Günlük tradutor Português
5,679 parallel translation
Günlük yemek hakkim oldugunu da söylemedin.
Não disseste que ganho uma refeição diária.
Bir günlük.
Um diário?
Günlük ve resmi bulduğum yere koydum.
Coloquei o diário e a pintura onde os encontrei.
Hatta bu işle ilgilenmek için bir iki günlük izin kullandı.
Na verdade, ele tinha tirado alguns dias de férias para trabalhar no caso.
Günlük yaşam tersine dönecek.
E a vida do dia-a-dia irá virar-se do avesso.
- Müdür bey, birkaç günlük izin istiyorum.
Sr. Director, eu gostava de pedir uns dias de licença.
Bize günlük rızkımızı ver. Günahlarımızı affet ve bizim de başkalarının hatalarını affetmemizi sağla.
O pão nosso de cada dia nos dai hoje e perdoai as nossas ofensas, assim como nós perdoamos a quem nos tem ofendido.
Günlük işim, anne babaları olmadığı için onları beslemek yanlarında kalmak ve onlarla oynamak.
O trabalho diário é alimentá-los fazer-lhes companhia e brincar porque eles não têm os pais.
Kaç günlük stok kaldı?
Para quantos dias ainda dá?
- İki günlük.
Dois dias.
Bize günlük erzakımızı ver ve bizi kötülüklerden koru.
- O pão de cada dia nos dai hoje... Mas livrai-nos do mal.
Adım, Onu tanırken Tanrı ile oluşan günlük bağınız.
Décimo primeiro passo : uma relação diária com Deus da forma como o definem.
Eşini seviyorsun ama sonra şu günlük yaşantıdaki sorunlar ortaya çıkmaya başlıyor.
Amas a tua mulher, e depois os problemas do dia a dia começam a infiltrar-se.
Bu yüzden pedere bir kaç günlük sığınma talebinde bulundun, değil mi?
Por isso é que pediu ao padre refúgio durante alguns dias, não foi?
Beni 1 günlük bebeğim ve cebimde 18 dolarla terk ettin.
Tu deixaste-me com um bebé de um dia e 18 dólares nos meus jeans.
Bana bu günlük bu kadar "Parkta Şekspir" yeter.
Já tive teatro que chegue por hoje.
Günlük güncelleme 93.
Actualização número 93.
Üç günlük taze yiyeceğimiz var.
Temos alimentos frescos para três dias.
Günlük işlerimizi hallediyor olacağız.
E vocês estarão... A fazer o nosso trabalho normal para variar. Estaremos fora do teu caminho.
Sanat öğretmeni, Ana Ortiz lise Garner'ın günlük iş bir olduğunu.
O trabalho de dia do Garner é ser professor de arte, na faculdade da Ana Ortiz.
Nehru Place'deki ofisimde koltuğumun altında... siyah bir günlük var.
No escritório Nehru Place, há um diário debaixo da minha cadeira.
Çocuk bizim ihanetimizin günlük hatırlatıcısı olacak.
A criança será uma lembrança diária da nossa traição.
Yüksek olasılıkla emniyeti 28 günlük bir soruşturmaya sokmaya can atıyor. - Şaka mı yapıyorsun?
Há uma forte possibilidade, que vai pressionar uma revisão de 28 dias, no progresso da equipa-de-intervenção.
Günlük mü tutuyorsun?
Você mantém um diário?
- Günlük tutuyorum.
- Eu mantenho um diário.
Cinayetlerin olduğu zamanlar için günlük yazdım.
Eu preenchi isto para todos os assassínios.
Günlük de tutuyor gibi.
Ele também tinha um diário, ao que parece.
Bu çocuk sadece birkaç günlük. Ve şimdiden güçleri kendini göstermeye başladı.
Esta criança só tem alguns dias de vida, e os poderes dela já estão a surgir.
Sanırım, 10 günlük.
Cerca de dez dias. Como é que se chama?
Hepsi, din mezheplerinin bazı çarptırılmış versiyonlarını kullanıyor ve hepsi de, New York'a bir günlük mesafede.
Todas têm uma doutrina religiosa, e ficam todas a um dia de Nova Iorque.
Charles, neden Vivian'a 10 günlük hava tahmininden bahsetmiyorsun.
porque não dás à Vivian a previsão de dez dias?
Sanırım bu günlük bu kadar yeter.
Acho que por hoje já chega.
Demek ki bu akşamın peynirli makarnasını yarına atabiliriz bu da panik yapmadan önce fazladan bir günlük yemek demek.
Então, posso passar o macarrão com queijo de hoje para amanhã, e temos mais um dia de comida antes de entrar em pânico.
Adam başı üç günlük pişmiş erzak alınacak. 40 mermi mühimmat, taze çakmaktaşı ve bir battaniye.
Cada homem recebe rações para três dias, 40 pacotes de munição, rastilhos novos, e um cobertor.
Çok değil, birkaç günlük.
Só por alguns dias.
Facebook'ta bulunduğun yerleri günlük olarak paylaştığın için teşekkür ederiz.
Mas, obrigado por "postar" a sua localização diária no "Facebook".
Hayır, türbülans, atmosferdeki günlük sıcaklık değişkenlerinin eşitlenmesinden başka bir şey değil.
Não. A turbulência é apenas a equalização das variações de temperatura na atmosfera.
Bunlar genelde günlük kıyafet olarak sayılmaz.
Isso não é roupa do dia-a-dia.
Bir günlük var... benim günlüğüm..... atalarımızdan bize geçti.
Há um diário... Há um diário que me pertence, dado pelos meus ancestrais.
Günlük, annemim kişisel eşyalarının arasında olacaktır.
O diário dela deve estar com as coisas pessoais dela.
Bu günlük Grace Dixon adındaki atalarımızdan birine aitmiş.
Este diário pertenceu ao meu ancestral, Grace Dixon.
Bu günlük atalarımdan anneme kaldı.
Este diário foi passado do meu antepassado para a minha mãe.
Sana iki günlük avans veriyorum, sonrasında benimdir.
Eu vou-te dar dois dias de vantagem, e depois ele é meu!
Buradan 2 günlük mesafedeki bir bölgeye hükmediyor.
Ele controla uma região a dois dias de viagem daqui.
Gemi at ile buradan 2 günlük mesafede. Aralıklı olarak mola verecek.
O navio está a dois dias daqui, com paragens para descansar.
Başkan ile bu meseleyi günlük olarak görüşüyoruz. Biraz daha ayrıntı verebilir misin?
Eu e o Presidente estamos a discutir bastante sobre isso.
Enfeksiyonun kötü bir alışkanlığı vardır. Günlük davranışlarımızdan yararlanır.
Infecções têm o hábito desagradável, de tirarem vantagem dos nossos hábitos.
Günlük olaylar ve televizyondan herkese ulaşan fikirler.
Um ficheiro longo e uma opinião, coloca qualquer um na televisão.
Senin görevin Cumhuriyet Şehri'ndeki her bir vatandaşın günlük sorunlarını düzeltmek değil.
O teu trabalho não é resolver os problemas quotidianos de cada cidadão de Republic City.
Apple günlük yemeğe bu miktarı ödüyor.
A Apple gasta isso diariamente no catering interno.
Moloch hala burada dünyada olabilir. Günlük.
Moloch ainda pode estar aqui na Terra.