Heck tradutor Português
168 parallel translation
Allah bilir onun o küçük kırmızı şapkasıyla eve dönecektim.
Heck sabe eu podia ter voltado para casa com o seu chapéuzinho vermelho.
Merhaba, Heck.
Olá, Heck.
Çok kötü, çünkü Heck orada olmayacak.
É uma lástima, porque Heck não virá.
Burada sizinle tanışmak isteyen biri var. Ortağım, Heck Longtree.
Quero que conheça meu sócio, Heck Longtree.
Bu Gil Westrum ve Heck Longtree.
Gil Westrum e Heck Longtree.
Bu sözlerde doğru olan çok şey var, Heck.
Essas palavras são muito certas, Heck.
O haklı, Heck.
Tem razão, Heck.
Heck, hayır!
me solte!
Seni seviyorum, Heck.
Eu gosto, Heck.
Heck.
Heck.
- Folsom Hapishanesini hiç duydun mu, Heck?
- Ouviu falar da Prisão Folsom, Heck?
Heck, hayvan vurulabilecek mesafede.
Ele está na mira, Heck.
Kes sesini Heck.
Cala-te, Heck.
- İyi akşamlar, Heck.
- Boa noite, Heck.
- Heck Tate buralarda bir yerde.
- Heck Tate está por aí.
Heck ile adamları Old Sarum'da bizi arıyorlar.
Heck e os seus homens andam por Old Sarum à nossa procura.
Hangi taraf demiştin, Heck?
Diga outra vez qual o lado, Heck.
Ne var, Heck?
O que foi, Heck?
Heck, ön verandaya çıkalım.
Heck, vamos lá para fora, para a varanda.
- Heck, bir dolar teklif ediyorum, dostum.
Raios, eu ofereço 1 dólar, amigo.
- Ben mi?
Heck, não.
Heck, seninle vakit geçirmek, silahımı temizlemekten bile daha iyi sayılır.
Estar consigo é quase melhor do que limpar a minha arma.
heck nedir burada üstünde.
Que raio se passa aqui.
Heck, senin için yapabilirim.
Eu posso fazer isso para ti.
Kendi osuruklarının sorumluluğunu bile almazlar.
Heck, eles nem se responsabilizam por seus próprios pums.
Bana Heck de.
Chama-me Heck.
- Selam Heck.
- Olá, Heck.
Heck, bir sorum var.
- Heck, tenho uma pergunta.
Heck çok yakışıklı değil mi?
Não é giro o Heck?
Ben Heck ve düğünüme hoş geldiniz.
Sou o Heck... e bem-vindos ao meu casamento.
Sanki Heck'i ezelden beri tanıyor gibiyim.
sinto que conheço o Heck desde sempre.
Ama Heck ve ben arkadaştık ve sonra sevgili olduk.
Mas o Heck e eu fomos amigos e depois amantes.
Ama bize şans dileyebilirseniz, Heck ve ben çok müteşekkir oluruz.
Mas se vocês nos desejarem boa sorte, Heck e eu agradecemos.
Bizimle... Yemek... Heck ve ben.
Jantar connosco, Heck e eu.
Bak, eğer Heck söylerse inanır mısın?
Olha, acreditavas se fosse o Heck a dizer-te?
Heck?
Heck?
Heck buraya çıkmıyor.
O Heck não vem aqui a cima.
Heck, bu Edie.
Heck, esta é a Edie.
- Heck.
- Heck.
Heck için.
É para o Heck.
Heck gibi bir tane de sen bul.
Encontra um como o Heck.
- Heck, ben Luce.
- Heck, é a Luce.
- Yemeği Heck'le yiyeceğim.
- Jantar com o Heck.
- Demek Heck seni yemeğe çıkarıyor?
- Então o Heck vai levar-te a jantar?
- Ben Heck bu arada.
- Já agora, sou o Heck.
İçeri gelme Heck! Ben...
Não entres, Heck, eu...
Ne istiyorsun Heck?
O que queres, Heck?
Kahretsin, Heck, nerede...
Oh, merda. Heck, por onde é que tu...
Aklım gitti Heck.
Eu enlouqueci, Heck
Uyan Heck.
Acorda, Heck.
Evet, Heck.
O meu cabelo...