Issız tradutor Português
282 parallel translation
Issız bir yerdeki zavallı bir benzinci mi?
Uma miserável estação de serviço no meio do nada?
Issız bir yer bul, orada yaban çiçekleri toplamasına izin ver.
Encontra uma clareira escondida onde ela possa apanhar flores.
Issız bir Araptı.
Era um árabe sozinho.
Issız?
Vazio?
- Issız, kimsesiz bir yer.
Não há aqui ninguém.
Issız adaya terketmek?
Abandoná-la sozinha?
Issız, keşfedilmemiş bir yer.
É um mundo desconhecido, selvagem.
Issız adaya düşenler bile asla böyle bir manzara görmemişlerdir.
Jamais um náufrago enfrentou um futuro tão desgraçado.
Issız yerlere tek başıma gittiğimi düşünemiyorum.
Bem, não consigo imaginar-me sozinho numa região selvagem.
Issız bir yerde, ukulelemin üstünde oturup kalacaktım.
Andava para aí perdida, sentada no cavaquinho.
Roma ne can sıkıcı bir yer! Issız bir adada olmak istiyorum.
- Roma é aborrecida, queria uma ilha.
Issız tarlalarda
Nos solitários campos
Issız bir adadayız.
Estamos numa ilha desabitada.
" Issız bir dünyanın tecrübesini... inkar etmemeyi seçerek, Batı'ya ulaşmak için, 100.000 tehlikeye meydan okuyan sevgili kardeşlerim.
" Oh, irmãos, que afrontando milhares de perigos... chegastes aos confins de Ocidente,... não vos negueis a conhecer... seguindo o sol do mundo desabitado.
Issız gecelerde kalbim hep seni aradı, hiç hissetmedin mi?
Não ouve nas noites de solidão como te chama meu coração?
Issız bir evde tek başıma yaşıyorum.
Vivo só numa casa isolada.
Issız tren yollarında, amaçsız yollarda.
Em estações férreas abandonadas, vagueando pelas estradas.
İçinde yaşayanı olmayan bu gezegen Dünya'dan biraz daha küçük. Issız ama kristal ve mineral açısından zengin.
Este planeta, completamente desabitado, é um pouco menor do que a Terra, desolado, mas rico em cristais e minerais.
Issız.
Isolada.
Issız adanda kafanı dinleyebiliyor musun?
Sua ilha também é barulhenta
- Tanrı adına sana söz veriyorum.Issız yerlerde olacağım - Söz veriyorum sana hastaneler yetimhaneler yapacağım
Prometo-te pelo Deus que por tanto tempo esqueci, prometo-te que construirei hospitais e orfanatos.
Issız bir adada seninle yalnız kalmayı ister miyim bilmem.
Não sei se gostaria de estar sozinho contigo numa ilha deserta sem comida.
Issız bir yerin ortasındayız.
Mas onde vais tu, aqui no meio de nada?
Issız bir ada gibisin.
És como uma ilha auto-contida.
Bu çok garip. Issız bir otoyolda kamyon çarpması.
Foi muito esquisito, ser atropelada numa estrada deserta.
Issız uydular ve verimsiz asteroitlerle karşılaştık.
Encontramos luas desoladas e asteróides áridos.
* Issız yollar neşe saçar
Ruas solitárias em lugares alegres
Issız bir çiftlik evinde yamyam bir aile... Testereyle kesilen parmaklar, kemikler...
Uma família de canibais, numa casa isolada, corpos e membros mutilados com uma motoserra,
Issız bir adada değiliz.
Não estamos numa ilha! Roger!
1913'te nasıl göründüğü aklıma geldi : Issız.
Eu me lembrava do aspecto daquela terra em 1913, um deserto.
Issız bir yere götürüp ölümüne bırakabilir miyim?
Levar-te para meio do nada e deixar-te a morrer?
Issız bir sokakta yürürken onu doliyle izleriz.
A câmara segue-o enquanto ele anda sozinho na rua.
Horace yapayalnızdır. Issız bir sokakta yürürken onu doliyle izleriz.
Horace está sozinho, e a câmara acompanha-o enquanto desce a rua.
Issız adaya düşmüş gibi.
Está na terra de ninguém.
Issız bölge.
Radar desguarnecido.
Issız Roma...
Roma deserta.
"Issız" ha?
Nada?
Issız bir adada uydurulmuş sözler geçerli sayılmaz.
Palavras inventadas no meio da selva não contam.
Bu gece Unicorn demir attı Issız adaya.
Nessa noite, o Licorne lançou a âncora numa enseada bem abrigada, perto de uma ilha.
" Sevgili bebek, Issız kente hoşgeldin.
" Queridinha, bem vinda a Dumpville...
Issız adam.
O homem silencioso.
Issız adamlardan hep hoşlanmışımdır.
Sabe, sempre me senti atraída por homens silenciosos.
Issız bir adada elmasları saçarak... kurtarılmamız halinde toplamak.
Procuramos diamantes numa ilha deserta... guardando-os para o caso de um dia sermos salvos.
Issız bucaksız araalemin genişliği ile emilir.
Absorvido pela sedenta expansão do Outworld.
Issız bir yerin tam ortasında.
Mesmo no meio de nada.
Maquislerin Issız Bölge'de yeni birkaç üs kurduğundan şüpheleniyoruz ve bölgedeki Kardasyalılar bundan endişeleniyorlar.
Suspeitamos de que os Maquis tenham construído sete novas bases nas Badlands, e os cardassianos na ZD estão a ficar preocupados.
Bay Worf, yarın Defiant'ı alıp Issız Bölge'de devriyeye çıkmanı istiyorum.
Sr. Worf, amanhã, quero que o senhor leve a Defiant e patrulhe as Badlands.
Bu altı saatlik fark ona Issız Bölge'ye uğrayıp Maquis gemisiyle buluşup Dreon sistemine devam edecek zamanı bırakıyor.
A diferença de seis horas é suficiente para lhe permitir ir às Badlands, encontrar-se com uma nave maquis e seguir para o sistema Dreon.
Kavaria Issız Bölge'nin karşı yönünde.
Não. Kavaria fica na direção das Badlands.
Issız Bölge'ye yakın değil mi?
Isso fica perto das Badlandas, não fica?
Issız tabi Tanrı yanımda olmasaydı. - Hücrede yalnız değil miydin?
Solitário...