English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ H ] / Haste

Haste tradutor Português

154 parallel translation
Kaygan bir vana, ucunda ince bir vida ile.
Uma válvula de corrediça com uma rosca na haste.
- Evet. Şaft tirbuşon gibi bükülmüş ve pervanenin bir kanadı yok.
A haste torceu como um saca-rolhas e a hélice... perdeu uma das pás.
Sonra yeni şaftla pervaneyi takıp bir şey olmamış gibi yola koyulurduk.
Então poremos a haste nova e o suporte novo... do nosso modo.
Tekneyi karaya çıkarmadan şaftı düzeltmenin yolu yok mu?
Você não pode endireitar a haste sem... suspender o barco? Não sei.
Şaftı kıyıya çıkarabilseydin, düzeltebilir miydin?
Se pudesse tirar a haste, poderia consertá-la?
O zaman pervane dengesiz olur ve şaft yine tirbuşon gibi bükülür.
O suporte ficaria fora de equilíbrio. A haste torceria novamente.
Şaft çıkmak istemiyor, fena sıkışmış!
A haste não quer sair.
Sadece halkaya sarılı çubuğu çözün.
Deslize a haste pela argola.
Okun sapına bir oluk yontmanı istiyorum, bir tutam barut koyacak derinlikte.
Quero que abra um sulco na haste da flecha, onde caiba uma boa pitada de pólvora.
Sapını buradan kes.
Corte a haste por aí.
Barutu ateşlediğim anda oku içime ittirip öteki taraftan çekeceksin.
Mal eu acenda a pólvora, empurre a haste e puxe-a do outro lado.
Sana bir de bayrak direği almak lazım.
Terá que comprar uma haste para essa bandeira.
Dünyada bir hafta yas tutuldu, bayraklar yarıya indirildi.
Estivémos uma semana de luto aqui na Terra, com as bandeiras a meia-haste.
Geçen haftaki dersimde de gösterdiğim gibi temporal lobu dikkatli bir şekilde ayırdığımızda beyinin gövdesinin üst kısmı ortaya çıkar.
Contudo, como demonstrei na minha aula da semana passada, se a face inferior dos lóbulos temporais for cuidadosamente separada, a porção superior da haste do cérebro pode ser vista.
- Bayrak yarıya çekiliyor?
A bandeira está a meia haste.
Çoraplarının iplerine çiçeği tutturacağız, ve yaprakları amına sürtecek, ve dikenler çiçeğin orda kalmasını sağlayacak.
O que vamos fazer é deslizar a haste para cima entre a liga e a pele perto da virilha. O espinho deve ser suficientemente forte para segurar a flor no sitio.
Sarayın bayrağı yarıya indirildi.
A bandeira do palacio esta a meia-haste.
Kan dolaşımı için besleyici faktörler içeren boş bir kanaldır.
Tem uma haste oca com vasos para o sangue circular.
- Bana ne kadar vereceksin?
- Haste bonita. - Então, o que me quer dar?
Bu hayvanın açısına, yaraların yerine bağlıdır.
Não, havia sangue na haste. Não achei estranho não haver lá. Depende em que ângulo estava o animal.
Bir çeşit maden girişi [br] gibi görünüyor.
Parece ser algum tipo de haste mineira.
Ve bunlar aletin içine sokuluyor.
Que são inseridos na haste.
Şimdi bir adamın ereksiyon gerçekleştirebilmesi için... pompasını tutup, aletin içindeki silindirlere giden... bir sıvıyı pompalaması gerekiyor.
Então, para ter uma ereção, o que este homem faz é... dar à bomba, para fazer um fluido... entrar nos cilindros e entrar na haste.
Demek istediğim, aletini istediği an kuzeye yönlendirebilen bu kişi, TV yöneticilerinden... hangisi?
Quer dizer, qual é o executivo da TV Verdade que levanta a haste... sempre que quer?
