Hewlett tradutor Português
95 parallel translation
Hewlett-Packard almamı söyleyen bir adam var... ama ben tüyolara bayılıyorum.
Tenho um tipo que me diz para comprar Hewlett-Packard, mas já me queimei com dicas dessas.
Şimdi, bakalım. 41 1 / 4'te kapandı.
Hewlett. Deixa-me ver. Fechou a 41 ¼.
Bir Hewlett-Packard 57-10A alev analiz detektörlü, çift sütunlu gaz kromatografı kullandım
Usei um cromatógrafo Hewlett-Packard 57-10A com detectores de análise de chama.
Hewlett, Otur yerine.
Hewlett, senta-te.
Hewlett, sen benimsin.
Hewlett, eu mando em ti.
Hewlett, neden bu artıkları evine götürmüyorsun?
Hewlett, porque não levas parte disto para casa?
- Hewlett nerede?
- Onde está o Hewlett?
- Hewlett-Packard kimdir?
- Quem é Hewlett-Packard?
Biliyorsun bazen Hewlett-Packard için çalışıyorum. - Evet ne olmuş?
- Sabes que eu trabalho na Hewlett-Packard, certo?
Hewlett ve Packard'da, sıraya girecek.
Vocês são o melhor duo desde Hewlett e Packard,
- Hewlett-Packard'ı düşünün.
Pensem na Hewlett-Packard.
- Dexter O'Neil, Jackson'dasınız.
Você é o... O manda-chuva na Hewlett Packard, não é assim?
Hewlett-Pack...
Hewlett-Pack..
Stanford Üniversitesi'ne, Hewlett Packard'a ev sahipliği yapıyor. Ve 90'ların sonundaki hızlı teknolojik büyümenin merkezi.
Aloja a Universidade de Stanford, a Hewlett-Packard e é o epicentro do boom tecnológico dos anos 90.
Bir kere piyasaya doğru sinyali verdiğimizde araba garajında Hewlett-Packard'ı yaratan iki genç... o iki genç bu defa temiz enerji üzerinde çalışır.
Assim que enviarmos o sinal certo ao mercado, que os dois tipos que criaram a Hewlett-Packard... Quero que esses dois tipos trabalhem no sector da energia limpa.
"Johnny Chase, Hewlett Limanı çevresinde ; oldukça övülen kısa ömürlü" Viking Quest " dizisindeki olduğu gibi aynı boş gözlerle yürüyor'"
" Johnny Chase caminha por Hewlett Harbor, com os mesmos olhos vazios que tripularam o convés do Gokstad, na efémera e muito glorificada Viking Quest.
Dr. Hewlett ile konuştum ve...
Eu falei com o Dr. Hewlett e...
Virgiana Hewlett şehrinde siyahlar beyazlardan daha fazla suçlamaya maruz kalıyor.
Hewlett County, Virginia acusa o dobro de negros em comparação aos brancos.
Bir keresinde Hewlett Packard'ın müşteri hizmetlerinde iki buçuk saat sadece müşteri hizmetlerini şikayet etmek için beklemiştim.
Uma vez fiquei duas horas e meia em espera com o serviço de clientes da Hewlett-Packard só para me queixar do seu serviço de clientes.
Hewlett Packard'daki bir grubun üyesi oldum.
E fiz parte de um grupo na Hewlett-Packard.
On iki yaşımdayken Bill Hewlett'a telefon ettim. O zamanlar Hewlett Packard'da yaşıyordu.
Aos 12, liguei ao Bill Hewlett, que vivia na Hewlett-Packard na altura.
Ama bir de iş verdi. O yaz Hewlett Packard'da çalıştım.
Além disso, deu-me um emprego de verão, na Hewlett-Packard.
Hewlett Packard o yaşta gördüğüm gerçekten tek şirketti ve bir şirketin ne olduğu ve personeline ne kadar iyi muamele etmesi gerektiği konusuna bakışımı şekillendirdi.
A Hewlett-Packard era a única empresa que tinha visto com aquela idade, o que formou a minha visão daquilo que era uma empresa e do quão bem tratavam os seus funcionários.
Hewlett Packard'da olanlar başka şeylere yol açtı ve her Salı gecesi küçük bir grup insanla Palo Alto'daki araştırma laboratuarlarına gitmeye başladım. Oradaki araştırmacılarıyla falan buluşuyorduk.
