Hundred tradutor Português
44 parallel translation
* Müzik makinesine 100 milyon çeyreklik attım *
I shoved a hundred million quarters in that jukebox
* İhtiyacım yok cebimi doldurmaya * * Yüz dolarlık banknotlarla *
Don't need my pockets stuffed With hundred-dollar bills
Bunun yerine 1947 yapımı klasik bir Glenn Ford filmi olan "Two Hundred Miles to Oregon" u önerdiler...
Em vez disto, sugeriram o clássico "200 Milhas Para Oregon", de 1947.
"Danny Boodman T. D. Limon Bin Dokuz Yüz Büyük Orkestrası!"
A "Danny Boodman T.D. Lemon Nineteen Hundred Big Band"!
Kanga ve Roo nun... Yüz Dönüm Ormanı na ilk taşındığı zaman.
Quando a Kanga e o Roo... se mudaram para Hundred Acre Wood.
Yüz Dönüm Ormanından onlar çıkana kadar.
Embora de Hundred Acre Wood.
Ormanın diğer tarafına gitmemiz gerekiyor... bu yüzden gecikmememiz lazım.
Temos de estar do outro lado da Hundred Acre Wood... e não nos podemos atrasar.
Böylece Kanga Bizim Roo nun... Nerede olduğunu bldiğimizi anlayacak ve... biz de eğer o ormanı terketmeye söz verirse Roo yu ona... geri vereceğiz. Ha ha.
Então a Kanga irá saber wue nós sabemos onde o Roo está... e só o devolvemos... se ela prometer que se vai embora de Hundred Acre Wood... e nunca mais voltar.
Dolaşırım etrafta yüz kişi gücünde...
I walk around with the strength of a hundred men
Hikâyemiz, güzel bir bahar günü Kırk Hektarlık Ormanda başlıyor.
A nossa história começa num lindo dia de primavera... em Hundred Acre Wood.
Tigger ve ben Kırk Hektarlık Ormandaki bütün yumurtaları bulacağız.
Eu e o Tigger vamos encontrar todos os ovos... em Hundred Acre Wood.
Bu, Roonun Kırk Hektarlık Ormanda geçireceği ilk Paskalya olduğuna göre, neden hepiniz gidip özel konuğumuzu getirmiyorsunuz? Bu arada ben burada kalıp her şeyi ayarlayabilirim.
Uma vez que esta é a primeira Páscoa do Roo em Hundred Acre Wood... porque não vão todos buscar os seus pedidos especiais... enquanto eu fico aqui e faço com que tudo fique perfeito.
Kırk Hektarlık Ormanda yaşanan en anlamlı Paskalya kutlamalarında mutluluk içinde zıplayıp durdular.
E assim, eles foram saltando juntos... na melhor Páscoa de sempre no Hundred Acre Wood.
Yalnızım ama seviyor beni yüzlercesi, binlercesi.
I am alone but adored By a hundred thousand more.
Yalnızım, yüzlercesi, binlercesi. yüzlercesi, binlercesi.
I told I'm alone, but adored by a hundred thousand more.
# Hundred Acre Ormanı'nın derinliklerinde #
No fundo da centenária Acre Wood
Hundred Acre Ormanındaki yazlar kadar güzeldi. Güneş, bir battaniye gibi ormanı ısıtırdı.
Mas tem sido tudo muito bonito na centenária Acre Wood e os raios de sol eram quentes como um cobertor.
- Bu, Hundred Acre için felaket!
- É uma centenária Acre "catastrofe"!
" Hundred Acre Ormanı adına,..
" Em nome da centenária Acre Wood,
Hundred Acre Ormanı adına,..
Em nome da centenária Acre Wood,
Peki, eğer sen bir Heffalumpsan,.. ... o zaman Hundred Acre Ormanı adına seni esir alıyorum.
Bem, se es um Heffalump, depois em nome da centenária Acre Wood,
Hundred Acre Ormanı adına,..
Em nome da centenária Acre Wood
Ve böylece, Hundred Acre Ormanındaki hayat eskisinden daha farklı oldu.
E portanto, as coisas são totalmente diferentes Na centenária Acre Wood depois disso.
# Hundred Acre Ormanı adına #
Em nome da centenária Acre Wood
# Hundred Acre Ormanı adına # # Hundred Acre Ormanı adına #
Em nome da centenária Acre Wood
# Hundred Acre Ormanı adına #
Em nome da centenária Acre Wood of the Hundred Acre Wood
# Hundred Acre Ormanı adına #
Em nome da centenaria Acre Wood
Yazdım yüz birkaç yıl önce veya böylece.
I wrote that a couple of hundred years ago or so.
I still kick myself for missing that Topless Cheerleader Parade with the hundred-foot chocolate teddy bear and the F-16s doing aerial acrobatics choreographed to the music of Queen.
Ainda não me conformei por ter perdido o desfile de "chefes de claque" em topless com o urso de peluche de chocolate com trinta metros de altura e os F-16 a fazer acrobacias aéreas sincronizados com a música dos Queen.
A hundred sailfish join in the attack.
Uma centena des espadartes, juntam-se ao ataque.
Hayır, Hundred Acres'ta öğle yemeği yiyeceğim.
Não, vou almoçar ao "Hundred Acres".
The Haircut 100 iyi değildi.
O "Haircut One Hundred" não vendeu tão bem.
Cleland'lar hala East-100'de oturuyor.
Os Clelands ainda vivem em East Hundred.
♪ I told you a hundred times
Eu disse-te um milhão de vezes
# Hundred bottles of beer... # Bu araba seyahati boyunca uyanık kalmak zorunda kalan aptallara acıyorum.
Tenho pena do palerma que tem de ficar acordado a viagem de carro toda.
The Hundred, 1.
The 100 S01E01 - Pilot -
Dolar Bill, Bay Hundred Cent.
Dollar Bill, "Mr. Hundred Cent".
Wolves'Hundred'ın torunu.
Neto dos cossacos Cem dos Lobos.
Peruğun nerede Bobby?
" Seven hundred million, are you listening?