English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Imf

Imf tradutor Português

145 parallel translation
NOS
IMF
IMF, ABD Enformasyon Teşkilatı lnter-American Gelişim Bankası, Amerikan Sağlık Örgütü Amerikan İş Enstitüsü...
F.M.I., Serviço de Informação dos Estados Unidos, Banco de Desenvolvimento Interamericano, Organização para a Saúde, Instituto Americano do Trabalho,
Tibit.
O imf.
Dünya Bankası veya IMF'yi hiç duydunuz mu? Hayır mı?
Já ouviram falar do Banco Mundial ou do FMI?
CIA, FBI, IMF, vesaire, vesaire.
CIA. FBI. FMI, pode escolher.
Farz et ki o casusluk yapması için IMF tarafından gönderilen bir tür Truva atı?
Suponhamos que ela seja uma espécie de cavalo de Tróia enviada pelo IMF para nos espiar?
"IMF heyeti,.Jamaicada olan, 4 günlük ziyareti boyunca..." "... ülkenin mali durumunun teknik değerlendirmesini yapıyor.. "
Uma equipe do FMI, que já se encontra na Jamaica, está dedicando quatros dias... para fazer uma avaliação técnica da situação financeira do país.
Buradaki paranın değerinin IMF dayattığı devülasyonlar sayesinde o kadar düşük olduğunu hiç düşünmediniz.
Não passará pela sua cabeça que a fragilidade da sua nova moeda de troca... é o resultado de muitas desvalorizações impostas... pelo Fundo Monetário Internacional.
"Uluslararası Para Fonu, IMF ; Jamaica'yı ekonomik büyüme için mali açığı,..." "... tersine çevirmesi yönünde çağrı yapıyor. "
O Fundo Monetário Internacional, o FMI, está encorajando a Jamaica... a reverter o déficit fiscal, para impulsionar o crescimento econômico.
IMF anlamak istiyorsanız, en iyisi geçmişe dönmemiz gerekiyor.
Para entender o FMI, é melhor recorrermos à história.
Kurumun, yani IMF'nin ilk amacı, aynı bir banka görevi üstlenip kısa vadeli borç verme ve kısa vadede..
A principal instituição fundada foi o FMI. O objetivo do Fundo era criar um Banco no qual emprestaria... dinheiro a curto prazo para financiar os interesses comerciais... dos países que venceram a guerra.
IMF'ye gelmeniz genellikle son şansınızdır.
É nessa situação que geralmente se recorrem ao FMI.
IMF eğitim programını yada sağlık programını kapat dediğinde eğitim yada sağlık programlarına çok fazla para harcadığını ima ediyordur.
O FMI não dizia para cortamos programas educacional, ou programas de saúde. Ao invés disso, diziam o quanto deveríamos gastar em educação e saúde.
Basitçe IMF'nin sizden istediği para biriminizin değerini düşürmektir.
Basicamente, o que o FMI queria que fizéssemos... era que agente desvalorizasse nossa moeda.
Dünya Bankası ve IMF'nin hükümetimizle parasal sorunları olduğunu biliyorum.
Aprendi isso por causa do problema financeiro... que o governo está enfrentando... com o Banco Mundial, o FMI.
IMF'nin planındaki bir madde de, ticaretin önündeki engelleri borçlu olan ülkelerin ortadan kaldırması.
Um dos preceito que o FMI costuma implementar... é fazer com que os países acabem com as barreiras artificiais do comércio.
IMF'nin ülkeye verdiği programa göre, yapılan ithalatların kısıtlanmaması ve ihracatını desteklememesidir.
Eles requererão ao país em que o FMI tenha um programa, para não imporem barreiras artificiais às importações, e para não subvencionarem excessivamente as exportações.
Sonuçta IMF istediği şekilde yönlendirir.
Portanto, geralmente o FMI consegue... o que quer.
