English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ H ] / Hole

Hole tradutor Português

267 parallel translation
Şey, belki onu dışarı hole sürükleyebiliriz.
Talvez a gente o possa arrastar para o corredor.
- Gölgeler Şehrine.
- Para "Hole ln The Wall".
Gölgeler Şehri.
"Hole ln The Wall"!
Bizi Gölgeler Şehrinde bulamazlar.
não podem fazer-nos mal em "Hole ln The Wall".
İzimizi kaybettirip Gölgeler Şehrinde buluşacağız.
Encontramo-nos em "Hole ln The Wall".
Gölgeler Şehri zapt edilemez.
"Hole ln The Wall" é impenetrável.
Sanırım hala aşağıda duruyor, kazan dairesinde.
Penso que ainda anda por lá, no depósito de carvão ( Coal Hole = Pub ).
Hole doğru çevir.
Isso, aponta para o hall.
Oh, Jackson Hole'da 60 ya da 70 olduğunu tahmin ediyorum.
Imagino que 60 ou 70, Em todo o condado de Jackson Hole.
Hey, Hole! Eşyalarını almadan kaçmalarını önlemeliyiz.
Temos de posicionar os homens de forma a que não consiga fugir.
Yoksa Saxon'u öIdüren Hole'mu? Hayır!
Não, esse matou o teu pai.
- Big Hole. Tamam Big Hole.
Big Hall, eu os encontro lá.
Burada Brown's Hole'da mola verip atları sulasak iyi olur.
É melhor paramos e dar água aos cavalos em Brown's Hole.
Tom, Brown's Hole'daki bu küçük hadise... burada neler çektiğimiz hakkında sana bir fikir vermeli.
Tom, aquele assunto lá em Brown's Hole... deve-te dar uma ideia do que tenho aturado por estas zonas.
Brown's Hole'da başa çıkamayacağım bir şey değil.
Não há nada em Brown's Hole que eu não consiga tratar.
Üstelik... Horn için Brown's Hole'da çikolatalı pasta falan olmayacak.
E além disso, não irá haver bolo de chocolate para o Horn, lá em Brown's Hole.
Brown's Hole'daki diğer üç adam gibi.
Como aqueles outros três tipos de Brown's Hole.
- Böylece o parçayı çalabiliriz..
Porreiro. Podemos tocar essa. - "Hole" não. "Heavy" também não.
Evet, evet.
- "Heavy-Hole".
Hole girdiler. Önce yaşlı adam, sonra da genç olan.
Entraram no átrio, o mais velho primeiro, e, depois, o mais novo.
Eğer öğleden sonra Holdernesse Hall'e gideceksek şu hayvanları kiralayalım.
Já que vamos a Holdernesse Hole, saiamos desta imundice.
İz sürücüler barı Glory Hole'de.
Há um bar de batedores em Gloria Hole.
- Konser bugün müydü?
O concerto era hole?
Birini deliğe sokmuşum.
Foi um hole in one.
Sonra oradan bir şey alıp hole doğru çıktı.
Retirou o objecto que lá estava e foi até ao corredor.
jazz Hole denen ufak bir yerde çalıyorum.
Estou a tocar num bar chamado o Buraco do Jazz.
- Hole çıkıp kıkırdıyordun.
- Estavas a gozar na sala.
Biz düşündük ki, Hole Gölü'nde bir iki turna balığı yakalamak için kurulabiliriz.
Pensámos tentar a sorte ao lúcio, no lago da mansão.
Burası Hell Hole Ulusal Parkı turunun üçüncü durağıdır.
Esta é a terceira paragem da visita ao Parque Nacional Hell Hole.
Teselli olacaksa hepimiz evinize birer tane götürebilirsiniz. Çünkü Hell Hole Ulusal Parkı'nın amacı keyif ve altındır zaten.
Mas se vos faz sentir melhor, podem levar cada um uma pepita porque no Parque Nacional Hell Hole é só diversão e rochas.
Bir Black Hole daha ister misin?
Outro Buraco Negro?
Oh, tanrım. Oldukça sarstı beni. Hole doğru gittiğimde tuhaf bir adam orada duruyordu,... ve Bay Harry'nin sesini duydum, şöyle dedi :
Apanhei um susto de morte quando cheguei à porta e vi ali aquele estranho que se dirigiu a mim com a voz do Sr. Harry :
Bir tanesi deliğe girmiş ha?
Foi um hole in one!
- Big Worm, Big Hole, Big..
É Big Worm.
Umrumda değil.
Big Worm, Big Hole.
İş tuttuktan sonra gidip Hole'u görebiliriz.
Depois de coisarmos podíamos ir ver o buraco.
Ha-Ha Hole on Pico'da bulundun mu? - Hayır.
- Já foste ao "Ha-Ha Hole", na Pico?
Bir Kara Delik ister misin?
Que tal um Black Hole?
Birinci bölümdeki deliği düşünün.
Visualizar aquele hole in one.
Evet, bahsettiğin fenomeni biliyorum, biz ona'şerit deliği'diyoruz.
Eu sei de que fenômeno você fala. Nós o chamamos de "Ripping Hole"
Deliği bir kerede vurdu! Süper vuruş!
Ele fez um "hole-in-one"!
Bir kerede vurdu!
Ele fez um "hole-in-one"!
Homer, buna inanmayacaksın! Junuh deliği bir kerede vurdu!
Homer, não vais acreditar, Junuh fez um "hole-in-one"!
Bir sekizde bir delik yaptı!
Ele fez um "hole-in-one"!
Derin suları incelemek, Alvin'in işi olacak. Woods Hole Oşinografi Enstitüsü'nün ödünç verdiği iki kişilik bir araç.
Investigar no fundo do mar será a tarefa de ALVIN um submersível emprestado pelo Instituto Oceanográfico.
"Gianda's Catering Hole."
Salão de banquetes John Doe.
And some lndian god Sewed the wound up into a hole
E um deus indiano coseu e sarou A ferida que então ficou
Sizinle bir sorunum yok Hole.
Não é que tu valhas mais do que este espantalho roto.
Sadece Hall'e gidip gelmek için
Só até ao Hole e de volta.
"Hole"...
Buraco...
Mesela son zamanlardan bir örnek vermek gerekirse Jackson Hole'e kayağa gitmiştim.
- O mais difícil... em ter participado num programa de grande sucesso... é que é espectacular, mas todos me identificam com a Elaine.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]