De qualquer forma, uma coisa levou à outra na Hewlett-Packard e eu comecei a ir aos seus laboratórios em Palo Alto, nas terças-feiras à noite, com um pequeno grupo para conhecermos investigadores e assim.
Ve üretilen ilk masaüstü bilgisayarı orada gördüm. Bu da Hewlett Packard 9100'dü.
E vi o primeiro computador de secretária alguma vez feito, o Hewlett-Packard 9100.
Saatler süren yolculuklar yapıp Hewlett Packard'a gider ve o makinenin başında takılıp programlar yazardım.
Eu arranjava boleia para a Hewlett-Packard e ficava horas à volta daquela máquina, a escrever programas para ela.
Sorun şuydu : Hewlett Packard'dan bir grup insanı işe almıştık.
O problema foi que tínhamos contratado muita gente da Hewlett-Packard.
Anlayan çekirdek bir ekip vardı ama daha büyük bir ekip ki çoğunluğu Hewlett Packard'dan gelmişti konuyu hiç anlamıyordu.
Havia um núcleo que tinha noção, mas havia uma equipa maior, cuja maioria tinha vindo da Hewlett-Packard, que não tinha qualquer noção.
Hewlett Packard'dan gelenler için on bin dolar ucuzdu.
Para estas pessoas da Hewlett-Packard, 10 mil dólares era barato.
Ben ayrıldıktan üç, dört yıl sonra ne yazık ki bu üstünlüğü Hewlett Packard'a kaptırdı.
Infelizmente, perdeu esse título para a Hewlett-Packard uns três ou quatro anos após eu ter saído.
Hewlett-Packard 346-A toneri açık olmak gerekirse.
Para ser mais exacta, um toner para uma impressora HP 346-A.
Hewlett ve Packard.
Hewlett e Packard.
Hewlett benim.
Fico com o Hewlett.
Hewlett olmak mı istiyorsun?
O quê, queres ser o Hewlett?
Ya da HP'den yeni bir ürün alabilirsin.
Ou pode comprar alguma coisa da Hewlett-Packard. Eu aceito!
Steven Hewlett onu dükkandan çalarken yakalamış.
Steven Hewlett apanhou-o em flagrante
Uh, Diane Hewlett.
Diane Hewlett.
Hewlett, personel şefi.
Hewlett, a chefe do gabinete.
Tamam, şimdi, Hewlett, şüpheli bir şey yaptı mı?
Está bem, a Hewlett fez alguma coisa de estranho?
Aynı zamanda Hewlett'in kendi yandaşlarını öldürdüğünü mü söylüyorsunuz? İyi de neden? Vicdan.
Também sugerem que a Hewlett está a matar os colegas dela?
Tamam, şimdi, Hewlett'in Julia Hemsworth ile ilgili istihbaratı olmalı.
Está bem, a Hewlett precisa de ter alguma coisa sobre a Júlia Helmsworth por aqui.
- Hewlett, kımıldama?
- Pára, Hewlett!
Hewlett, dışarı gel.
Hewlett, saia, está bem?
Hewlett!
Hewlett!
Ted ve Elise raporlarında Hewlett'in kurbanları üzerinde tanımlanamayan bir toksin kullandığını yazacak.
Então o Ted e a Elise escreveram no relatório que o Hewlett usou uma toxina não identificada nas vítimas.
Binbaşı Hewlett, Yüzbaşı Joyce için adaleti sağlayacak.
O Major Hewlett quer fazer justiça pelo Capitão Joyce.
Babam onu senin öldürdüğüne inanıyor ve bunu Hewlett'e söylemeyi düşünüyor.
O meu pai acredita que o mataste. E ele planeia dizê-lo ao Hewlett.
Peki neden Bay Woodhull'a ya da neden doğruca Hewlett'a gitmediniz?
E porque é que recorreu ao Sr. Woodhull? Porque não foi directamente ao Hewlett?
Hewlett'a ya da muvazzaflara değil!
Nem ao Hewlett, nem a regulares.
Ben Hewlett.
Chamo-me Hewlett.
Hewlett, gitmiş.
A Hewlett fugiu.