Herhangi bir IMF programında bazen şöyle olurdu... bazen fazi oranı varsayımlara göre olurdu.
Tipicamente, em um programa do FMI haverá... algumas... hipóteses sobre como será a taxa de juros.
Genellikle... çoğu zaman... IMF gelişmeye açık ülkelere... kredi açabiliyor, Dünya Bankası, öyle Dünya Bankasının bölgede kolu olan Inter Amerikan Development Bankası, kredi açabiliyor.
Quase sempre que o FMI empresta dinheiro a... um país em desenvolvimento, não só o FMI mas o Banco Mundial estará emprestando, e o Banco Interamericano de Desenvolvimento, caso seja para um país da América, que originalmente é um órgão do Banco mundial,
Yani eğer IMF size kredi açmazsa Dünya Bankası da açmıyor.
Não se consegue um empréstimo no Banco Mundial sem o FMI não aprovar.
Dünya bankası kredi açmazsa IMF de size kredi açmıyor.
E não se consegue um empréstimo no FMI sem que o Banco Mundial aprove.
Yani Jamaica hükümeti, IMF ve Inter American Development Bankası arasında kaldık ve bu politikayı bitirmek zorundaydık.
Portanto, entre o governo da Jamaica, o FMI e... e o Banco Interamerico de Comércio... nós acabamos nesta situação.
Hükümet bu fabrikaları Dünya Bankası, IMF gibi yerlerden, çektiği kredilerle kuruyor.
O governo construiu as fábricas com empréstimos do FMI e do Banco Mundial, e até hoje continua pagando.
Soru, IMF'nin gücünün nereden geldiğidir?
A questão é, quem detém o poder no FMI?
IMF ülkelerinin hepsine bir bakın hangisinin gerçekten iyi bir sağlık hizmeti verdiğini söyleyin.
Observe todos os países que recebem ajuda do FMI... e me diga qual deles possui uma boa rede de hospitais.
"IMF ve Dünya Bankasını devreye sokmak zorunda kaldık."
JERRY RAWLINGS PRIMEIRO PRESIDENTE DE GHANA Não tínhamos a quem recorrer, mas hoje tem o FMI e o Banco Mundial.
"IMF ve Dünya Bankası gibi yerlerlerle uğraşacağımıza..." "... kendi işimizi en iyi şekilde yapmalıyız... " "... bu şekilde bize ne yapacağımızı söylemelerine fırsat tanımayız. "
Creio que ao lidar com pessoas como o FMI e o Banco Mundial... é importante que você faça seu dever de casa tão bem... para que eles não reclamem e digam o que você tem de fazer.
İlginç bir tesadüf Jamaika ve IMF yeniden program diliminde.
Incidentemente, há um programa do FMI com a Jamaica neste momento.
IMF ile bir anlaşmamız yok.
Não temos um acordo com o FMI.
IMF etkisi hala büyük ölçüde mevcut.
Portanto a influência do FMI ainda é muito grande aqui.
Bugün Birleşik Uluslar ( UN * ) içindeki krizi bilmek istiyorsanız, Üçüncü Dünya ülkelerinin IMF masasında stratejik olarak hangi pozisyonda kaldıklarıdır yani bizim de çıkarlarımıza daha duyarlı olabilirler.
A fortuna dos ricos está em suas cidades. E até hoje, a crise nas Nações Unidas, se deseja saber, é a demanda contínua dos países de Terceiro Mundo... por uma expressão nas políticas estratégicas do FMI... para que assim eles se sensibilizem com os nossos interesses.
" IMF yararsız.
"Cantemos ao FMI"
IMF'nin Mali desteği resmen onaylandı
IMF, apoio financeiro aprovado oficialmente.
Her yıl gitgide fakir ve zengin arasındaki fark açılıyor ve buna IMF hiçbir şey demiyor. Hâlâ insanlar açlığa sürükleniyor.
