneşi beğenmez olurduk. Elbette!
E por vezes a sombra é necessária para se poder apreciar o sol.
Koyu mavi gölgeler ve mor ormanlar içinden geçerek...
Através de sombras azuis e bosques purpúreos...
Mavi gölgeler ve mor ormanlar mıydı?
É sombras azuis e bosques purpúreos?
Yoksa mor ormanlar ve mavi gölgeler miydi, nasıldı?
Ou bosques purpúreos e sombras azuis, ou como é?
Gölgeler, ışıklar, onun doğrusu bu.
Sombras, luz, não passa disso.
- Gölgeler Şehrine.
- Para "Hole ln The Wall".
Gölgeler Şehri.
"Hole ln The Wall"!
Bizi Gölgeler Şehrinde bulamazlar.
não podem fazer-nos mal em "Hole ln The Wall".
İzimizi kaybettirip Gölgeler Şehrinde buluşacağız.
Encontramo-nos em "Hole ln The Wall".
Gölgeler Şehri zapt edilemez.
"Hole ln The Wall" é impenetrável.
" Ayın dağları üzerinden, Gölgeler vadisine kadar,
" Transpondo as montanhas da Lua Descendo ao vale coberto
"Ayın dağları üzerinden Gölgeler Vadisine kadar"
" Transpondo as montanhas da lua Descendo ao vale tapado
" Ayın dağların üzerinden Gölgeler vadisine kadar
" Transpondo as montanhas da Lua Descendo ao vale tapado
Bu hüzün ışıktan çıkan gölgeler gibi unutulmayacak Umarım hatırlaman için kader bir gün senin yüzüne de gülecek
esta tristeza, nega-se ao ouvido como a penumbra à luz, queira o destino que possa voltar um dia, para recordar...
Onlar içi boş gölgeler.
Sombras sem substância.
Onlar gölgeler.
São sombras. Ilusões.
GÖLGELER ORDUSU
O EXÉRCITO DAS SOMBRAS
Elisa'yı gördüğümden beri, gölgeler kısalıyor,
Desde que vi a Elisa As sombras alongam-se
- Sadece gerçeği gölgeler.
- Só de omitir a verdade.
Gölgeler arasında seni arıyorum.
Procuro-te por entre as sombras.
Uşaklar dediğimiz gölgeler olmadan.
Sem as sombras a que chamamos criados.
Çünkü gölgeler onu korkutuyor.
Isso assusta-a. Sombras a mais.
Korkunç gölgeler görmeye başlarsın. Kırmızı gölgeler.
Começas a ver sombras assustadoras, sombras vermelhas.
Kule boyu gölgeler, öylesine karanlık öylesine yüksekler!
Uma sombra destacada, tão negra e tão alta
Üzerinize doğru gelen gölgeler gibiydiler.
Pareciam sombras de pessoas de encontro a nós e coisas assim.
Kendi büyük gölgesi altındaki bu korkunç gölgeler...
Sombras terríveis debaixo de sua grande sombra.
Gölgeler Diyarına gönderir. Oraya Sauron hükmeder : Mordor'un Karanlıklar Efendisi!
Até ele passar para o Mundo das Sombras... sob o poder de Sauron, o Senhor do Esvuro de Mordor.
Gölgeler vadisinde, bir ülkeyi ele geçirmeye çalışan 50 adam.
Com 50 homens à beira da morte e ele quer apoderar-se de um país inteiro.
Gölgeler'im gelini koruyor.
As minhas Sombras estão a vigiar a noiva.
Sopalar, gölgeler, kuyudaki sudan günesin yansimasi, günesin gökteki pozisyonu basit günlük olaylardi.
Varas, sombras, reflexos em poços, a posição do Sol, simples assuntos do quotidiano.
Şimdi kendim için bu vahşeti önlemeliyim. Ağaçların arasında dolaşan karanlık gölgeler gördüm. Artık iblisi bu kitapla uyandırdığımdan hiç şüphem kalmadı.
Acredito ter evitado este horror para mim próprio, mas tenho visto vultos a vaguear nos bosques e não tenho dúvidas... que aquilo que ressuscitei através do livro virá... ao meu encontro.
Gölgeler. Bilmiyorum çalılıklar arasında uçuşan parlak şeyler.
- Sombras e coisas brilhantes.
Gölgeler, parlak şeyler, ruhlar.
Sombras, coisas brilhantes, espíritos...
O gölgeler içinde kayboluyor, sen üzerime atlıyorsun.
Afasta as sombras que projectas em mim.
Ürkütücü gölgeler, ortalıkta olmayan kötü adamlar, kapalı mekan.
Sombras arrepiantes, não há maus à vista, espaço fechado.
Eğer bu gölgeler gelecek tarafından değiştirilmezse çocuk ölecek.
Se estas sombras permanecerem inalteradas pelo futuro, a criança morrerá.
Eğer bu gölgeler gelecek tarafından değiştirilmezse türümden hiç kimse onu burada bulamayacak.
Se estas sombras permanecerem inalteradas pelo futuro nenhum da minha espécie o encontrará aqui.
... ve uğursuz gölgeler.
Nada mais do que vultos
Gölgeler gibi aniden kaybolamazlar.
Não podem desaparecer como sombras.
Sana benzer gölgeler, gözümle eğlensin de
E de meus olhos tindo a imagem tua, oferta,
Gözlerinin altında derin gölgeler vardı.
Tinha olheiras.
Bu gölgeler...
Aquelas sombras...