Ifade tradutor Português
13,238 parallel translation
Aslında, açıkça kendimi ifade ettiğim zamanlarda hizmet ettiğim ilk kız olma imtiyazına sahipsiniz.
Por assim dizer, a senhora é a primeira pessoa importante a quem tenho de servir e que posso falar à vontade.
Vali'nin ele geçirip iade etmesini talep ediyorlar. Üstelik başarısız olmanın sonucunun Nassau'nun sonu olacağını ifade ettiler.
Exigiram que o governador o recupere e o devolva e, se ele não o fizer, será o fim de Nassau.
Bana endişeni ifade etmiştin. Kaptanınla tam olarak ortak olabilmen için karanlık bir yolda ona katılman gerektiğini söylemiştin.
Demonstraste a tua preocupação que para realmente haver parceria com o teu Capitão, terias que te juntar a ele num caminho obscuro.
Bunun ona ne ifade ettiği hakkında hiçbir fikrin yok.
É óbvio que não imaginas o que isto significa para ele.
Fakat hala sana birşey ifade ediyorsa... benim rızamı aldın.
Mas se ainda significa algo para ti, tens a minha bênção.
Ama arkadaşlığınız bana çok şey ifade ediyor, gerçekten.
Mas a vossa amizade significou tanto para mim.
Bir derdiniz varsa, onun vasıtası ile ifade edeceksiniz.
Quaisquer problemas que possa ter, dirija-os através dele.
Resmi ifade verdiğinizi hatırlatırım.
Devo recordá-lo que você ainda está sob caução.
Diğer duyguları nasıl ifade ediyorsun?
Como exprimes outras emoções?
Bu bir şey ifade ediyor mu?
Isso faz algum sentido para ti?
Ölümün sana ne ifade ettiğini başka düşündün mü?
Você já pensou mais sobre o que a morte significa para si?
Bu sana bir şey ifade ediyor mu?
Isso significa alguma coisa para si?
Başından beri bu yasanın halkın güvenliği için gerekli olduğunu ve yasanın her zaman arkasında durduğumu ifade ettim.
Sempre sustentei que o projecto de lei é essencial à segurança pública e o meu apoio a ele é inabalável.
İfade, din ve basın özgürlüğünden hemen sonra haklı bir gerekçe olmaksızın evinizin aranmasından ve mahkemede ifade vermeye zorlanmaktan koruyan maddelerden önce geliyor.
Vem logo após a liberdade de expressão, de imprensa, religiosa, e antes de impedir buscas e de ter que testemunhar contra si mesmo.
Bunu daha kibar bir şekilde de ifade edebiliriz.
Gostaria de poder dizê-lo de uma forma mais simpática.
Tarih de bir şey ifade etmiyor..
A data não tem nenhum significado.
Sadece 15 dakika. Benim için çok şey ifade ederdi bu.
Quinze minutos que muito representariam para mim.
Davanın iyi hazırlanmadığını, baştan savma olduğunu söylediler, kanıt olmadığını, olan kanıtın da usulünce toplanmadığını, ve mahkemede bir şey ifade etmeyeceğini.
Disseram que o meu caso foi mal preparado, mal elaborado, às três pancadas, sem provas e com provas impropriamente obtidas que não se aguentam em tribunal.
Ama Ray olmazsa bir şey ifade etmeyecek bu.
De pouco vale a menos que inclua o Ray.
- Kendini ifade et o zaman.
Bom, então, tens de te exprimir.
Kendimi ifade etmek istiyorum, gerçekten istiyorum.
Eu quero exprimir-me, a sério.
Hissettiklerinin çok azını ifade ediyor ve belki az da olsa bir duygu belirtisi gösterir diye izlemek seyirci için çok eğlenceli.
Expressa muito pouco do que está a sentir, e acho que é divertido para o público ver se há um vislumbre de algo que apareça.
