English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Ihanet

Ihanet tradutor Português

7,628 parallel translation
Kendime ihanet etmeme ve bir daha iş bulamayacak olmama.
A eu lixar-me a sério e talvez nunca mais voltar a trabalhar.
Aranızdan biri bana ihanet etti ve köstebekler dikişlerini kaybeder.
ALGUM TEMPO DEPOIS... Um de vocês traiu-me, e os chibos perdem os pontos.
Böyle bir ihanet?
Uma traição dessas?
Yüzüne gülümser ve en beklemediğin anda sana ihanet eder.
Ele sorri-te e depois trai-te quando menos espera.
Bana ihanet ettiğini söylediğim kısmı anlamadın mı?
Não ouviste sobre a parte de ele me trair?
Bize ihanet ettin, parayı alıp kaçtın!
Traíste-nos, apanhaste o dinheiro e fugiste.
Merida'ya ihanet etmemi istiyordun.
Querias que eu traísse a Mérida.
Bu ülkenin şeref ve erdemine ihanet ediyor.
Ele traiu a honra e a virtude.
Bu akşam bu vatana yapılan ihanet kutlanıyor.
E, esta noite, celebra esta traição.
Neden bana ihanet ettin?
Porque traiu-me?
Dördüncü olarak, eğer bir yerde sadakat varsa orada ihanet olur.
Quarto. Não existe traição se não houver lealdade.
Bana zamanında ihanet ettin tekrar ve tekrar.
Traíste-me vezes sem conta.
Sen bizim ailemize ihanet ettin!
Tu traíste a nossa família!
Alex, o Vega'ya asla ihanet etmez.
Alex, ele jamais iria trair Vega.
# Ben bir kızım # Aşkın ihanet ettiği
Sou a mulher Que gosta de trair
Ülkene ihanet etmem istemiyorum ya.
Não é como se pedisse para traíres o teu país.
Komşularımıza ihanet ettik ve artık çılgın adam bizi ifşa edecek güce sahip. Emirlerini yerine getirmeliyiz.
Traímos os nossos vizinhos, e enquanto aquele maníaco tiver o poder de nos expor, teremos de obedecer aos seus comandos
Kafasızlık olsun olmasın, ihanet suçu olarak algılanır.
Estupidez ou não, será visto como um acto de traição.
Longshanks bize ihanet edip, Galler'i ele geçirdiğinde Erik Ventris ile anlaşmalı bir evlilik yaptım.
Quando o "Perna-longas" nos traiu, ficou com Gales para ele próprio, casei com Erik Ventris com um acordo...
- Yani, sınıf arkadaşlarından biri sana ihanet etti?
Então, um dos teus próprios colegas de turma traiu-te?
Seni önemsediklerini söyleyip sana ihanet edebilirler.
Eles podem dizer que cuidam de ti e trair-te.
Sana ihanet etmeye çalışmıyordum.
Eu não estava a tentar trair-te.
"Vatana ihanet ve cinayet" nedir tanımlayın Bay Haas.
Define "traição e homicídio", Haas.
Kendi bacaklarım bana ihanet etti.
Traído pelas minhas próprias pernas.
Corbett da sadece ihanet görecek.
Corbett apenas verá traição.
Corbett da sadece ihanet görecek.
E Corbett só verá traição.
Cornwall'un ilk Kontu Sör Piers Gaveston ihanet suçuyla karşımızda bulunuyorsunuz.
Sir Piers Gaveston, primeiro Conde de Cornwall, está diante de nós, acusado de traição.
Biliyorsun, kız kardeşim bana ihanet etti. Nişanlımla.
Como sabe, a minha irmã traiu-me... com o meu noivo.
- Eğer şimdi vazgeçersem kaybettiğimiz herkese ihanet etmiş olurum Frank.
Se eu parar, trairei quem perdemos, Frank.
Onun cesur bir adam olduğunu ve insanlarına ihanet etmesine rağmen iyi bir nedeninin olduğunu söylüyor.
Ele é um homem corajoso que deve ter um bom motivo para... trair o seu povo. Mas na minha cabeça?
Bize ihanet eden kim?
Quem nos traiu?
Yardımcı olur mu bilmiyorum ama ihanet söz konusuysa bu durumla sık sık karşılaşan birini tanıyorum.
Não sei se isto ajuda, mas em casos de infidelidade muitas vezes, é com alguém próximo.
Bassam sana ihanet etti.
O Bassam traiu-te.
Bana nasıl bu şekilde ihanet edebilirsin?
Como se atreve a trair-me assim?
Bunun seni incitip incitmemesi umurumda bile değil çünkü ona ihanet ettin tıpkı benim sana ihanet ettiğim gibi.
Não me interessa se feri os seus sentimentos. A Paula traiu-o tanto quanto eu a traí.
Sen bana ihanet etmemiş olsaydın şu anda bu durumda olmayacaktın. Ne dememi istiyorsun?
E se o Harvey não me tivesse traído, não estaria nesta posição.
Ve bu sana korkunç bir ihanet gibi geliyor olmalı.
E isto deve parecer-te uma traição terrível.
Sana ihanet etti.
Ela traiu-te.
İnsanların duyduğu güvene ihanet ettim.
Traí a confiança das pessoas...
Yolsuzluk, vatana ihanet ağır suçlar ve kusurlu davranış.
Suborno, traição, crimes e contravenções graves. Estas são as acusações do processo...
Bana ulaşmalarından onur duydum ve başıma ne gelirse gelsin onların güvenine ihanet etmeyeceğim.
É uma honra terem-me contactado e respeitarei a sua confiança, aconteça o que me acontecer.
- Waleed bize ihanet etti.
- O Waleed?
Vatana ihanet ettim.
Cometi traição.
Ama bana ihanet etti.
Mas ele traiu-me.
Bakalım sana ne kadar erken ihanet edecek?
Quanto tempo vai demorar até ela trair-te?
Güvenine ihanet ederek mi?
Por traíres a confiança dele.
Bana ihanet etme.
Não me traias.
Bana ihanet etme.
Não me traias!
İhanet.
Por traição.
İhanet riski çok yüksek.
O risco de traição é muito grande.
Kendisine ihanet etmemek için üç ayrı avukatla görüştüğünü söylediğin hastana yardım ediyorsun.
Aquele que a levou a consultar três advogados para não o trair.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]