Ille tradutor Português
269 parallel translation
Teddy biraz tuhaf davranıyor diye bu ille de...
Só porque o Teddy é um bocadinho esquisito...
Beni ille bu kavgaya bulaştıracaksınız, değil mi?
Vocês querem meter-me nesta luta, duma maneira ou de outra, não é?
Evet, ama ille de yabancı olması gerekmez.
Sim, mas nem sempre é um estranho.
Evet, savcılık bunu kullanabilir... ama elbette ki bu, ille kadının yalan söylediğini göstermez.
Sim, a acusação podia usar isso, embora certamente não fosse conclusivo que ela estava a mentir.
Bayan Manion'un Thunder Bay'de ayakkabılarını çıkarması ille hoppaca davrandığını göstermez, değil mi?
Então, o facto da Sra. Manion tirar lá os sapatos, não quer dizer necessariamente que estava a ser imprópria, quer?
İyi bir sonuç olacaktı ama o ille de havlu atacak!
Mas ele não... Deixa cair a toalha.
- Biliyorum, ama ev hanımı olan çoğu kadının... ille de zavallı olmaları gerekmez.
- Eu sei, mas a maioria das mulheres que se tornam donas de casa não são necessariamente miseráveis.
Akıllıca görünüyor, ama ille de doğru değil.
Tudo o que precisam de fazer é esperar. Isso é uma dedução bastante óbvia, mas não necessariamente certa.
Ama farklılığın ille de iyi bir şey olması gerekmiyor.
No entanto, não é necessariamente uma coisa boa ser-se diferente.
Eh, eğer ille de bilmek istiyorsan, gizli polis ile dedikodu yapmaya gidiyorum.
Se quer mesmo saber, vou à polícia secreta contar esta história.
Her şeyi ille bildiğin gibi yapacaksın, değil mi?
Tem de fazer as coisas sempre a seu modo...
Eğer insan gibiyse, ne istediği ille de verilmesi anlamına gelmez.
Se for como um humano, o que ela quer não significa que lho dêem.
Ama o ille elbisesini ütüleyecek yani.
Mas ela tem de passar os vestidos dela a ferro.
Birini sevmem için ille de zekâ küpü bir canlı olması gerekmiyor.
Minha compaixão para alguém não está limitada pela minha estimativa de sua inteligência.
Ben geçmeden önce sizin polis ille de mektupların yarısını okuyacak.
É por isso que o correio demora tanto. A vossa polícia tem que ler metade das cartas, antes de as deixarem passar.
Ama istediğin sarhoş olmaksa ille de Sana önerim, viskidir tek kadehte.
Mas se queres apanhar uma tosga Porque é que simplesmente não pedes um shot?
Bu demek değil ki ille de materyalizmin kölesiyim.
Não que seja escrava do materialismo.
Arkadaşlardan biri her seferinde ille şarkı söyle diye tutturur... anlaşılan bu sefer paçayı kurtaramayacağım, hadi bakalım.
Há um camarada meu sempre a pedir-me que cante e como parece que desta vez não escapo mesmo, aí vai.
Kesinlikle yasak, ama ille de yapman gerekiyorsa, bize bir iyilik yap..
Estritamente proibidas mas, se tiver de ser, faz-nos um grande favor :
Niye ille Teksas'ta? Hem de son zamanların en berbat fırtınalarından biri sırasında.
Porquê a ânsia de ir patinar ao Texas durante uma das piores trovoadas de que há memória?
Onlar sürüngense, bu ille de biraz insan.. .. terbiyesi gösteremezler anlamına gelmez.
Bom, lá porque são répteis isso não quer dizer que não possam mostrar alguma decência humana básica.
Leş gibi kokan garajda tıkılı kaldım çünkü sen gidip ille de o arabayı bulacaksın.
Porque estou preso nesta garagem mal cheirosa por tua causa, Frank Pembleton, tens que encontrar aquele carro.
Kahveyi ille de sıcak mı içmeliyim?
Terei de beber o café quente ou quê?
Çamaşırlarını ille güney rüzgarı kurutsun isterdi.
O vento sul tinha de soprar nos seus lençóis.
Bu hikayenin ana fikri şu... üstüne her pisleyen ille de senin düşmanın demek değil... seni boktan çıkaran herkes... ille de senin dostun demek değil.
A moral da história é : Nem todos os que cagam em ti são necessariamente teus inimigos, e nem todos os que te livram da merda... são necessariamente teus amigos.
Taşınıp ambara konmak bitkiler için ille de felaket anlamına gelmez.
Serem levadas e colocadas em stock não é necessariamente um desastre para as plantas.
Filmin ille de şiddetli olmasına ihtiyacım yok tabii içinde çıplaklık olduğu sürece.
Não preciso de violência para apreciar um filme contando que tenha um pouco de nudez.
Filmin ille de şiddetli olmasına ihtiyacım yok tabii içinde çıplaklık olduğu sürece.
Não preciso de violência para apreciar um filme. Basta que tenha um pouco de nudez.
İlle de bilmek istiyorsanız, hapisten yeni çıktım.
Se quer saber, acabei de sair da prisão.
Ama ille de evleneceksen, sersemin biriyle evlen, çünkü akıllı erkekler kendilerini nasıl bir canavara çevireceğini bilirler.
Porque o sábio bem sabe o que fazes.
- İlle de kavga mı istiyorsun?
- Sim, estou mesmo! - O que estás a dizer?
İlle de bilmek istiyorsanız bir iş yatırımım iyi para getirdi.
Você deve saber uma um negócio arriscado meu, proporciono-me bons ganhos.
İlle birilerini mi vurmalıyım?
Devo matar alguém?
İlle onlardan korkmadığını kanıtlayacaksın!
Achas que tens de provar que não tens medo deles!
İlle birilerini güdeceksin.
Alguma coisa tens de dirigir.
İlle de kedi olmak zorunda değil.
- Sr. Dussel! - Sr. Dussel!
İlle beni seçmek zorundaydı!
A mim tinha que escolher?
Size ille de şarkı söylememi istiyorsunuz.
Deixem!
- İlle bugün gelecekmiş.
- Ela insiste que seja hoje.
İlle de açıklama istiyor musun?
Precisa uma explicação?
İlle de Katolik Kilisesi olması gerekmiyor.
Não me referi necessariamente à lgreja Católica.
İlle bir şey çalacaksan güneyli şarkısı olsun.
Se queres tocar, toca "Dixie".
Pennsylvania'daki Scranton veya Allentown'da caz meraklısı bulamıyorsun! İlle Apple'a uğramalısın.
Não se pode ser inovador na província.
İlle de şu an konuşmak zorunda değiliz.
Não tem de ser agora.
İlle bir modül yollayacaksanız, içinde insan olmasın.
Se quiser enviar um veículo mande um não-tripulado.
İlle de insanları korkutmak istiyorsan bunu heykellerinle yap.
Se queres assustar pessoas, fá-lo com as tuas esculturas.
İlle de savunmada olanlar kötü insanlar olacak diye birşey yok.
nos processos civis e administrativos os acusados não são necessariamente más pessoas.
İlle bir şeyler fırlatacaksan seni kurtların önüne atan İdari Merkezdeki p.çlere doğru fırlat.
Mas de qualquer maneira, eu vou também, que eu falo muito bem Minbari e Inglês.
İlle de beraber gitmemiz gerekmez, benim yemeğe gitmem lazım.
Não é forçoso que vás, mas eu devo ir.
İlle de değişiklik isteyecektir.
Precisará mudar, é certo.
İlle her şey gizli kapaklı olacak.
Fazem sempre tudo às escondidas.