Iki saniye tradutor Português
948 parallel translation
iki saniye.
Dois segundos.
.. iki saniye sonra yerde iki ceset ve aralarında o yok!
Não há ninguém melhor de Berlim a São Francisco. Há seis anos que andam atrás dele e ainda não o apanharam.
On iki saniye.
Doze segundos.
Yerli oğlan, sekizde üç km, 34 ve beşte iki saniye. Bir dakika.
Native Boy, três quintos de quilómetro, 34 segundos e dois quintos.
- Bilmiyorum, on, on iki saniye mi?
- Não sei. Talvez 10 ou 12 segundos.
Bitirmem iki saniye sürmez.
- Näo demoro nada.
Rüyanın yalnızca bir iki saniye sürdüğünü söylerler.
Dizem que um sonho só dura um segundo, mais ou menos...
Sana iki saniye veriyorum.
Dou-te dois.
Bir ya da iki saniye.
Um ou dois segundos.
Bir ya da iki saniye için.
Só um ou dois segundos.
On-iki saniye.
Doze segundos.
Gidip onları ayırmadan önce çocuğa iki saniye daha tanıyacaktım.
Daria dois segundo mais antes de ir lá separá-los.
Kahve hazırlamak sadece iki saniye sürer.
Só vai levar dois segundos.
Ah, evet, o listeyi gördü, fakat ona sadece bir ya da iki saniye göz attı.
Sim, ele viu a lista. Mas só olhou para ela durante um ou dois segundos.
Hayır, bira getiren adam bir iki saniye sonra burada olur.
- Tens alguma coisa para beber? O tipo da cerveja vem já aí atrás.
Beton Noel hediyen iki saniye erken geldi.
O teu presente de Natal de cimento chegou dois segundos cedo demais.
Bir iki saniye sürecek.
Vai doer por um segundo ou dois.
Şimdi iki saniye.
Dois segundos agora.
Bana iki saniye izin ver.
Dá-me uns segundos.
İki saniye.
Dois segundos...
Sekiz saniye, yedi, altı, beş, dört üç, iki, bir, haydi!
Oito segundos, sete, seis, cinco, quatro, três, dois, um, já!
İki saniye.
Dois segundos.
Beş saniye, dört, üç iki, bir.
Cinco segundos, quatro, três, dois, um.
Bir iki dakika erken olabilirdi ama 10 saniye geç kalması herşeyi mahvedebilirdi.
Um minuto ou dois mais cedo era aceitável, mas dez segundos mais tarde seria fatal.
İki saniye bir bak, çünkü kadın uygun değil.
Só porque nenhuma mulher decente te olhou por dois segundos...
İki dakika ve on beş saniye kaldı.
Faltam dois minutos e 15 segundos.
İniş saati, yıldız zamanına göre yedi saat, iki dakika, dokuz saniye.
Aterrissagem às 7h, 2min e 9s, horário sideral.
Üç saniye... İki saniye...
Registado pelo Imediato Spock.
Ferrari-Porsche rekabeti tüm hızıyla devam ediyor öndeki iki araba arasında sadece 12 saniye var :
A batalha Ferrari-Porsche continua incessante, com apenas 12 segundos a separar os dois carros,
Ve, aynı turda, bu iki araba arasında sadece 9 saniye var, 8 numaralı Ferrari ve 21 numaralı Porsche, 3. ve 4. sırada gidiyorlar...
Na mesma volta, tendo ganho 9 segundos aos líderes, estão o número 8 da Ferrari e o 21 da Porsche.
Etap iki, 13 saniye...
Segundo ponto, 13 segundos...
En önemlisi iki dakika onüç saniye boyunca kuyumcuyu dışarı çıkartmamalıyım.
O importante são aqueles dois minutos... tenho que manter o gerente calado.
Bir saniye, iki kişi lazım.
Espera. São precisas duas pessoas.
Bombalar suya düştükten birkaç saniye sonra, iki ayrı ışık gördük.
Vimos dois clarões distintos quando as bombas atingiram a água.
İki saniye daha yaşayacaksın, şükret.
Dou-te dois segundos de vida!
Bir dakika iki saniye... Bir...
Falta um minuto e dois segundos...
Oradan iki ışık yılı uzaktayız, ve her saniye daha da uzaklaşıyoruz.
Estamos a dois anos-luz de distância. E a distanciarmo-nos mais a cada segundo.
Aşağıda iki tane Bantha var, fakat hiç şey göremiyorum.... Bekle bir saniye... Onlar kumadamları, bir tanesini görebiliyorum.
Há dois Banthas lá em baixo não vejo nenhum... espera um segundo, são Gente das Areias.
İki anahtara 75 saniye mi?
75 segundos para duas chaves?
İki saniye daha iyi.
Dois segundos melhor.
İki saniye daha kalamaz mıyım?
Posso ficar só mais 2 segundos?
İki saniye sonra geri getiririm.
Só dois segundos, já o trago de volta.
- Ve beni de unutma. İki saniye demiştin.
Disse dois segundos.
İki saniye.
2 segundos.
Hayır. İki saniye bekleyebilir misin Terry?
Er... pode esperar dois minutos, Terry?
- İki dakika on saniye.
- Dois minutos e dez segundos.
Beş saniye, dört, üç, iki, bir.
Cinco segundos, quatro, três, dois... um.
Pekala. İki saniye.
Dois segundos.
- İki saniye!
- Dois segundos!
- Üç saniye. İki saniye.
- 3 segundos. 2 segundos.
Öğle yemeğini ve iki OMS yi planladım. Yaklaşık olarak 7 saat, 18 dakika ve 7 saniye boyunca yolda olacağız.
Agora, com o almoço e duas VAC... devemos viajar por cerca de 7 horas, 18 minutos e 7 segundos.