Ike tradutor Português
808 parallel translation
- Stuffy'den ºike mi istemiº?
- Queria que o Stuffy fosse vigarista?
Sevgilisi Ike ile dağları aşmıştı.
Que atravessou a montanha com o amante Ike
Bu da oğlum Ike. En büyük oğlum.
Este é o meu filho Ike o mais velho.
Ike ve Phin bu gece viskiyi fazla kaçırmışlar.
Ike e Phin beberam um pouco de whisky.
Gün doğuyor Ike. Phin! Sam!
Já amanheceu, ike.
Biraz konuşalım. Ike!
- Vamos falar um pouco.
Oğullarım! Ike! Sam!
Os meus filhos.
Phin!
ike!
Ahbap çavuºlara bak sen.
O Mike e o Ike, dizem o mesmo.
Ben Ike Galovitch.
Sou o Ike Galovitch.
Selam Ike, yine kızların peşinden mi koşuyorsun?
Sempre detrás das raparigas.
Ike Clanton üç gün önce buradan geçerek doğuya gitti.
O Ike Clanton passou por cá há três dias, a caminho do Este.
Ike Clanton ile bir anlaşmazlığım ya da onu tutuklamak için bir sebebim yok.
Não tinha disputas com o Ike Clanton, nenhum motivo para o prender.
Ike Clanton ve Johnny Ringo üç gün önce kasabaya uğramış.
O Ike Clanton e o Johnny Ringo passaram por cá há três dias.
Ike'ın babasının orada büyük bir çiftliği var ama emin değilim.
O pai do Ike tem um rancho grande lá, mas não tenho a certeza.
Wyatt, Ike Clanton'ı tanıyorsun.
Conheces o Ike Clanton.
Demek parasını Ike veriyor.
Então, o Ike pagou-lhe para se calar.
Wyatt, Ike bir anlaşma yapmak istiyor.
O Ike quer fazer-te uma proposta.
Ike ne kadar da düşünceliymiş.
Bem, é simpático da parte do Ike.
Ike iyi biridir.
Ele é um tipo simpático.
Kasabayı elinden almaya çalışıyor Ike.
Ele pretende tirar-te o controlo da cidade, Ike.
- Görüşmeyeli uzun zaman oldu Ike.
- Não nos víamos há muito tempo, Ike.
Bu kasabada sana yer yok Ike.
Não há lugar para si nesta cidade, Ike.
Onlar gibi olmak istemiştim. Sen de aynı şekilde Ike ve Finn gibi olmak istiyorsun.
Tentei imitá-los, tal como você tenta imitar o Ike e o Finn.
Yerinde olsam yapmazdım Ike.
Eu não faria isso, Ike.
Bence bizim de gitmemizin zamanı geldi Ike.
Acho que está na hora de todos fazermos isso, Ike.
Şimdi doğru bir laf ettin Ike.
Estás a fazer sentido agora, Ike.
Belki de Ike hiç şansları kalmadığını anlar.
Talvez o Ike veja o quanto inútil é tudo.
Bu işin arkasında Ike var.
O Ike disse como vai ser.
Ike, Finn, Cotton Wilson ve MacLowery'ler.
O Ike, o Finn, o Cotton Wilson e os MacLowery.
Wyatt, beni Ike gönderdi.
Wyatt, foi o Ike que me mandou.
Ike seninle görüşmem için gönderdi.
O Ike mandou-me falar consigo.
Ike, Finn, Ringo ve MacLowery'ler olacak.
Serão o Ike, o Finn, o Ringo e os MacLowery.
Ike'a geleceğimizi söyle.
Diga ao Ike que estaremos lá.
Ike ve Finn benim ağabeyim.
O Ike e o Finn são meus irmãos.
Bu kişisel bir şey, bizimle Ike Clanton arasında.
Isto é pessoal, entre nós e o Ike Clanton.
Ike yalnız konuşmak istiyor.
O Ike quer falar contigo sozinho.
Ike, bu çatışmaya katılamam.
Ike, já não aguento mais este tipo de tiroteio.
Ruslar, lke ve Başkan da dahil kimseye bir şey söylemiyorlar.
Os russos não dizem nada, incluindo Ike e o presidente.
Ike saat 9 : 30'da üst düzey toplantıya çağırıyor.
O Ike convocou uma conferência de alto nível para as 9h30.
Ike da buna dahil.
E isso inclui o Ike.
Fakat Ike bu akşam Southwick Sarayı'nda son bir toplantı yapacak.
Mas, para sua informação, o Ike convocou uma reunião para esta noite, em Southwick House.
Ike ne diyor?
Como está o Ike a reagir?
Pekala, lke ve Mike.
Muito bem, Ike e Mike.
Ike!
Ike!
Sana Ike dedi, sana da Frank, Bones ise Tom.
Chamou-me Ike, a si, Frank, e ao Bones, Tom.
Ike Clanton, Tom ve Frank McLowery,
Ike Clanton, Tom e Frank McLowery,
- Genç bayan... - Evet, Ike.
- Menina...
Ben Bay...
- Sim, Ike?
Ike kararı verdi.
O Ike tomou a decisão.
Yakındı, Ike. Şansımızdan iki değillerdi.
Foi por um triz, Ike.