Hava kilitlerinden birine yerleştirdik ve şemsiye gibi dışarı ittik. Daha sonra direklere film geçirerek yaptığımız kalkanı şemsiye gibi açtık ve birkaç santim farkla da olsa durması gereken yere çektik.
Empurrávamos, como um guarda-chuva, uma haste e chapas de mylar, que abriam como um guarda-chuva.
Sana yeni bir mafsal ayarlayacağım.
Vou fazer uma nova haste.
Evet.
Bóia de haste!
- Haste La Vista.
Até à vista...
Bayraklar yarıya çekilecek.
As bandeiras estarão a meia haste.
Bir olta iğnesi lâzım bana tekir balığı için kullanılanlardan uzun saplı, bir de çekiç.
Preciso de um anzolpara um ruivo, com uma haste comprida. - E um martelo.
Teklifi üç gün sonra vereceğiz. Gönülsüz bir şekilde çalışmanı istemiyorum.
A apresentação é daqui a três dias e não o posso ter a meia-haste.
Beyninin altina metal bir çubuk saplaniyor.
Disparam uma haste pequenina a esta distância direito ao cérebro.
Türk hapisanelerinde eskiden ayakları dövmek için kullanılan tahta değnek, eğer doğru tahtayla yapılırsa çok güzel cop oluyor.
Uma haste de madeira para bater na sola dos pés dos prisioneiros na Turquia, mas se for feita com boa madeira, faz um valentes estragos.
Dışarıdaydım ve nasıl gittiğine gelince yan dairedeki yaşlı paratoner beni bilgilendirdi 30 gün daha ayrılmayacağını söyledi.
Estive na rua. E a velha haste de pára-raios aqui do lado informou-me que só sai de cá daqui a 30 dias.
Bana çubuk gibi metal bir şey verin- - büyük bir şey.
Me dê uma haste, ou uma barra, ou alguma coisa de metal--alguma coisa grande.
- Elmas süslü yarım karatlık altın kaplama.
- É um diamante... de meio quilate com uma haste em ouro.
Bu platin kaplama. Üzgünüm.
Este tem a haste em platina.
Şu üzerindeki harikulade işlemelere bir bak.
Vejam como ê intricada a gravação da haste.
200 yıllık bir piponun ağızlığında bir yazı bulduk.
Vimos uma gravação na haste dum cachimbo com 200 anos.
Adam geldiğinde, tabanları yağlamadın mı?
Quando ele... Quando o tipo apareceu não ficaste a meia haste?
Görebildiğimiz kadarıyla şaft eğrilmemiş... ama kayaya sıkı bindirmiş durumda.
A haste não vergou, acho, mas estamos presos na rocha!
Beni neden herkesin önünde böyle küçük düşürmeye çalışıyorlar?
Porque é que me querem humilhar na haste pública?
Çocuklar beni bir kaç saat bayrak direğine kelepçeleyecekler.
O pessoal vai algemar-me a uma haste por umas horas.
Ben tek boynuzluyum!
Sou um uni-haste!
Hey. Bu sağlam boynuzum.
Essa é a minha haste boa.
Sonra boynuzumu kaybettim. Kaza geçirdim sonra da bir kamyonun üstüne bağlandım.
Perdi a minha haste, fui atropelado e amarrado ao capô de uma camioneta.
Kalçandan kemik alıp, çelik bir mille bacağına bağlamak zorunda kaldık.
Tivemos de transplantar osso da bacia e fixá-lo à perna com uma haste de metal.
Tanrı aşkına, bacağını bir metal parçası bir arada tutuyor.
Por amor de Deus, tens uma haste a segurar-te a perna!
Bacağımda metal bir çubuk var.
Tenho uma haste de metal na perna.
Bu iri bir metal parçası.
Isto é uma haste de metal.
Ben boynuz göremedim, ya sen?
Eu cá não vejo nenhuma haste.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]