Hain tradutor Português
3,266 parallel translation
Hain öldü ;
O traidor está morto.
Konağımda bir hain olduğunu düşünüyorum.
Creio que possa haver um espião na minha corte.
Hâliyle sen de konakta bir hain olduğunu öne sürdün.
Compreensivelmente, sugeristes que temos um espião na corte.
Önce manastır krizi, şimdi de içimizdeki hain...
Primeiro a crise no convento, agora um traidor entre nós.
Hain mi?
É o espião?
Aşkım, bu hain herhangi biri olabilir. İnsanların sana ne kadar yakın olduğu önemli değil.
Meu amor, este traidor pode ser qualquer pessoa, mesmo alguém muito próximo.
Aramızdaki hain sendin.
Foste sempre tu o traidor.
Belki de beni de bir hain olarak gösterip öldürtmen gerekiyordur.
Talvez devesses considerar-me traidor e mandar-me matar.
Belki de beni de bir hain olarak gösterip öldürtmen gerekiyordur.
Talvez devias dizer que sou um traidor e matar-me também.
Ama Lorenzo bir aciz, politik ayrıcalıklarının arkasına saklanan iflas etmiş bir hain.
Mas Lorenzo é um traidor fraco e falido que se esconde atrás de privilégios políticos.
Eger güce bu kadar açsan Hain Mulgrut o halde istedigin gücü alacaksin.
Se estás sedento de poder, Mulgrut, o traidor, então dou-te esse poder.
Hain Mulgrut'un idaresindeki Horde nasil, Kethku?
Como está a horda sob as ordens de Mulgrut, o traidor, Kethku?
O bir hain, tıpkı senin gibi.
Ele é um traidor. Assim como tu.
Unalaq bir yalancı ve hain.
Unalaq é um mentiroso e um traidor!
Hepsi birer hırsız, katil ve hain, bir avuç altın için analarını bile satar / ar.
Eles são ladrões, assassinos e traidores que venderiam as próprias mães por um saco de ouro.
Hain.
Traidor!
Eminim ki ancak bir hain buna karşı çıkar.
Certamente só um traidor se oporia.
Hain
Traidor.
Hain!
Traidor!
Seni asla bir hain için satmazdım.
Nunca pensei que pudesses virar traidor.
Bizden biri misin, seni hain!
Tu eras um dos nossos, maldito traidor!
Hain!
És um traidor, filho da puta!
- Bir anlaşma yapacağım. Amerikalılarla konuşmak istemiyorsan, bunun seni hain yapacağını düşünüyorsan konuşmazsın ama benim ve çocukların yanında sen de geleceksin.
Vou fazer um acordo, onde não terás de falar com os Americanos, se não quiseres, se achares que fará de ti uma traidora, mas virás comigo e com as crianças.
Hain nerede?
Onde está o traidor?
Şimdi de hain öldüğü için elimizde değil.
Agora, o traidor está morto, em vez de estar nas nossas mãos.
Buraya ihtiyacın olan hain olmak için geldim.
Eu vim para cá para ser o traidor que precisas.
Önce bizi durduk yere hain ilan ediyorlar, ardından bir yıl boyunca sıçanlar gibi kaçışıp dururken silah arkadaşlarımızın can verişine tanık oluyoruz ve ve en sonunda Griffith'i geri almışken karşılığı bu mu oluyor?
Primeiro declaram-nos criminosos sabe Deus porquê... e depois temos de fugir como ratazanas durante um ano inteiro... a ver como caem os nossos camaradas! E agora que finalmente voltamos a ter o Griffith connosco, é esta a nossa recompensa? !
Devlet senin bir hain olduğunu belirlediğinde devlet avantajlarından faydalanmana son verir.
Bem, quando o Governo decide que és um traidor é difícil continuar a ter os benefícios do governo.
Senin ikili oynayan bir hain olduğunu bilmeyen yok!
Eu? Todos sabem que és uma traidora!
Bir hain mi?
Um traidor?
Bu kadar çok hain varken bir tane daha olmasına neden şaşırayım?
Porque havia de me surpreender com mais um... quando há tantos?
Clay bir katil ve hain.
É um traidor e um assassino.
Ben de hain miyim?
Não sou uma traidora?
Öyle bir hain ile ne işim olur?
O que ia eu querer com um traidor assim?
Ne istiyorsun seni hain?
O que queres, seu traidor?
Satine'in suç ortakları kaçtı hain Ölüm Gözcüsü askerleri de dahil.
Os cúmplices da Satine escaparam, incluindo os soldados renegados da Death Watch.
Burada hain olan sensin ve hainler ölür.
És a traidora aqui, e a traidora morre.
Fark etmediysen söyleyeyim, hain oğlum artık eski tahtımda oturuyor bunda senin payın da çok büyük.
Bem, caso não tenhas reparado, o meu filho traidor está agora sentado no meu antigo trono, muito graças à tua ajuda.
Hain nefes alırken Naevia'nın ölmesini mi yeğlerdin?
Preferias que um traidor vivesse e que a Naevia estivesse com os miolos espalhados na areia?
Hain herif!
Traidor dum raio!
- Hain herif!
- Traidor dum raio!
Seni hain köpek!
Traidor dum raio!
Hain hâlâ yaşıyor.
- O traidor ainda vive.
Hain köpek!
Seu traidor dum raio!
Pompey'in Hispanya'da hain Sertorius'la çarpıştığını sanıyordum.
Pensei que Pompey lutava na Hispânia contra o renegado Sertorius.
"Hatanın kalbi olduğumu, eylemlerimin beni hain olarak damgaladığını söyleyenlerden..." "... bu yeni günün ışığında şunu istiyorum : gelin suçlamaları bir kenara bırakalım.
'Para aqueles que disseram que eu não me importava, que as minhas acções me marcam como um traidor pergunto isto à luz de um novo dia, deixando as recriminações de lado.
Bana hain de. Yalancı de.
Chame-me traidor e mentiroso.
Hepimize hain diyenler mi?
Chamaram-nos traidores?
Paige inatla Hain'in peşini bırakmıyor daha önce onu bir kez serbest bıraktığından haberi yok.
Paige persegue obstinadamente o Renegado, sem saber que ela o deixou ir uma vez antes.
RAMOS HAYDUT VE HAİN
RAMOS BANDIDO E TRAIDOR
Crixus, hain Caesar'la dövüşüyordu.
O Crixus foi abordado pelo traidor do Caesar, quando um rapaz de tenra idade