English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Iletişim

Iletişim tradutor Português

7,567 parallel translation
Oğlumla yeniden iletişim kurmama yardım ettiğin ve ona harika bir hizmet sunduğun için teşekkür ederim.
Obrigado por me ajudares a reaproximar-me do meu filho e por teres feito um excelente serviço de quartos.
Tüm yapmaları gereken iletişim bilgilerini bırakmaları ve ben iletişime geçeceğim.
Só precisam de deixar uma informação de contacto e eu ligo-lhes.
Yani bir noktada ben onun iletişim aracısı olmuştum ve insanlara haber veriyordum.
Foi uma altura em que eu estava a percorrer a agenda dela e a dizer às pessoas. Quer dizer... Isto foi como uma repetição, eu estava a ligar aos jornalistas,
Ailen, düşük beklentilerime meydan okurcasına iletişim cihazını yerleştirmeyi başarmış.
Desafiando as minhas expetativas muito baixas, os teus pais estabeleceram com sucesso uma linha de comunicação.
Zindanıma geldin, iletişim kurduk sonra sevme kabiliyetin olduğunu fark ettim.
Depois apareceste nas minhas masmorras, conversámos e comecei a aperceber-me que não eras incapaz de amar.
Dinle, iletişim bilgilerini alabilir miyim?
Ouça, será que me pode dar o seu contacto?
Sanırım bu aslanlar uzun mesafeden birbirleriyle iletişim kuruyorlar.
Acho que estes leões estão... a comunicar uns com os outros. A longas distâncias.
Galiba bu aslanlar birbirleriyle iletişim kuruyor.
Acho que estes leões estão a comunicar uns com os outros.
Bak o aslanların uzak mesafelerden iletişim kurduğunu biliyoruz.
Ouça... sabemos que aqueles leões estavam a comunicar-se a grandes distâncias.
Los Angeles'daki aslanların yeni bir mutasyonla uzun mesafeden birbirleriyle iletişim kurmaları mümkündür.
É possível que uma nova mutação esteja a permitir aos leões em Los Angeles... comunicar entre si a longas distâncias.
Fonlama departmanının sonlandırılması modern laboratuvarının kapatılması ve aslanların uzak mesafeden iletişim kurduklarını kanıtlama arzunla bu teklife balıklama atlayacağını düşünmüştüm.
Pensei que aproveitaria sem hesitar a oportunidade, depois dos severos cortes de financiamento no seu departamento, com a proposta de um laboratório de última geração recusada... e o seu desejo ardente de confirmar se é possível... que os leões podem, agora, comunicar a longas distâncias.
Biraz korumacı olduğumdan iletişim kurdum, önce seninle tanışmak istedim, bir görüp tartmak için. Adamım, iyi ki de yapmışım.
Sou um pouco protector, então quis vir antes, conhecê-lo primeiro e investigá-lo.
Eğer emniyet güçlerine mensup çok çekici birini tanısaydın o senin için o iletişim bilgilerini bulabilirdi.
Se tu conhecesses alguém muito atraente na Polícia, que pudesse localizar o contacto dele para ti.
Onlarla iletişim kurmamalıyız.
E nós não vamos ter por eles.
Virginia benimle nasıl iletişim kuracağını biliyor.
A Virginia sabe onde me encontrar.
Ayrıca iletişim kurabileceğimiz güvenli telsizler de lazım.
Também vamos precisar de rádios para comunicarmos.
Herkesle iletişim halindesin.
- Estão todos preparados.
Bu şekilde iletişim kuruyorlar.
É assim que eles estão a comunicar.
Yine de aramızdaki iletişim hakkında konuşmamız gerekiyor.
Por outro lado, tu e eu precisamos de trabalhar com a nossa comunicação.
Bu iletişim merkezine benziyor efendim.
Parece ser o centro de comunicações, senhor.
Efendim, standart iletişim ekipmanları var.
Senhor, apenas vejo equipamentos normais de telecomunicação.
Sean'a iletişim konusunda yardım ediyorum çünkü ortak bir düşmanımız var.
Ajudei o Sean com as comunicações, porque temos um inimigo em comum.
Oldukça etkileyici bir iletişim ağı da kurmuşsun.
