Inatcı tradutor Português
2,809 parallel translation
Çok inatçıydı, muhalifti. Arkadaş edinemedi muhtemelen.
Muito teimoso, desafiador, não deve ter feito muitos amigos.
Akıllı, inatçı.
Inteligente, teimosa.
- Evet. Çok inatçısınız ve burada istenmiyorsunuz.
São persistentes e não são bem-vindos aqui.
Düğmeler biraz inatçı.
Deixe-me...
İnatçılığınızı alkışlıyorum, Dr. Barnes ama zihnimin en ücra köşelerini taradım ve ne sizden ne de kendimden hiçbir şey saklamıyorum.
Bem, aplaudo a sua persistência, Dra. Barnes, mas pesquisei todos os cantos da minha mente, e não estou a esconder nada nem de si nem de mim próprio.
Şöyle ki, ben aslında neredeyse yok etmek üzere olduğun 200 dolarlık jantları kurtarmaya çalışıyordum. Zira ne yaptığın konusunda hiçbir fikrin olmadığını kabul edemeyecek kadar inatçıydın.
- Bom, estava a tentar não contar aos teus pais a parte em que quase destruíste uma jante de 200 dólares porque foste demasiado teimosa para admitir que não sabias o que estavas a fazer.
Bu da sadece seni sevenleri dinlemeyecek kadar inatçı olduğun için.
Tudo por seres muito teimoso para ouvir os teus queridos.
Ben inatçıyım Elijah ahlaklıdır ve Nik ise...
Eu sou teimosa, o Elijah é virtuoso e o Nik...
Ve senin inatçılığın yüzünden olmasın?
A tua teimosia não teve nada a ver com isto?
Naomi katır gibi inatçı olabilir ama nasıl parti yapılacağını biliyor.
Naomi pode ser teimosa como uma mula, mas sabe dar uma festa.
Çok inatçısın.
Não estou a testemunhar.
Ama Peter Bay Miller'ın inatçı kişiliğinin farkında.
Mas Peter está aqui, ciente da natureza obstinada do Sr. Miller.
Bir keresinde ben Fransız hizmetçi kostümünü giymiştim ve Orson da inatçı biri gibi davranıyordu.
Uma vez vesti um fato de criada francesa e o Orson fingiu ser uma mancha teimosa...
Daha az inatçıdır sanıyordum.
Eu pensei que tivesse menos picos.
İş ölmeye gelince inatçı olabiliyorum.
Eu consigo ser teimoso em relação a morrer.
Çok inatçıymış.
É muito teimoso, diga-se.
Davranışların inatçı, aptalca ve taktik olarak acemice.
A tua aproximação foi obstinada, estúpida, e tacticamente disparatada.
Hiç yardımcı olmayan, ukala inatçı, her şeyi bilen bir tip.
Ela é egoísta, arrogante, teimosa e sabichona.
Ama oldukça inatçı olduğunu kabul etmem gerek.
Mas ele tem sido muito teimoso em relação a isso.
Nihayet... bu kadar inatçı olmanın nedeni o mu?
Surpreendente. Todo este trabalho apenas para a salvar?
Ben tersini söylemedikçe o inatçı keçinin hapiste çürüyeceğini hepimiz biliyoruz.
Todos sabemos que aquele teimoso vai apodrecer na prisão a menos que eu diga o contrário.
İnatçı, aksi, espri anlayışı olmayan.
Austeros, ríspidos, mal-humorados.
Ne kadar inatçı olduğunu gördün.
Estás a ver como ela é teimosa.
Biliyorsun Nan çok inatçıdır. Onu ne kadar zorlarsan, o kadar baş kaldırır.
Sabes que ela é teimosa, quanto mais a proíbes, mais ela desobedece.
- Yaralı ama katır gibi inatçı.
Ele está ferido, mas é teimoso.
Epey inatçı biri.
É uma miúda dura.
İnatçı ufaklık.
Miúdo teimoso.
Adelaide inatçı bir kızdı.
A Adelaide era uma criança teimosa.
Çalışkan, motive, inatçı.
Trabalhadora, motivada, teimosa.
Küçük kızlar büyüyüp sonunda babaları gibi inatçı birer kadın olurlar.
Bem, as miúdas tornam-se mulheres que acabam por ser tão teimosas quanto os pais.
Gaius sadık ve çok inatçıdır.
Gaius é leal e muito teimoso.
İnatçı şerefsizler seni dinlemeyecekler.
Eles não te vão dar ouvidos.
- Keçi gibi inatçısın.
- És impossível.
İnatçı kız.
Rapariga teimosa.
- İnatçı çocuk.
Rapaz teimoso.
Çok inatçısın.
És tão teimoso!
Senin suçun. Tüm o inatçılık.
Culpo-te pela sua teimosia.
Çok inatçı bir çocuksun.
És tão teimoso.
Evet, sen gerçekten inatçısın, Minik kalpleri kırmakla ilgili uzun geçmişinle, Benim kalbim gibi
Bem, és mesmo um "queque" dos tesos e com uma longa história a despedaçar corações como o meu
Evet, sen gerçekten inatçısın Minik kalpleri kırmakla ilgili uzun geçmişinle, Benim kalbim gibi
És mesmo um "queque" dos tesos e com uma longa história A despedaçar corações como o meu
Bazı sorunlar öbürlerinden daha inatçıdır, Joe.
Alguns problemas são mais urgentes do que outros.
- Çok inatçı çıktım.
Mas sou teimosa de mais.
Oyundan çıkmayı reddetti ve inatçılığı yüzünden ABD kupadan oldu.
Ele recusou-se a retirar-se e a sua teimosia saiu cara aos Estados Unidos.
Çok inatçısın.
- Que teimosa. - Não sou teimosa.
Bu inatçıyla 40 yıldan fazla evli kaldım.
Estive casada com aquele teimoso mais de 40 anos.
O sakin ama inatçı. Başarılı olacaktır.
Ele é... calmo, mas teimoso.
Değil inatçı!
Disseste que isto seria fácil!
Dışta sert ve inatçıyım, ama içim yumuşacık ve duygusal.
Duro e espinhoso por fora, mas suave e realmente mole por dentro.
Anlamıyorum, bana çıkma teklif ederken inatçı bir porsuk gibisin.
- Que tal me sai? - Eu não entendo. Quando me convidas a sair, não deixas de ser teimoso e meiga.
Katır gibi inatçı olacak, katır inadı yani!
É teimoso como um burro. Um burro.
İnatçı, pinti, sahiplenici, yaratıcılıktan uzak, hayal gücü olmayan kendini titiz ve kılı kırk yaran amaçsız işlere adamış.
'Teimoso, mesquinho, possessivo, sem criatividade e sem imaginação, dedicado a atividades sem sentido que necessitam ser arrumados e meticulosos.