Her zaman duygularını belli etmezdi ama herhalde en çok aile toplantılarında şerefe kadeh kaldırma konuşmaları yaparken hislerini ifade ederdi.
Nem sempre mostrava muita emoção, mas diria que as vezes em que brindava à família, nessas reuniões, foram talvez as vezes em que o vi expressar mais emoção.
Ne zaman buraya gelsek yüzünde hep bu ifade oluyor.
Só ficas com essa cara, quando estás aqui.
Ama dünya cehennem gibi yanarken bu çok şey ifade etti.
E com o mundo a arder no inferno, significou muito.
Yeniden ifade vermeniz gerekiyor mu?
Tem de voltar a testemunhar?
Minnettarlığımı ifade etmek için seni içeri buyur edebilir miyim acaba?
Não posso tentar-te a entrar? Só para expressar a minha gratidão.
Söylesene, bu rüyanın ne anlam ifade ettiğini biliyor musun?
Diz-me. Sabes o que significa este sonho?
- Hiçbir anlam ifade etmezler.
Não significam nada. Não...
Zihinsel durumu, özellikle de çalışma koşulları hakkında ayrıntılı ifade vermesi için sanığa rehberlik etmeyi amaçlıyoruz.
Apuraremos testemunhos pormenorizados sobre o estado mental do acusado, especialmente sobre as suas circunstâncias laborais.
- Sana bir anlam ifade ediyor mu?
Lembra-te alguma coisa?
Bana hiçbir anlam ifade etmiyor.
A mim não dizem nada.
Bana hiçbir anlam ifade etmedi.
A mim não dizem nada.
Biz, Anthony ve ben, karar verdik... Eğer ifade vermezsen, daha iyi olur.
Nós decidimos, Anthony e eu, que, seria melhor se não testemunhasses.
Senin ifade vermen gerektiğini düşünmüyoruz.
Nós não acreditamos que devas testemunhar.
Çok açık ifade ettin. - Hayır, hayır.
É uma declaração curta.
- Kendini ifade et güzelim.
- Fala, Catherine, fala.
Duyduğum en saçma ifade.
Essa continua parva!
Bu sana tam olarak ne ifade ediyor?
O que isso significa ao certo para si?
Başka bir şekilde ifade edeyim, bu işi batırırsan Jack'e kazık atarsan seni öldürürüm.
Deixa-me reformular. Se estragares isto e fores ingrata com o Jack, eu matar-te-ei.
Senin için birşey ifade etmiyoruz.
Henry ignorou as suas súplicas.
Kızıl Muhafızlar yalan ifade için onu dövmüş olabilir.
Não avançarei sem provas da culpa dos prisioneiros.
Peki bu mahkeme olayı, yeminli ifade falan mı olacak?
Então, esta coisa do tribunal... vamos ter de prestar juramento?
Bu yasaya dair size açıkça ifade etmek isteğimiz şey bunun kölelik yasası olduğudur.
Esperamos demonstrar claramente que esta é uma lei de escravatura.
Bu sadece bizimle bir araya geldiğiniz ve bir ifade verdiğiniz bir bilgilendirmedir.
Isso é, apenas, um atestado que se encontrou connosco e que prestou um depoimento.
Sensiz bir dünya benim için ne ifade eder ki?
O que há para mim num mundo sem ti?
Bu akşam burada toplananlara memnuniyetle ifade edebilirim ki Çinli dostlarımız arazi opsiyonları konusunda pazarlıklara hazır.
Fico contente por dizer a todos os que estamos reunidos aqui esta noite, que os nossos amigos chineses estão preparados, para negociar preferências em cada propriedade...
Bu sana bir şey ifade ediyor mu?
Isto significa alguma coisa para ti?
- Bu senin için bir anlam ifade ediyor mu?
Isso faz algum sentido?
İfade verdin mi?
Fizeste alguns depoimentos?
Benim için bir anlam ifade etmiyorlar.
Não significam nada para mim.