E construiu uma rede deveras impressionante.
- 50 bin hertzde iletişim kuruyorum.
Estou a comunicar a 50 000 Hertz.
Var ya, Cooperstown için sürekli iletişim sağlayan kadın işte.
Sabem a que aponta sempre para Cooperstown?
Arz fazlası pornografi ve kedi videoları ile birlikte tüm ticaret ve iletişim yelpazesi onun fiber optikleri vasıtasıyla dolaşır.
Os dados completos do comércio e de comunicação passam pelas fibras ópticas dela assim como o fluxo de pornografia e vídeos de gatos.
İşe yarasa bile Makine o kadar sıkıştırılmış olacak ki bilgi işleyemeyecek sinyal gönderemeyecek ya da herhangi bir şekilde iletişim kuramayacak.
Mesmo se funcionar, a Máquina vai ser tão comprimida que não vai poder processar informações, enviar sinais, ou comunicar-se por qualquer meio.
Ama Elias gibi zeki bir kaçağın Makine'nin takip edemeyeceği bir iletişim yöntemi bulmuş olma ihtimali var.
Também não sei. Mas é de se imaginar que um fugitivo esperto como Elias tenha uma maneira irrastreável de se comunicar.
Bay Elias iletişim şeklini gizli tutmak için onu hayata döndürmüş.
- Exacto. O Sr. Elias reviveu a rede para ocultar comunicações.
- Kurbanın nerede olduğunu ve ölmeden önce kiminle iletişim kurduğu ile ilgili parçaları bir araya getireceğiz.
Bem, agora vamos tentar descobrir onde estava a vítima e com quem teve contacto antes de morrer.
Baldon'la iletişim kurduk.
Entramos em contacto com o Baldon.
Güzel haber şu ki, kaçmayı başaran yarım düzine adamla iletişim halindeyiz.
A boa notícia é que estamos em contacto com seis homens que conseguiram fugir.
Bizimle iletişim yolu bırakmayarak.
Sem forma de comunicar connosco.
Sunucuları kontrol edecek kimse olmadığından iletişim çökecek.
As comunicações vão falhar pois ninguém controlará os servidores.
Onu bulduk... Yusuf'un iletişim kurduğu,
Encontrámo-lo...
Yusuf'la iletişim kuran Londradaki din adamını.
O contacto do Yusuf. O clérigo de Londres. O que é isto?
O denizaltının batırıldığı haberi gelene kadar iletişim kurmak yok.
Estamos, oficialmente, às escuras até nos comunicarem que destruíram o submarino.
Teğmen Wilt internet sunucularına girmeyi ve iletişim şifrelerini çözmeyi başardı.
Até a tenente Wilt, com sucesso, hackear o servidor da DarkWeb e decifrar as comunicações deles.
- İletişim kesik... -... mesajlara cevap vermiyor.
- Sem comunicação e não responde às mensagens.
İletişim Subay Asistanıyım efendim.
Sou oficial-assistente de comunicação, senhora.
İletişim Subaylarımız nerede yaşıyor buradaki evleri nasıl bir yer görmek isterim.
Adorava ver como é o lar de uma oficial-assistente.
U.S.S. Montana gemisinde İletişim Subay Asistanı.
Oficial-assistente de comunicação no USS Montana.
Beni dışarıdaki iletişim istasyonuna götüreceksin.
Vai levar-me à estação de comunicações do outro lado.
İletişim hattı ölü :
O... a conduta está inativa.
Federal İletişim Komisyonu beni ölene kadar borsadan men etti.
Não posso sequer chegar perto do mercado.
İletişim sağlamak için çok önemli.
E, de qualquer modo, precisas de um telefone novo.
İletişim kurma konusunda pek başarılı değildim.
Eu fui delinquente na minha comunicação.
30 saniye sonra seninle görüntülü iletisim kurmus olacagiz.
Vamos ver-te dentro de 30 segundos.
İletişim yüz yüze olacak.
Comunicações serão todas cara-a-cara.
İletişim halindeydiniz sonuçta.
Vocês mantiveram-se em contacto, não?
İletişim uçbirimimize bakmaya fırsatınız olmuştur umarım.
Espero que tenham visto os terminais de comunicação.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]