English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ H ] / Haplar

Haplar tradutor Português

2,884 parallel translation
- Bu hapları cebinde bulduk.
- Ele tinha comprimidos no bolso.
Düşündüm ki haplar... ve bira... Bunun sebep olduğunu düşündüm.
Pensei que tivesse sido a mistura dos comprimidos com a cerveja.
İntihar hapları?
Comprimidos para se suicidarem?
Bütün ilaçlarım birkaç hafta önce bitti doğum kontrol haplarım, antidepresan ilaçlarım antipsikotiklerim, ruhsal dengeleyici ilaçlarım...
Deixei de tomar todos os meus medicamentos há umas semanas. Anticoncecionais, antidepressivos, os antipsicóticos, estabilizantes...
Şeker ve karbonattan yapılmış diyet hapları satmak yasadışı ama.
Tinha algo ilegal em vender pílulas emagrecedoras feitas de açúcar e bicarbonato de sódio.
Enron'un Kaliforniya enerji santrallerini planlı bir şekilde kapatarak enerji stoklarının yükseltmesinden, Bayer şirketinin HIV virüsü bulaşmış haplarının piyasa sürmüş olduğunun bilinmesine kadar, çoğu insan için kurumsal suç açık olarak süreklidir ve çok büyük insan kitleleri üzerinde etkili olması sebebiyle çoğunlukla genel suçtan çok daha fazla zarar vericidir.
Desde o encerramento deliberado das centrais da Califórnia por parte da Enron para aumentar as suas reservas de energia, ao conhecimento da distribuição de medicamentos contaminados com HIV por parte da Bayer, deveria ser claro para a maioria das pessoas que o crime corporativo é constante
Bu haplar Widmann başlangıcını geciktirmenin tek yoludur.
Esses remédios são a única forma de retardar o aparecimento de Widmann.
- Yetersiz beslenme için besleyici haplar.
Suplemento para a desnutrição.
Yani artık yeşil ve mavi haplar olmayacak?
Deixa de haver azuis e verdes?
- Haplar geçici tutunmaya olanak veriyor. - Tamam.
Os comprimidos causam aderência temporária.
Üstelik hapları orada depolayamazdık bile.
Aliás, nem sequer guardaríamos os comprimidos lá.
Evet, senin uyuşturucu haplarını yiyince öldü!
Sim, e morreu depois de ele comer todos os seus Quaaludes.
Tanıdığım bir adam var. Hapları ondan alabilirsin. Bende Meksika`dan kalanlar var.
Conheço um tipo que te dá umas dessas e eu tenho umas do México...
- Kaplan sütü hapları.
- Extracto de sumo de tigre branco.
Haplarımdan bir-iki tane ve bir cin-tonik aldım mı birşeyim kalmaz.
Alguns dos meus comprimidos e um gin e tônica dá-me conforto.
Çok güçlü uyku hapları var.
Ele toma pastilhas fortes para dormir.
Eğer o hapları almasaydım...
Se não tivesse tomado tantas pastilhas para dormir...
Haplar mı?
Os comprimidos?
Siyanür hapları
Granulado ou cianeto
Seppuku-gaz şişesi kurşun, zehir hapları.
- Sepoku, garrafa de gás, granulado, veneno, comprimidos para dormir.
Hep stresli, BlackBerry'ler ve uyku hapları...
Era só stress, BlackBerrys e comprimidos para dormir.
Hapları lâzım! Neredesin?
Ela precisa dos medicamentos!
Kafein, haplar...
A cafeína e os comprimidos, é...
Bok içiyor, uyuşturucu haplar alıyorsun.Siktir git be adamım.
Fumaste isto, tomaste os comprimidos. Vai-te embora, meu.
Belki de haplar bayattır.
Talvez as coisas estejam a ficar monótonas.
Mavi haplarım olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.
Não sei o que faria sem os meus comprimidos azuis.
Mavi haplarınız mı?
Os seus comprimidos azuis?
Güç hapları.
Comprimidos para o sangue.
Uyku hapları.
Comprimidos para dormir.
Hala yatıştırıcı haplar kullanıyor musun?
Ainda continua a ter dores de cabeça?
Beni erkeklerle seks yaparken düşününce öyle bir çıldırmış ki dışarı koşup hapları ördek havuzuna atmış.
Ficou tão apavorada de eu andar a fazer sexo com rapazes que correu até lá fora e atirou com aquilo para o lago.
Hadi ahbap, haplarını alma zamanı.
Vá lá, é hora do remédio.
Zayıflama hapları.
Comprimidos para emagrecer.
Bazı haplar içmiş.
Tomou uns comprimidos.
Bana şu lanet haplarımı ver, olur mu?
Sim. Dás-me a porcaria dos meus comprimidos?
Çünkü haplarımı alıyorum.
Porque tomo o comprimido.
Ver ona hapları.
Dá-lhe os comprimidos.
Kariyer yok, ilişki yok, uyku hapları, deli doktorları...
Nenhuma carreira, nenhuma relação estável, soporíferos, psiquiatras...
Şunlara bak, haplar... Sabah, bu kutu doluydu.
Olha para isto, os comprimidos, esta manhã estava cheio.
- Kapsüller 15 : 30'da, haplar 14'de.
As cápsulas são às três e meia, as pastilhas às duas. Diz-lhe isso a ele.
Geri dönemeyiz. İçinde haplarım vardı!
- Estão lá os meus comprimidos!
Sikeyim haplarını, üstüne bir bardak su iç.
Diz adeus a essa massa.
Hapları bağımsız bir şekilde test ettirip tehlikeli olduklarını kanıtlayacaklarını anladın.
Pensou que os comprimidos iam para um teste independente, para provar que eram perigosos.
Hadi ama. Clark Weilman'a karısını zehirlemesi için o hapları sen verdin, değil mi?
Vá lá, deu os comprimidos ao Clark Weilman, para ele envenenar a mulher, não foi?
- Sihirli haplar.
- Pílulas mágicas.
Bizim banyomuza girip annenin haplarını çaldın mı?
Foste à nossa casa de banho e roubaste os comprimidos da tua mãe?
Lanet hapları ver.
- Dá-nos a porcaria dos comprimidos.
Uyku hapları, zehirli mantarlar,
A segunda não serve para nada. Comprimidos para dormir, cogumelos venenosos, ou ainda, laminas de barbear.
- Şu haplar ne için?
- Para que é esse comprimido?
Dostum, bunlar bayıltma hapları mı?
Estas são...
Sonra onu hapları çalarken gördüm.
E vi-a a roubar comprimidos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]