Humvee tradutor Português
177 parallel translation
Ha bu arada, Humvee için iki adet ekstra geniş tampon yapıştırıcısı.
A propósito, tem autocolantes largos para um Humvee?
- Humvee ne durumda?
- Que houve com o Humvee?
- Humvee'nin durumu nedir?
- O que aconteceu com essa Humvee?
O gidene kadar bunu Humvee'ye kilitle.
Tranquem-na no jipe até ele se ter ido embora.
Dixon'ı cipe kadar taşıdığımı ve onu hastaneye götürdüğümü söyledim.
Disse-lhe que arrastei o Dixon até ao Humvee. E que conduzi até ao Hospital.
- Sarı Humvee'nin... sahbi lütfen...
O proprietário de um Humvee amarelo estacionado no passeio...
Görünüşe göre sizin vur-kaç olayındaki o jip bu akşam erken saatlerde çalınmış.
O "Humvee" do seu choque e fuga foi roubado esta noite.
Uzun bir Humvee.
Um Humvee comprido.
Tabi ya... annesi bir Humvee kazasında öldükten sonra ona bakmış...
Ele levantou-se uma manhã depois da morte dos pais num acidente.
- Biraz ağırlık kaldırıp hemen gelişiveriyorlar. - Küçücük minicik testisleriyle.
Fazem um bocado de ferro, parecem um Humvee.
Ben bir Humvee sürdüm.
Vim num Humvee.
- Alex Joseph bu Humvee'yi ödünç aldı.
O Alex Joseph tinha aquele jipe.
- Humvee belki?
Uma carrinha Humvee?
- Humvee'ye atılmış.
Atiraram-no para a Humvee.
- Humvee izleri, şerif.
- Marcas de pneu de Humvee, Xerife.
- Kellogg'un Humvee'si.
A Humvee do Kellogg.
- Sandy, Wayne Kellogg'un Humvee'sini al.
Sandy, apreende a Humvee do Kellogg.
- Kirk'ün cesedinin Humvee'ye konulduğunu biliyoruz. Lastik izleri uyuşuyor.
- Sabemos que puseram o Kirk na Humvee.
- Ben Humvee'mi aldım, oraya kadar sürdüm. Ama birşey görmedim.
Deram-me o Humvee, e fui até lá, mas não vi nada.
Biliyor musun, ilk önce neyi yağmalayacağım? Kendime bir Hummer yağmalayacağım.
Vou primeiro roubar um Humvee.
ve sonra diğer yağmaladığım bütün şeyleri onun içine koyacağım.
A seguir ponho tudo o que pilhar dentro do Humvee.
Ve eğer biri beni durdurmaya kalkarsa,... Hummer'ı onun üstünde süreceğim.
Se alguém tentar parar-me, passo-lhe por cima com o meu Humvee.
İçinde bulunduğu Humvee ters dönmüştü. Hepsi bu kadardı.
Disseram que o seu veículo se virou... e... isso foi...
Humwee suyun altında.
O Humvee está debaixo de água.
Humvee'si vurulmuş.
Seu veículo foi atingido por um explosivo.
Hadi gidip parçalanalım, gidip humvee altında kalalım.
Tenho a perna despedaçada. Ficou esmagada sob um jipe.
Murphy, büyük bir cesaret örneği göstererek, asker aracını kurtarıp, biraz önce bir tuzakta yaralanıp dakikalar sonra ölen muhafız devriyesinin........ yanına gidip mücadelesini sürdürdü. "
"Murphy combateu o fogo inimigo para recuperar um Humvee" "e lutou para retornar à patrulha, antes de cuidar dos ferimentos" "que lhe fizeram cair, há 10 metros de distância das suas tropas,"
Aracımıza dönmeye çalışıyorduk ama yaylım ateşi artmıştı.
Estávamos a tentar voltar ao humvee, mas estávamos sob-fogo cerrado.
Ama Matt, araca binmen, adamlarının yanına gitmen, yazında böyle yazıyordu.
Mas, Matt, chegar ao Humvee, ir em direção aos teus homens... está tudo naquele relatório.
Araca ulaşıyor ve adamlarını beklemiyor bile.
Ele conseguiu chegar ao Humvee, e nem esperou pelos seus soldados.
Araca binmeden hemen önce bunu ona vermişsin.
Deste-lhe antes de chegares ao Humvee.
Çünkü oradan geri dönemeyeceğini düşünüyordu.
Porque ele pensou que estava a ir numa viagem só de ida ao humvee.
Araca bindiğin gün korkudan kaçmıyordun değil mi?
Naquele dia que entraste no humvee, não estavas a fugir?
Tek yapabildiğim araca sağ salim varabilmek için dua etmekti.
Tudo que podia fazer era rezar para chegar ao humvee sem morrer.
Eğer Matt'in bizi kurtardığına inanmıyorsa, o zaman neden aracın ön tarafında kurşun delikleri olduğunu sor.
Pergunte se acha que o Matt não tentou salvar-nos, então porque há buracos de balas na dianteira do nosso humvee?
Bunlar Humvee'lerin geçişini bekleyen ayarlı bombalar değil.
Não se trata de carros armadilhados, à espera que os Humvee passem perto.
Jipin arkasında.
Ele na parte de trás de um Humvee.
humveeyle beraber gittiler.
Estavam no Humvee.
Lastik izleri de Humvee gibi görünüyor.
As marcas dos pneus lá fora... parecem ser de um veículo militar.
Bunu Kontrol Noktası Sıfır'daki parçalanmış bir Humvee'de bulduk.
Encontrámos isto no tejadilho de um veículo desmantelado, no posto zero.
Tamam, Beck beni bir Humvee'ye bindirdi ve ana caddeden sağa döndük Tacoma Köprüsü'nü geçene dek gitmeye devam ettik ki bu da güneydoğuya gittik demektir.
Ora bem, o Beck pôs-me num todo-o-terreno militar e virámos à direita na Main Street. Então, continuámos a andar até atravessarmos a ponte Tacoma, o que significa que nos dirigíamos para sudeste.
Humvee, şoför, hepsi bu.
Todo-o-terreno militar, condutor, é isso.
Humvee'mi sürerken nasıl film çekeceksin?
Como é que vais fazer o teu filme de guerra se vais estar a conduzir o meu Humvee?
Üstü açık Humvee'lerle Irak'a girmek kesinlikle Bahriyelilerin işi değil.
Andar pelo Iraque em Humvees descapotáveis está completamente fora do âmbito de um batalhão de reconhecimento.
Askerlerim sabahtan beri Humvee'yi tamir ediyor.
Os meus fuzileiros estiveram a trabalhar naquele Humvee a manhã toda.
Ben ve Brad Humvee'yi tamir ettirebilmek için cebimizden $ 500 harcadık.
Eu e o Brad gastamos 500 dólares do nosso dinheiro só para arranjar o Humvee...
Silahlarını alıyorlar, Humvee'lerini toparlıyorlar.
Estão a arrumar o equipamento e a carregar os Humvees.
- Humvee'min üzerine tükürme, Ray.
- Não cuspas no meu Humvee, Ray.
Ray dudağından tükürdün, dudağından tükürdüğünde hep Humvee'me bulaştırırsın.
Ray, quando cospes com os lábios cai sempre no Humvee.
Brad'in Humveesinde yapmadığın sürece sorun değil.
Mas desde que não vomites no Humvee do Brad, ele não se importa.
Ve şimdi, hepimiz için bekleme zamanı.
E agora, o momento que todos esperavamos. O vencedor do Humvee novinho em folha é...