Ilkbahar tradutor Português
382 parallel translation
The Western and Atlantic Ekspres 1861 ilkbaharında Marietta, Ga.'ya hızla ulaşabiliyordu.
O expresso Western e Atlantic à chegada a Marietta, Georgia, na primavera de 1861.
Harvey, en azından ilkbahar dönemi bitene dek okuldan uzaklaştırıldı.
Durante o resto do primeiro semestre, o Harvey será dispensado.
Nisan'da Tomanya'da ilkbahar vardır.
Abril. É primavera na Tomânia.
Kayran içindeki orman perilerinin ilkbaharı fikrini vermeli.
- Não tens medo da polícia? - Dá ideia de Primavera.
Hikâye bir ilkbahar gecesinde başladı. Tesadüfen, 17. yüzyılda Felemenkçeyle elle yazılmış ilginç bir yazma bulmuştum.
Começou uma noite no princípio da primavera... deparei-me com um curioso manuscrito do Século XVII, escrito à mão em holandês.
Yaşadığımız çiftlik... en iyisi olsun ya da olmasın yine de... ilkbahar gelmişti.
Para o mundo, todos nós sabemos... qual pode ou não pode ser o melhor dos mundos possíveis... uma vez mais a Primavera chegou.
Ama ilkbaharın büyüsü, büyük çiftlikteki... sefaleti örtmek için yeterli değildi.
Mas toda a magia da Primavera não bastava... para ocultar a miséria da fazenda'Manor'.
İ.Ö. 334 yılının ilkbaharında, Makedonyalı İskender 22 yaşında...
Na primavera de 334 A.C. aos 22 anos... Alexandre da Macedónia, com 30 mil homens...
- En çok ilkbaharı seviyorum.
- A primavera é a minha favorita.
Tam bir müsriflik, sonbaharın başından ilkbaharın sonuna kadar Leydi cam altında tutulmalı ve o cam altındayken aşırı külfete katlanarak uçan sinekler tedarik etmeliyiz.
É uma extravagância. Do Outono ao fim da Primavera a senhora fica sob o vidro e nós temos de fornecer as moscas trazidas de aviäo, caríssimas.
Ne ilkbahar ama!
Que primavera!
- O kadar kaçırmadım. Kış soğuk ve uzun geçer ve o, pencereden gelen ilkbahar esintisine benziyor.
Não estou louco. foi um inverno comprido e frio... e Michelle é como a chegada da primavera.
Tüm ilkbahar boyunca polikinlikte seminerler verdim. ve bir sürü öğrenciyi sınavdan geçirdim.
Tive as palestras da policlínica todo o Verão e fiz exames a montes de estudantes.
Ve sevgililer ilkbaharı Öpücüklerle canlandırıyor
E os amantes ressuscitam em beijos A promessa da Primavera
" Sanki ilkbaharın çıkagelmesi gibi..'
" Você me faz sentir como se fosse primavera
Sadece 30 derece - benim için ilkbahar!
Está só um grau negativo. Para mim é Primavera!
Sana mevsimleri bırakıyorum özellikle de ilkbahar ve yazı... Sana bir şiir bırakıyorum.
Eu deixo-te a poesia.
1942 ilkbaharında, Japonlar gücünün doruğundaydı.
Na Primavera de 1942, as conquistas japonesas atingiram o auge.
1944 ilkbaharında, çıkarma gemileri inşa edildi ve yoğun, sürekli ve çetin savaş şartlarını aratmayan tatbikatlar için hazır hâle getirildi.
Na Primavera de 1944, os veículos de desembarque estavam feitos e prontos para treinos intensivos e constantes em condições duras.
1944 ilkbaharında, karayollarına, demiryollarına ve havaalanlarına çok geniş çaplı hava saldırıları düzenlendi.
A Primavera de 1944 teve ataques aéreos em estradas e vias férreas e em aeródromos.
1945 ilkbaharında Japonya Amerikan hava ve deniz gücü karşısında çaresizdi.
