Ilk bakışta tradutor Português
317 parallel translation
Nasıl biri olduğunu ilk bakışta anladım.
Topei-a desde o início.
Çocuğun böyle yapacağını ilk bakışta anlamıştım.
Eu teria visto logo que a menina... - ia ter esse desempenho.
Ben, her şeyi ilk bakışta derinden...
Apego-me rapidamente às pessoas.
Bizim işi yapıyor olsaydı ilk bakışta anlardım.
Consegui ver logo que ela estava a tramar alguma coisa.
Birbirimizi ilk bakışta sevdik Zaten bildiğim o görüntü Bu durgun ve soğuk sabahta, aklıma takıldı.
"Amámo-nos desde o primeiro olhar " E logo uma imagem Surgiu fazendo frufru. " Nesta manhã esbranquiçada, O meu espírito veio acossar
Evet ilk bakışta, mikro karbon fiberden oluşmuş kompleks bir kafes.
Sim, em princípio parece ter... uma complexa micro-estrutura de fibras de carbono tipo treliça.
Bu ilk bakışta anlaşılıyor.
Acho que qualquer um pode dizer isso, querida.
Sürücü tarafındaki pencerede bir mermi deliği, fakat kan yok, bu da gösteriyor ki, ilk bakışta mermi isabet etmemiş.
"Há um buraco de bala na janela do lado do condutor, " mas não há sangue, o que indica, à partida, que a bala falhou.
Çünkü ilk bakışta, Mars Dünya'ya çok benzer görünür.
Porque Marte, parece à primeira vista, muito semelhante à Terra.
Bu gerçekten alışılmadık bir suçtu. Çünkü ne de olsa ilk bakışta hiç kimse işlememiş gibi görünüyordu.
Foi um crime invulgar porque aparentemente ninguém teve oportunidade de o cometer.
Tipi hiç fena değil... ama onun erkek olduğunu ilk bakışta anladım. Sünger kullanmış.
ele não é feio, mas percebi logo que era um homem.
Derken onlardan biri bana doğru geldi, Nancy'yi daha ilk bakışta tanımıştım,.. ... oldukça değişmişti, ama hala güzeldi.
Até que uma delas veio até mim, reconheci-a imediatamente, mal tinha mudado, ainda bonita.
Bir Greystoke olduğunu ben ilk bakışta anlarım.
Se ele for um Greystoke, irei reconhecê-lo logo.
Paris'teki arkadaşlarım ilk bakışta fark ettiler.
Os meus amigos em Paris notaram-no imediatamente.
Eski kocamla birbirimize ilk bakışta aşık olmuştuk.
Com o meu ex-marido foi amor à primeira vista.
Sana ilk bakışta aşık oldum.
Amei-te à primeira vista.
Sen çok zekisin! Bu sana ilk bakışta anlaşılıyor.
Topei logo que você é esperta.
Kamaram ilk bakışta biraz dolu gelebilir ama yarın sabah daha büyüğünü isteyeceğim.
Os meus aposentos podem parecer pequenos, mas amanhã de manhã farei o pedido para algo maior.
Sevgiden söz etmişken, ilk bakışta aşka inanır mısınız?
Por falar nisso, acreditas no amor à primeira vista?
Görgü tanıklarına göre prezervatifler ilk bakışta normal görünümlü olup, penise takılabiliyor.
Este organismo estranho tem aspecto de camisinha, de acordo com testemunhas, em principio atua como tal.
ilk bakışta oymalarda bir şey yoktu, fakat ikincisinde, bir çeşit büyücüyle savaşıyorlardı.
Bem, na primeira imagem entalhada na madeira elas estavam a dormir, mas, na segunda, estavam a combater um mago qualquer.
- Vallahi! İlk bakışta onu tanıyamadım.
- Céus, não a princípio não a reconheci.
İlk bakışta dikkat çekmeyen, sonra aniden kendini ortaya çıkaran?
Algo que não viste de início mas que se impôs a ti súbitamente? Vejo que viste.
İlk bakışta, evet.
- À primeira vista, sim.
İlk bakışta aşktı.
Foi amor a primeira vista.
İlk bakışta, her şey aynı gibi görünüyordu.
À primeira vista, tudo parecia normal.
İlk bakışta çıkarmak biraz zor.
Pois não se nota tanto assim.
İlk bakışta gerçek aşktı
E foi amor à primeira vista
İlk bakışta görünenden fazlası.
É mais do que aparenta.
İlk bakışta öyle.
À primeira vista.
İlk bakışta karmaşık gelebilir! Ama, tam tersi, çok basit!
Pode parecer complicada, mas, no fundo, é muito simples.
İlk bakışta, kartondan yapılmış maket bir şehir gibi görünüyor.
Aqui tudo segue igual.
İlk bakışta birbirimize vurulsak hoş olmaz mı?
Não sería óptimo se nos apaixonássemos à primeira vista.
İlk bakışta erkek mi, kız mı anlayamadım.
No início, eu não sabia se era menina ou menino.
İlk bakışta nehir sessiz ve sakin görünüyordu.
À primeira vista, o rio parecia calmo e pacífico.
İlk bakışta, Lowell'in tahmin ettiği gibi Marstaki kanallar gibi yapılar yoktu.
À primeira vista, ao que mais se assemelhava, era à rede de canais de Marte que P. Lowell imaginara ter visto nesse planeta.
İlk bakışta, sıradan insan elleri zannedebilirsiniz.. .. ama bu bir yanılsamadır.
Parecem as mais vulgares mäos humanas, mas é pura aparência.
İlk bakışta çayırları... ve alışveriş merkezleriyle çok güzel görünecektir.
Se repararem bem à primeira vista parece ser agradável, com os seus quintais e centros comerciais.
İlk bakışta, Çok inceymiş gibi görünebilirim ama buna kanmayın.
À primeira vista posso parecer-vos muito magro. Mas são só as aparências.
İlk bakışta, sizinkine ait olamayacak kadar büyük görünüyorlar.
 primeira vista parecem-me grandes demais para serem suas.
İlk bakışta öyle, ama üzerinde çalışmam gerekecek.
À primeira vista, sim. Mas terei que estudá-lo.
Size söylemeliyim Peder karanlıkta bu elbiselerin içinde sizi görmek çok zor. İlk bakışta ne olduğunuzu anlayamadım bile.
Não é fácil vê-lo, nessa roupa preta, Padre.
İlk bakışta iyi görünüyor.
- Daqui parece que está bom.
Sizi ilk bakışta sevdiğimi söyleyemem
É minha quinta aula hoje. Estou um pouco cansado.
önerin.. İlk bakışta Smith'in sakin, iyi eğitimli ve. neredeyse hiç zayıf noktası olmayan bir adam olduğu anlaşılmakta
Desde o princípio, Smith aparentava ser um jovem calmo e bem-educado, quase desprovido de defeitos.
- İlk bakışta öyle belki. Fakat bir müddet sonra hoş kadınlar olduğunu anlıyorsun.
Talvez no início, mas depois gostei muito delas.
İlk bakışta, bunun için belli bir neden yok.
À primeira vista, não há um motivo óbvio.
İlk bakışta savcının iddialarını destekler gibi görünüyorlar.
À primeira vista, parece que vêm fortalecer a tese defendida pela acusação.
İlk bakışta teorem muazzam göründü ve çok da inandırıcıydı.
Ao princípio, o teorema faz sentido.
Evet. İlk bakışta anlayamıyorsunuz tabi.
Ninguém diria, ao olhar para mim.
İlk bakışta, iyi bir teori.
Parece em ordem, na teoria.