Icus tradutor Português
38 parallel translation
- Icus, bana kendisi anlattı.
- Icus, ele é que me disse.
- Icus!
- Icus!
- Bana Icus'u alamadığınızı mı söylüyorsun?
Estás a dizer-me que não têm o Icus. Bem, por enquanto, não.
Şimdi sadece bize Icus'ı verin ve yolunuza gidin.
Agora, entrega-nos o Icus, e segue o teu caminho.
Yol gösterilmesi için dua edeceğim, ama onu alana kadar daha fazla şiddet olmayacak... hiçbir türden.
Porque enquanto não o fizer, o Icus ficará comigo. Partirá sem ser ferida. Rezarei para que me guiem, mas até então, não haverá mais violência de tipo nenhum.
Oğlum Icus'ı koru.
Protege o meu filho, Icus.
Endişelenmeyin. Icus güvende.
Não te preocupes, o Icus está bem.
Bunu halledene kadar Icus benimle ve bir arkadaşla birlikte kalacak.
O Icus está comigo e uma amiga até conseguirmos perceber as coisas.
Onun Tanrıları'nın Icus'u öldürmek istediğini görünce, bu zor bir karar değil.
Não é uma escolha difícil, uma vez que o seu Deus quer matar o Icus.
Ve daha da garip olan şey, iki ay kadar önce bizim En Yüce olanımız... Anteus'a geleneği bozmasını ve büyük oğlumuz Maell'i değil, Icus'u sonraki liderimiz yapmasını söyledi.
E o mais estranho, é que há dois meses o nosso Supremo pediu ao Anteus para fugir à tradição e tornar o Icus o nosso próximo líder em vez do nosso filho mais velho, o Maell.
Onu Icus'a götürür müsün?
Podias levá-lo para o Icus?
Genede biraz Icus'a vermemi umursayacağını sanmıyorum, sence de öyle değil mi?
Ainda assim, acho que não faz mal se der algum ao Icus, não achas?
Bu Icus'la ilgili.
Tem a haver com o Icus.
- Icus'ı hatırlıyorsun, değil mi?
Lembras-te do Icus, não lembras?
- Elbette Icus'ı hatırlıyorum.
Claro que me lembro do Icus.
- Icus nerede?
Onde está o Icus?
Icus'ı kaybettim.
Perdi o Icus!
Icus'ı kaybettim!
Perdi o Icus!
- Bu arada Icus ne kadar yemiş ekmeği yedi?
Já agora, que quantidade de pão de nozes é que o Icus comeu? Nenhuma!
Ve o aç olmadığını söyledi... ve sonra, sonraki bildiğim şey, onun sadece... gittiğiydi!
Ele disse que não tinha fome. E então a próxima coisa que soube, foi que tinha desaparecido. Como o Icus!
Ben gidip Icus'ı getireceğim, sen ve... diğerleri şeyi denerken...
Eu vou buscar o Icus, enquanto tu e os outros tentam- -
Icus, biraz yer elmasına da ihtiyacım var.
Icus, preciso de alguns girassóis.
Icus, duyuyor musun?
Icus, estás aí?
Partizanlar Icus'ı aldı, onları durdurmalısın.
Os fanáticos levaram o Icus. Tens que os deter.
Icus gitmiş!
O Icus desapareceu!
- Lütfen... Icus'ı alma.
Por favor não leves o Icus.
Ya Icus'ı bir dahaki güneş doğuşundan önce kurban edersin... ya da sana ve insanlarına yüzümü çevireceğim... sonsuza kadar!
Ou sacrificas o Icus antes do próximo nascer do sol ou viro-te as costas e ao teu povo para sempre.
- Icus! Güvendesin!
- Icus, estás a salvo!
Ne oldu, Icus?
O que se passa, Icus?
- Icus bekle!
Icus, espera!
İnançla ilgili ne söylediğimi biliyorum ama... bu çok zor.
Não posso fazer isto, Icus.
Hala Icus'ı daha fazla seviyorsun.
Ainda que ames mais o Icus.
- Icus'ın gitmesine izin vermesini sağla.
Faz com que ele deixe o Icus ir. Mata-o!
- Icus'ı öldürmek hiçbir Tanrı'nın isteği değil.
Matar o Icus não é a vontade de nenhum Deus.
Görüyorsun, Icus'ın gitmesiyle babam beni lider yapmak zorunda kalacak.
Vais ver, quando o Icus tiver partido, o meu pai terá que me fazer líder.
Canavarlar gerçek değildir mi?
Ogre-Ogre-us Não-real-icus?
- Icus sizde mi?
Tens o Icus?
Icus!
Icus!