Hades tradutor Português
467 parallel translation
Hades'in kara cukuruna bile düssen kollarin günes dolu olarak cikarsin.
Podias cair no poço escuro de Hades e sair com os braços cheios de raios de Sol.
- Onu Hades'e geri gönderelim!
- Mande-o de volta!
Hades'in evi denirdi.
A casa de Hades.
# Düş gibi. # Livia'nın cehennemin dibinde huzursuzca uyuduğunu gördüğü düş.
É como um sonho, sonhado por Lívia, dormindo no Hades.
Hades aşkına, ne sanıyorsunuz kendinizi, Vesta Rahibeleri mi?
E quem, em nome de Hades, pensais que sois? Virgens vestais?
Hades aşkına, buraya nasıl geldi sizce?
E como, por Hades, achais que está aqui?
Sen şu Hades Vuruşunun sahibisin.
Então és o pontapé de Hades.
Yenilmez Hades Vuruşunun?
O pontapé que nunca foi derrotado?
Nerede o ve gemide böyle özgürce nasıl dolaşabiliyor?
Onde em nome de Hades é que ele está e como é que tem tanta liberdade a bordo?
O Hades'e narları götürürken 6 tanesini yemiş ve - -
Ela foi levada para Hades, pelo rei do sub-mundo. Ao lá chegar, comeu seis romãs...
Hades'te başka kim olabilir?
Quem mais no Inferno?
Hades bundan hiç hoşlanmayacak, sana söyleyeyim.
Hades não vai ficar contente com isto, deixe-me dizer-lhe.
" Ilahlar siraya dizilir. Hekate göklerde kosuyor.Hades'in kapilari ve kitaplar, eskilerin kudretini çagiracak.
Os Deuses marcham em fila, e o Hecate corre nos céus, entrem nos portões do Hades, e o livro convocará o poder dos antigos, oferecendo a Tocha da Verdade ao Templo das Eras...
- Solon demis : "Hades'in kapilarindan gir."
Sólon disse : "Entrem nos portões do Hades."
Ama sen dostum, Hades'i ziyaret etmeye hazırlansan iyi olur.
Mas você, meu amigo melhor estar pronto para visitar Hades.
- Hades aşkına sen de kimsin?
Quem em Hades é você?
Herkül, dünyanın daha önce hiç görmediği bir güce sahipti eşsiz gücünü kalbinden alırdı.
Hades, sequestrou q minha filha e a levou para o outro lado. Levou Persephone? Mas porquê?
Dünyayı gezerek üvey annesi, tanrıların kraliçesi Hera'nın emri altındakilerle savaşırdı.
Hércules, tem que me ajudar. O que posso fazer? Quero dizer, se Hades está por trás disto, é um problema para os deuses.
Nerede bir kötülük olsa nerede acı çeken masum biri varsa Herkül orada olurdu.
Já esteve do outro lado e voltou. Isto não é da minha conta. Você e Hades são ambos deuses.
- Hasat Tanrıçası sana karşı olduğunda insanların yapabileceği pek bir şey kalmadı.
Pensei que o faria. O que está fazendo com a humanidade é injusto. O que Hades me fez a mim e à minha Persephone é injusto.
Topu bana at!
Todos nós sabíamos que vinha. Sim? Na realidade Hades está realmente esperando ansiosamente por isto.
- Beni gördüğüne şaşırmamış gibisin. - Bunun nesine şaşırayım?
Hades tem uma queda por Persephone.
Aslında Hades, senin gelişini dört gözle bekliyordu.
Na moeda... e falando nisso, ainda me deve um dinheiro.
Hades, neden böyle olmak zorunda?
Sim, as trarei. Bem, não deixe a cidade!
Hadi, onları yalnız bırakalım.
Hércules. Como fugiu de Hades?
- Hades'ten kurtulmayı nasıl başardın?
Oh. Então, acho que significa que está partindo novamente.
Aç karınla gitmenize izin veremem.
O que tem ele? Pertence ao porqueiro com quem estava conversando quando Hades me agarrou. Oh, OK.
- Şu domuz. - Ne olmuş ona? - Hades beni kaçırmadan önce konuştuğum domuz çobanına ait.
Porque me meto nestas coisas?
- İnan bana, yapılanları hak etti.
Estava errado quando a levou, Hades. Ela vai embora.
Onu kaçırmakla hata ettin, Hades. Kız, geri dönecek. Yardım etmezsem dönemez.
Uma corrente só é tão forte quanto sua parte mais fraca.
O zaman canını yakmamıştım şimdi de yakmayacağım.
Pensei que tivéssemos superado isso. Mas como passou pelo cão de Hades?
Ama Hades'in köpeğini nasıl geçtin?
Acho que é maravilhoso.
Elmanın yarısını yemiş.
Isso significa que ela pode ficar metade do ano no outro lado com Hades e metade na Terra com a mãe dela.
- Sonsuzluk gibi geliyor.
Oh, Hades!
Hades! Tek kelime dahi etme.
Nem uma palavra.
Herkül hakkındaki haberleri daha duymamıştım.
m... Hades foi pior que seu pior pesadelo.
Çıplak ellerimden başka hiçbir şey kullanmadan hayvanın ısırmasını pençesini, ateşten nefesini engelledim ve onu Hades'in önüne attım!
Desejo vingança contra Hércules, por roubar a mulher que amo. Mas nenhum mero mortal pode superar o filho de Zeus sózinho.
Onu Hades'e yollayın.
Mandem-na para Hades.
- Hades.
- Hades.
Hades.
Hades.
Evet! Evet! ... " Hekate cennette yasar...
E Hecate corre nos céus, entrem nos portões do Hades e o livro chamará o poder dos antigos, oferecendo a Tocha da Verdade, para o templo das Eras, e o Tesouro da Atlântida irá erguer-se.
Dur! Tam orada dur!
E então fico lá parado cuidando da minha vida e Hades entrajunto com aquela carruagem boba dele sabe, dirigindo como um maníaco e quase me derrubou.
Ve sonra orada durmuş kendi işime bakıyordum ve Hades o aptal savaş arabasıyla geldi çıldırmış gibi sürüyordu neredeyse üzerimden geçecekti.
Não posso mudar o que está feito. Podia ter falado com ela, ou algo assim.
Hades'in Persephone ile ilgili büyük planları var.
Te amo.
Bunu yaptım çünkü... seni seviyorum. Harika, bu her şeyi haklı çıkarıyor.
Hades, porque tem que ser assim? sempre que lido consigo, acabo saindo-me mal?
- Hades, sapıklaşma.
Porque quero ser igual a si quando crescer, papai. Quero dirigir carruagens quando crescer, pai.
Kuyuyu, tamamen doldurana kadar dinlenemeyiz.
Hades.
- Hades.
Ela arruinou a colheita com tempestades de inverno.
Hades, aslında o kadar da kötü değil.
E além disso... ele é amável e sensual. "Sensual?"
O zaman yılın yarısı burada Hades'le birlikte öbür dünyada kalıyor, diğer yarısındaysa Doğa Ana'yla kalıyor.
Não há nenhum modo! Levarei isto a Zeus!
Onu Hades'e göndereceğim.
Vou mandá-la para Hades.