Göremedim tradutor Português
2,118 parallel translation
Şu ana kadar kırmızı bayrağı göremedim.
Ainda não sabemos se vamos ver a bandeira vermelha.
bir an bile gülümserken göremedim.
Nunca o vi sorrir.
koca freddy i göremedim.
Grande Freddy não vi isso.
Hey, Bay Ponzo, Seni göremedim.
Ei, senhor Ponzo, não o vi entrar.
Uzun zamandır böyle bir mekan göremedim çocuklar.
Rapz, muito tempo desde que vi o interior de um local como este.
Yerdeydim ama yine de hiçbir şey göremedim.
Eu estava no chão e não podia fazer nada.
- Seni göremedim.
- I didn't see you!
- Göremedim.
- Não estou a ver.
Bir tane çatı gözcüsü var. Muhtemelen bir de cadde karşısında vardır ama onu göremedim.
Um no telhado, provavelmente um do outro lado da rua, mas não o vi.
Başka bir yol göremedim.
Não vi outra escolha.
Ortada fazla bir seçenek göremedim.
Não tinha outra opção.
Hiç bir şey göremedim.
E não consigo ver nada.
Bunun başıma geleceğini göremedim.
Nem dei por isto.
Parmağınızda yüzük göremedim ve bu şehirde size arkadaşlık edebilecek pek çok güzel bayan var.
Reparei que não usa aliança e há muitas senhoras encantadoras a oferecer companhia.
- Başka bir tane olduğunu göremedim.
Não vi que havia outro.
Ben hiç tam göremedim.
Nunca a vi bem.
Biliyor musun, 20 yaşımdayken bir trafik kazası geçirdim ve iki ay boyunca göremedim.
Sabes, quando tinha 20 anos tive um acidente de carro e fiquei cego durante dois meses.
Çıktılara baktığımda çok heyecanlıydım ama aradığım şeyi göremedim.
O grupo é levado a acreditar que os demais que fizeram o teste recordam-se de um personagem que não usava chapéu no filme.
Çünkü ben komik bir taraf göremedim.
Porque não achei nada engraçado nisto.
O geceden sonra bir daha göremedim.
Nunca mais o vi.
Göremedim de...
- Eu não vi.
Senin için bir endişe göremedim.
E não vi preocupação por ti.
Kimseyi göremedim ve dışarıdakinin Brad olduğunu düşündüm.
Não consegui ver ninguém, e pensei que esse Brad já não estava aqui.
Tam olarak neresi olduğunu göremedim.
Não consegui ver exactamente onde.
Burnunda bir müdahale göremedim.
Ela não tinha rinoplastia.
Ama kim olduğunu göremedim, arkası dönüktü.
Não vi quem ela era porque afastava-se de mim
- Yüzünü görebildiniz mi? - Göremedim.
- Conseguiu ver-lhe o rosto?
Ağzın güzel lâf yapıyor ama yüzüğü hâlâ göremedim.
Tem muita garganta, mas não vejo a minha aliança.
- Kolladığını göremedim.
- Achei que não a ias apanhar.
Vincent Barbarino, ev ödevini göremedim.
Sr. Vincent Barbarino, não vejo o seu trabalho de casa.
Pek göremedim gerçi.
Não cheguei a vê-lo.
Büyük hamlenden beri göremedim seni.
- Olá, capitão. Já não o via desde a grande mudança.
Ama maalesef onun büyüdüğünü göremedim.
Mas infelizmente... Não tive a hipótese de a conhecer adulta.
- Ne fotoğrafı olduğunu göremedim.
- Não consegui ver as imagens.
Yüzünü göremedim ama ne yarası ne de kanaması vardı çok kötü görünüyordu.
Era um pouco difícil acompanhá-lo. Mas ele não tinha cortes, nem estava a sangrar, só tinha um aspecto horrível.
Çizelgede göremedim de.
Porque não vi isso na ficha.
Bu hâle geleceğini göremedim.
Não previ nada disto.
Göremedim. Epey lüks çalışıyorlar.
Deveriam ser importantes.
Ne yöne gittiklerini göremedim.
Não consigo ver para que lado foram.
O yüzden babamı fazla göremedim.
Raramente via o meu pai.
Çok karanlıktı ve pek bir şey göremedim.
Estava muito escuro, e... Não conseguia ver nada.
Hayır onu göremedim.
- Não, nem o vi.
göremedim.
Eu não vi isso.
- Bir şey göremedim.
Vês aquilo? Não vejo nada.
Sen bir yalancısın, ve ben bunu nasıl olduysa göremedim,
És um mentiroso.
Onu göremedim.
- Não o vi.
Fakat Cal, senin gördüğünü göremedim.
Mas Cal, não vi o que tu viste.
Dışarıda kimseyi göremedim.
- Não vi ninguém lá fora.
Onların ikisini de bir daha göremedim.
- Nunca mais os vi novamente.
Nasıl göremedim?
O que foi que me escapou?
Ama görülerimde henüz kimsenin yüzünü göremedim.
Mas não vi a cara de ninguém nas minhas visões.