English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ H ] / Herhâlde

Herhâlde tradutor Português

3,021 parallel translation
Sen ikinci bir şans verme taraftarı değilsin herhâlde, Maviş.
Por acaso não acreditas em segundas oportunidades, pois não, Olho Azul?
- Herhâlde yok geri zekâlı!
- Claro que não há voo.
Tanrı öyle yaratmış herhâlde.
Acho que é apenas a maneira como Deus os fez.
- Siz Doktor Torres'siniz herhâlde.
Torres. - Meu Deus!
Herhâlde bu muazzam şehrin başkanlığını yapmaya devam ederim.
Provavelmente vou apenas continuar como mayor desta grande cidade.
Herhâlde dün gece çok içtin.
Provavelmente bebeste apenas muito na noite passada.
- Harbi mi? Eğlenceli olabilir herhâlde.
Podia ser divertido, acho eu.
Süper kuş falandı herhâlde.
Alguma espécie de super-pássaro!
Onlara kim bilgi veriyor bilmiyorum Hem altı ayda bir demek istedin herhâlde.
Não sei quem os avisa. De qualquer maneira, é semestralmente. Significam a mesma coisa!
Bir dakika. Gitmeyeceksiniz herhâlde?
- Não vais sair.
Mark'ın evini de satarız herhâlde, değil mi?
Podemos vender o apartamento do Mark.
Herhâlde.
Talvez.
Seninle tanıştığı an başladı herhâlde?
Assumo que isso começou no momento em que ela te conheceu?
Arada durdu herhâlde.
Deve ter descompassado um batimento.
Kistik fibrozlu bir çocuğa bakmak herhâlde söylendiği kadar güzel değil.
Parece que tomar conta de uma criança com Fibrose Cística não é tão divertido quanto dizem.
eğer bu poliste bir kız varsa motelde olan biten olaylardan da haberi vardır herhâlde, diye.
Se o tal polícia tinha uma dessas raparigas, então provavelmente sabia do negócio que estava a ser feito no motel.
- O diziyi nasıl izlemediniz? - Herhâlde burada bu lanet cipi kumdan çıkarıyordum.
Devia estar aqui, a escavar a porcaria do jipe da porcaria da areia!
Herhâlde sonra Sterling bu Meksikalı kadını alıp kamyonla kaçtı diyeceksiniz?
Suponho que vão dizer que o Sterling fugiu na carrinha com a Mexicana?
Böyle bir fırsatı kaçırmak istemeyiz herhâlde, değil mi canım?
Não se pode desperdiçar a oportunidade, não é, amor?
- Herhâlde yani. Orta yere oturmuşsun.
- Pois bati, estás no meio do lugar.
Devam et sen. Marilyn Monroe hayranı olduğuna göre filmlerinden birini izlediniz herhâlde?
Ela é uma fã da Marilyn Monroe então, imagino que tenhas visto um dos seus filmes?
Kucağa alınmak istiyor herhâlde.
Ele deve querer só um pouco de colo.
- Senden uzundur herhâlde.
- Ele tem de passar na linha.
Çocuklar arabalardan fırladıkları zaman herhâlde.
Quando as crianças começaram a voar dos carros.
Önce giyinmem gerek herhâlde.
Primeiro tenho de me vestir.
Biraz çakırkeyif olmuşum herhâlde.
Acho que fiquei um pouco tocado. Tocado?
Götürdüğünü sanıyor herhâlde.
Acho que ele acha que sim.
Devri geçti herhâlde.
Acho que o Occupy está acabado.
Thomas Jefferson'ın masum insanları havaya uçurduğunun anlatıldığı gün okula gitmemiştim herhâlde.
Devo ter morto a aula de história quando disseram sobre Thomas Jefferson a explodir inocentes.
Bu Stefan pek konuşmuyor herhâlde?
Este Stefan não é muito falador, pois não?
Dün sakin bir gündü herhâlde?
Um dia calmo, o de ontem?
Çiftliğe döneceğim için heyecanlıyım herhâlde.
Estou entusiasmado por regressar à quinta.
- Şaka yapıyorsun herhâlde.
- Espero que esteja a brincar. - Lamento.
Bunu çok fazla görmüyorsun herhâlde. Etrafım sarılı durumda.
Não veem aquele grupo?
Kirkin bunun yüzünden hâlâ hayatta herhâlde?
Acho que ele é a razão do Kirkin ainda estar vivo.
- Yani, bu işi yapmak zorunda kalsam ölene kadar içerdim herhâlde.
- Obrigada, Gil. Claro, se tivesse esse emprego, bebia até morrer. A sério.
Diş perisi ortalığı süpürmeyi umursamıyor herhâlde.
Acho que a Fada dos Dentes não costuma aspirar o chão.
Peşini bırakırım herhâlde ama meslek olarak yapabilirmişim.
Provavelmente não vou seguir por aí, mas é uma opção de carreira viável.
Dediğimi yanlış duydun herhâlde.
Acho que não me ouviste.
Benden söylemesi. Japonya'ya uçtuktan sonra taksiye binip "beni Shanghai'ye götür" demek istemezsin herhâlde.
Não queres voar para o Japão, entrar num táxi e dizer : "Baixa de Xangai".
Kovulabileceğini mi? Herhâlde söyledim.
Que ele podia ser demitido?
Domino trasplantasyonun ne olduğunu biliyoruz herhâlde.
Sei como funciona um dominó.
"Benim için eyalet dışından böbrek getirdiğin için teşekkürler Meredith." demek istedin herhâlde.
Quer dizer :'Obrigado Meredith, por me trazeres um rim.'
Marcus Cho gibileri çığır açarken ben hastane politikası hazırlayacağım diye araştırmalarımı erteliyorum. Sonunda avukat falan çıkacağım herhâlde.
Já não pesquiso mais para poder escrever regras, enquanto pessoas como o Marcus está a pesquisar.
Öldü herhâlde.
Deve estar morto.
Tanker patladı herhâlde.
- O camião deve ter explodido.
Özel bir an falan yaşıyordunuz herhâlde.
Estavam num momento.
Katılmıyor olabilirsin ama herhâlde O sana istemediğini ama ihtiyacın olanı gönderdi.
E pode não concordar, mas talvez Ele lhe tenha enviado, não o que quer mas sim o que precisa.
Barı bir kez daha silmişsindir herhâlde.
Espero que tenhas limpado o balcão mais a fundo.
- Herhâlde.
Presumo que sim.
- E, herhâlde. Ver şunu.
- Devolve-me isso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]