Todos os anos, o fosso entre os riscos e os pobres aumenta, no entanto, o FMI insiste em prazos de liquidação irreais
I.M.F. Şebekesi üzerinden aramanın kaynağını araştırdım. Sonuç şu...
Localizei a chamada pela rede IMF e eis o que descobri.
Cipte I.M.F. Ajanı var.
Há um agente do IMF na carrinha.
Musgrave'i arar, I.M.F.'ten verici alır, baskın emri verdirtir... Tavşan Ayağı'nı alıp Davian'ı yakalarız.
Contactamos o Musgrave, pomos o IMF a localizar, ordenamos um ataque, recuperamos a Pata de Coelho e apanhamos o Davian.
I.M.F.'te durumum açığa çıkabilir mi?
A minha posição no IMF está comprometida?
I.M.F. İdari Müdürü.
Director Executivo do IMF.
Adı I.M.F.
Chama-se IMF.
O günden beri ülkedeki tüm gösterilere katıldı ve... 1998 de IMF'de tutuklandı.
Desde então, tem estado envolvido em todos os grandes protestos pelo país, incluindo fazer-se prender no FMI em'98.
98 yılı IMF. 97'de şu orman olayı.
Em'98 no FMI, e em'97, aquela cena da floresta.
Seneye görüşürüz. 16 nisan. IMF
Quero ver-vos a todos no próximo dia 16 de Abril no FMI.
Fakir ülkeler borçlarını ödeyemeyecek hale gelecekler, ve sonunda Dünya Bankası ve IMF onların hükümetlerinin yerini alacak.
É completamente previsível que os países pobres acabam por ter dívidas que nunca poderăo pagar e essa dívida torna-se na corda ŕ volta do seu pescoço, convertendo o Banco Mundial e o FMI nos seus governantes.
IMF'nin önceki başkanı olan Michel Camdessus'un iki danışmanının Suez ve Vivendi'nin başkan yardımcıları olduğunu anladığımızda, artık başka birşey söylemeye gerek kalmıyor.
E quando compreendas que o Michel Camdessus, que é o antigo presidente do FMI tem estes dois importantes conselheiros... que săo os dois vice-presidentes da Suez e da Veolia. Năo é preciso dizer mais nada.
Washington Uzlaşması 1970'lere dek uzanır... IMF'nin ve Dünya Bankası'nın dört ana fikirle bu projeye başladığı döneme.
O consenso de Washington data dos anos 70, quando o Fundo Internacional Monetário ( FMI ) e o Banco Mundial apoiaram-se neste projecto com 4 linhas de pensamento chave.
İnsanların neo-liberalizm dediği IMF'den ve Dünya Bankasından gelen siyasi baskının dört ayağı bunlardır işte.
Estas são as 4 linhas de pressão política, que vêm do FMI e do Banco Mundial, o que as pessoas chamam de "Neo-liberalismo".
Dünya Bankasını biz kontrol ediyoruz. IMF'yi biz kontrol ediyoruz. Hatta büyük oranda BM'yi bile biz kontrol ediyoruz.
Nós controlamos o FMI ( Fundo Monetário Internacional ), de certa forma, até controlamos as Nações Unidas.
Çoğunluk bu gerçeğin farkına varmadan yaşarken, bankalar güçlerini arttırmak için hükümetler ve şirketlerle işbirliği yaparak, daha mükemmel ve gelişmiş taktikler, yöntemler oluşturmaya devam ederler. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ( IMF ) gibi yeni üsler oluştururlar.
E enquanto a maioria caminha por aí sem saber da realidade, os bancos em conluio com os governos e corporações continuando a aperfeiçoar e expandir as suas táticas de guerra de economia, gerando novas bases, como o Banco Mundial
Böylece IMF veya Dünya Bankası'nın son derece tipik çalışma sistemine uygun olarak mantar gibi çoğalalım.
Existe um crescimento tipo cogumelo e é tão típica a forma como o FMI e o Banco Mundial trabalham.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]