Hoşlanmıyorum tradutor Português
2,507 parallel translation
Ben bile kendimden hoşlanmıyorum.
Eu não sou louco por mim.
Hayır, senden hoşlanmıyorum o kadar.
Não, é que... não gosto de ti.
Askısız giysilerden pek hoşlanmıyorum.
Eu... eu não sou grande fã de vestidos sem alças.
Bu şeyin onlara ne yapacaklarını söylemesinden hoşlanmıyorum.
Não gosto que ele diga aos outros animais o que fazer.
Uyuşturucu üretmenden hoşlanmıyorum. Çok tehlikeli.
Não gosto do que estás a fazer, a fazer essas drogas.
İçindekinin etrafımda olmasından hoşlanmıyorum.
Não gosto de me aproximar do que tem nela.
Kardeşinin yalan söylediğini düşünmenden hoşlanmıyorum.
Não gosto do facto de estáres a sugerir que a tua irmã está a mentir.
Bu durumdan hoşlanmıyorum.
Eu... eu espero que sim.
Zaten o şapkadan hoşlanmıyorum.
Eu nem gosto do boné.
Tavırlarından hoşlanmıyorum.
Estou farta dos modos dele.
- Senden hoşlanmıyorum.
- Não gosto de ti.
- Kavga etmemizden hiç hoşlanmıyorum.
- Odeio quando discutimos.
Tenisten hoşlanmıyorum!
Não gosto de tenis!
Şu an senden pek hoşlanmıyorum.
Não estou a gostar assim tanto de ti agora.
Kızlardan hoşlanmıyorum.
Eu não gosto de mulheres.
Bilirsin, Carlton'a karşı davranışlarından hoşlanmıyorum.
Sabes, e não gosto da maneira como tens agido com o Carlton.
Bana Koca Mike denmesinden hoşlanmıyorum.
Não gosto que me chamem de Big Mike.
anlamıyosun galiba senden hoşlanmıyorum.
Não sei se percebes, mas não estou interessada.
Aslında içeri girmekten pek hoşlanmıyorum.
Mas não gosto muito de lá entrar.
Ben de hoşlanmıyorum ama faturalar ödeniyor, değil mi?
Posso até nem gostar, mas acaba por pagar as contas, não é?
- Karanlıktan hoşlanmıyorum.
- Não gosto da escuridão. - O que foi?
Yosundan öğütmeye başladıklarından beri tadından hoşlanmıyorum.
Desde que o começaram a extrair das algas que lhe perdi o gosto.
Öncelikle politikadan hoşlanmıyorum ve ulusal çapta bir kampanya çok sıkıcı.
Porque para começar não gosto de política e uma campanha nacional é uma...
Size bunu söylemekten hiç hoşlanmıyorum ama bu iflas etmiş bir iş modeli.
Sinto muito dizer isto a vocês, mas esse é um modelo de trabalho falido. Não vai dar certo.
Pis suratından hiç hoşlanmıyorum.
Não gosto da tua cara mal cheirosa.
Böyle bir yerde sıkışıp kalmaktan hoşlanmıyorum.
Eu só não gosto de estar fechado numa caixa como esta.
Yaptığım şeyden hoşlanmıyorum.
Não gosto daquilo que faço.
Havlumun ıslanmasından hiç hoşlanmıyorum.
- Não gosto da minha toalha molhada.
Kendi kendine konuşmandan hoşlanmıyorum.
Não gosto quando falas sozinha.
Herkes dışarı çıkabilir mi? Onlardan hoşlanmıyorum.
Quero que todos saiam, Não gosto disto,
Çünkü bana ne yapacağımın söylenmesinden,... emir almaktan hoşlanmıyorum.
Porque não gosto de receber ordens, não gosto de ser solicitada ao bel-prazer.
- Senden hoşlanmıyorum, Carl.
Mike Eu não gosto de você, Carl.
Ondan hoşlanmıyorum bile.
Nem sequer gosto dele.
Bana değmesinden hoşlanmıyorum.
Não gosto que ele me toque.
Hoşlanmıyorum.
Não gosto!
Senden hoşlanmıyorum.
Eu não gosto de ti.
Bundan pek hoşlanmıyorum.
- Bimbo do Papel! Por acaso, não gosto disso.
- Senden hoşlanmıyorum tamam mı?
Sabes que não gosto de ti, certo?
Buradan hiç hoşlanmıyorum. Koca dostlar, koca şapkalar, koca ağızlar.
jovem.
Yalnız kalmandan hoşlanmıyorum o kadar.
Não gosto da ideia de te ver sozinho, é só isso.
Böyle konuşmandan hoşlanmıyorum.
Não gosto que sejas assim.
İngilizce konuşmaktan hoşlanmıyorum.
Não me agrada sentir o sabor do inglês na minha língua.
Seni buna zorlamaktan hoşlanmıyorum Desmond ama bu iş bittiğinde senden bir fedakarlıkta bulunmanı isteyeceğim.
Detesto ter de te obrigar a isto, Desmond, mas assim que terminar, vou pedir-te que faças um sacrifício.
- Onun bakmasından hoşlanmıyorum.
Não gosto do olhar dele.
Hoşlanmıyorum.
- Não gosto nada.
Bildiğim tek şey ; artık senden hoşlanmıyorum.
Só sei que não gosto mais de ti.
Ben de bağnaz, cılız, çakma saçlı kahpelerden hoşlanmıyorum ama hiç değilse bu konuda çenemi tutma nezaketini gösteriyorum.
Não gosto de cabras tacanhas e magras com má tinta no cabelo. Mas faço a cortesia de não falar nisso.
Ondan hoşlanmıyorum.
Não gosto dele.
Fazla ilgiden hoşlanmıyorum.
- Adoro.
Benden bir şey saklamandan hoşlanmıyorum.
Detesto quando escondes merdas de mim.
Ondan hoşlanmıyorum, tamam mı?
Não gosto dele, está bem?