Ismail tradutor Português
267 parallel translation
Sasha Ismail'in yargılanmasını mı?
O julgamento de Sasha Ismail?
Majestelerinin savcısı, sanık sandalyesinde oturan Sasha İsmail'in sadece Kuzey Afrika savaş alanındaki cesetlerin silahlarını soyan bir leş yiyiciden ibaret olmadığını, fakat daha sonra Cezayir'den Kenya'ya gelen yasadışı silah trafiğini de aynı amaçla meslek edindiğini kanıtlayacak
... e a Coroa provará que Sasha Ismail, o acusado no banco dos réus, não era apenas um abutre que roubava as armas aos mortos nos campos de batalha do Norte de África, mas que, posteriormente, fez uma diabólica carreira no tráfico ilegal de tais armas,
Bütün insanlığa karşı işlediği bu menfur suçlara karşılık, Majestelerinin savcısı Sasha İsmail'in yaşama hakkının elinde alınmasını istiyor, hayır, talep ediyor.
Pelos seus crimes infames contra toda a humanidade, a Coroa pede, ou melhor, exige, que Sasha Ismail seja condenado à morte.
Abdül İsmail.
Abdul Ismail.
İsmail, oğlum.
Ismail, um varão.
İsmail!
Ismail!
Fischer. İsmail Fischer.
Ismail Fischer.
- Ama İsmail...
- Mas, Ismail...
Gelin! İsmail bunadın mı?
Ismail estás senil?
İsmail seni asla takımına almaz.
Ismail ele nunca te aceitará na equipa dele!
Ve İsmail, hatırladığım kadarıyla gilli - danda sen ve ben hep rakip olurduk.
Ismail, se bem me lembro sempre fomos adversários no gilli-danda.
- Ne diyorsun İsmail?
- Que dizes, Ismail?
İsmail, Lakha, Bagha, Deva ve Arjan.
Ismail, Lakha, Bagha, Deva e Arjan.
Dikkat, İsmail.
Cuidado, Ismail.
Dikkat et İsmail.
Cuidado, Ismail.
Ama nasıl koşacaksın İsmail?
Mas como correrás, Ismail?
Hakemler, İsmail'in yerine başka oyuncunun koşmasına izin verdi!
Os árbitros decidiram deixar que outro jogador corra pelo Ismail!
Allah'a şükür ki döndün İsmail.
Graças a Deus voltaste, Ismail.
İsmail 6 topa üst üste vurdu!
O Ismail marcou um seis!
Bu da İsmail'in 50. sayısı!
E Ismail chegou aos 50!
Sen iyi bir İsmail oğlusun.
Você é um bom rapaz ismaili, agora.
Bana İsmail deyin.
"Chama-me" lshmael " ".
Bizler ilk doğan İsmail'in çocuklarıyız.
Somos os filhos de Ismael, o seu primogénito.
Sadece İsrail ve İsmail'in Tanrı'sı değil, tüm insanlarınki olurdu.
Não seria deus só de Israel, ou só de Ismael, mas de todos os homens.
İsmail bile Tanrı'nın onu bir ulusun babası olsun diye çöle sürüklediğini bilmiyordu.
Nem Ismael sabia que Deus o impeliu para o deserto para que fosse pai duma nação.
Tanrı İsmail ve annesi Hagar'ı iyi bir ülkeye getirdi.
Deus trouxe Ismael e sua mãe, Hagar, para uma terra boa.
Oğlunu al, ve sevdiğin... İsmail'in, ve onu Tanrı için yakarak kurban et.
Tome o teu filho, tome apenas Isaac, a quem ama mais, e o ofereça para sacrifício. "
İsmail'in akşam yemeğini verdikten sonra dükkânın ışıklarını söndür ve kapıyı kilitle.
Depois de dares comida a Ismael, apaga e fecha tudo.
- İsmail Eroğlu.
- Ismail Eroglu!
Flair iSmail Ercoş 24.08.2008
Legendado por : Bafo _ de _ Bode AKA Severo
Ne var? İsmail kim?
Vamos, miúdos, ele usa um fio de ouro verdadeiro.
Bana ne dedi biliyor musun, baba? İsmail.
Divertimento na praia é aqui, meus docinhos.
İsmail kim biliyor musun? Moby Dick'teki mi? Evet.
O sol a brilhar nos teus braços fortes, o teu loiro... cabelo escuro, a cair sobre os teus ombros fortes.
İsmail'e Wilbur mu diyor?
Contigo?
Bir İsmail Ahabın mı?
Um ratinho de cobaia? Não, obrigado.
- İsmail.
- Ismael.
Peki ya İsmail'in üniversite eğitimi?
E a educação universitária do Esmail?
- İsmail, sargı bezi getir.
Com licença...
Hazar Denizi'nin güzelliğini hatırlıyor musun, İsmail?
Lembras-te da beleza do mar Cáspio, Esmail?
Adım İsmail, İşmeyil değil!
O meu nome é Esmail, não é lshmael!
İsmail, lütfen.
- Esmail, por favor!
Behrani. İsmail.
Behrani Esmail.
"Benim adım İsmail", tamam mı?
"Me chame por Ishamel." Certo?
İsmail, sağa, sağa!
Esmaeel, para a direita, à direita.
İsmail, yoruldum.
Esmaeel, estou cansado.
Öyle deme, İsmail!
Não disse!
İsmail, sana kendi antenimi getirdim.
Esmaeel, eu trouxe-te a minha antena.
İşte Bay Bush, İsmail!
É este o Sr. Bush, Esmaeel.
Sonra İsmail geldi ve nerede olduğunu sordu.
Então Esmaeel chegou e perguntou onde é que tu estavas.
İsmail selam söyledi.
O Esmaeel manda-te cumprimentos.
İsmail çağırdı ve iki kez tokatladı beni, işte böyle.
O Esmaeel chamou-me e esbofeteou-me outra vez, assim...