Na Primavera de 1945, o Japão estava indefeso face ao poderio aéreo e naval dos americanos.
1944 yılı ilkbaharının başlarında, Harris, şehri tam anlamıyla yok edememişti [21].
No início da Primavera de 1944, Harris não tinha destruído a cidade.
1944 ilkbaharının sonunda, Alman gündüz avcıları kaybederken Spitfire ve Hurricane'ler kazanıyordu.
No final da Primavera de 1944, o caça alemão tinha perdido espaço para o Spitfire e o Hurricane.
1943 ilkbaharının başlarında, Dönitz'in 400'den fazla denizaltısı vardı.
Na Primavera de 1943, Doenitz tinha mais de 400 submarinos no activo.
1945 ilkbaharı. Merkez Avrupa'da savaşın sonu. Bin yıllık Reich'ın sonu.
A Guerra havia terminado na Europa central, o fim do Reich de mil anos.
O ilkbahar... yolum bir kez daha Ussurii bölgesine düştü.
Naquela Primavera... viajei de novo para a província de Ussuri.
Üç aydır ormanda yürüyorduk. Ormanda ilkbahar yerini çabucak yaza bıraktı.
Passámos três meses nos bosques, e a Primavera deu lugar ao Verão.
Bir çocuğumuz olması için ilkbaharı bekliyorduk.
Esperávamos pela Primavera para termos uma criança nossa.
Yaz dönemi, hatta ilkbaharın sonu bu durumu halledecek.
Como um pingo de gelo na ladeira... que o verão, ou o final da primavera, certamente faria desaparecer.
"1971 ilkbaharından itibaren... "...
- " Desde a Primavera de 1971...
# Yaz, kış, sonbahar ve ilkbahar döngüsü devam edecek.
Verão, Inverno. Outono e Primavera.
# Ve ilkbahar döngüsü devam edecek.
E Outono.
MUHTEŞEM DALGA 1974 ilkbaharı
AS GRANDES ONDAS Primavera 1974
1963 ilkbaharında, yoldaşlık organizasyonundan tanıdığım biri benimle temasa geçti.
Na primavera de 1963, telefonaram-me uma pessoas que conheci na Organização Camaradas.
Önce ilkbahar ve yaz gelir... ama sonra... sonbahar ve kış.
Primeiro vem a Primavera e o Verão, mas depois temos... o Outono e o Inverno.
Sonra yine ilkbahar ve yaz olur.
E depois temos a Primavera e o Verão.
1917 ilkbaharında Rusya'da devrim oldu.
A revolução russa. Foi na primavera de 1917.
En kötü saldırılardan biri de 1967 ilkbaharında Gadot kibutsunda yaşandı.
Um dos piores ataques foi no kibbutz Gadot na Primavera de 1967.
İlkbahar...?
A Primavera?
İLKBAHAR
PRIMAVERA DE 1904
İlkbahar, 1948. Farfa, İtalya.
PRIMAVERA DE 1948...
İLKBAHAR BAŞLARI, 16. YÜZYIL İÇ SAVAŞ DÖNEMİ
O lugar : a região do Lago Biwa.
Evet. Her ilkbahar ve sonbaharda.
Cada primavera e outono.
İlkbahar ve yaz geldiğinde, istediğin yere götürebilirsin.
Na primavera ou no verão, podes recolhê-la e movê-la, se quiseres.
- İlkbahar gelmek üzere.
- A primavera chega em breve.
İlkbaharın geldiğini hissediyorum.
Sinto a primavera chegando.
İlkbahar geldi ama bahar hâlâ gelmedi.
A Primavera nem chegou, e já chegou.
1944 İlkbaharı.
Primavera de 1944.
- İlkbahar ve yaz.
- A Primavera e o Verão?
İlkbahar yaz geçer. Sonbahar azap döker. Öfkeli kışsa onların her zamanki kıyafetlerini değiştirir.
"A Primavera, o Verão, O Outono fecundo, o Inverno tempestuoso, mudam Suas vestes costumeiras."
İLKBAHAR 1941
PRIMAVERA 1941