Istanbul tradutor Português
554 parallel translation
Evet. Fakat onu devre disi birakabilirsin Joel... Istanbul'dakini biraktigin gibi.
Mas você pode conseguir iludi-lo, Joel... tal como fez em Istambul.
Bu Istanbul'da mi oldu?
Isso foi em Istambul?
Izini Istanbul yakinlarinda yasayan... IKemidov adli bir Rus generalin evine kadar sürdüm.
Localizei-o na casa dum General Russo... um Kemidov, num subúrbio de Istambul.
Sizce burada durup... aglasarak birbirimizi asagilamali miyiz... yoksa Istanbul'a mi gitmeliyiz?
Que sugeres? Ficamos aqui especados, a verter lágrimas e chamando nomes uns aos outros... ou vamos para Istambul?
Artik sizinle vedalasalim. Tabii Istanbul seferi için bize katilmak istiyorsaniz o baska.
Bem, senhor, dizemos-lhe adeus... a não ser que queira fazer a viagem até Istambul connosco.
Bir kamyon soförü onu aldi.. .. ama onun kaçak oldugunu düsündügü için, onu Istanbul'a giden bir sandiga koydu.
m ex-reçluso deu-lhe boleia e, julgando-o a monte, meteu-o num cargueiro destinado a Istambul.
İstanbul'daki elçilikte.
Ele está na embaixada em Istambul.
Her şey, İstanbul'a vardığımız o gece başladı. "
Tudo começou a noite se chegou em Istambul.
Bainbridge ve Oğulları Silahçılık. İstanbul temsilcisi S. Kopeikin.
Bainbridge Son, material de guerra.
İstanbul'dan baş ağrısıyla ayrılmayı istemem.
Eu não quero licença médica.
İstanbul'da mı?
Em Istambul?
Pazar ve Ortakları, İstanbul.
Pazar e Co., Istambul.
Ona söyle, Albay Haki'ye desin ki H-A-K-İ, İstanbul'da başım belada.
Isso avisar o coronel Haki, H-K-A-I em Istambul Tenho dificuldade.
Alımlı bir bey, İstanbul'dan birlikte geldik.
Para um homem charmoso, viajamos juntos.
İstanbul'a, Atina'ya, Kahire'ye.
istambul, Atenas, o Cairo...
İstanbul ise her zaman bana daha cazip gelmiştir.
Encaixava-me melhor em Constantinopla.
İngiliz Karşı İstihbarat özel ajanı Colin Travers ertesi sabah İstanbul bağlantılı uçakla Londra'dan ayrıldı.
Colin Travers, um agente especial da contra espionagem Britânica deixou Londres por avião na manhã seguinte com destino a Istambul.
Travers ve Albay von Richter aynı akşam İstanbul'a vardılar ve Anadolu Ekspresi'ne bindiler.
Travers e o Coronel von Richter chegaram a Istambul na mesma tarde, e ambarcaram no Expresso de Anatólia.
İstanbul Ekspresi'nde iki birinci sınıf kompartman, farklı vagonlar.
Duas cabines em primeira, carruagens separadas, no Expresso de Istambul.
Bir Arjantin yolcu ve yük gemisi, İstanbul'dan Rio'ya gidiyor.
Um cargueiro com passageiros argentino, partindo de Istambul directo ao Rio.
İstanbul'a vardığımızda derhal gemiye çıkacağız.
Em Istambul, embarcaremos imediatamente.
Albaya, İstanbul'da bir buluşma ayarlayacağımı söyle.
Diga-lhe a ele que arranjarei um lugar de encontro em Istambul.
Yarın sizi İstanbul'daki Alman Konsolosluğu'ndan ararım.
Telefono-lhe amanhã para o Consulado em Istambul.
Siebert, Steuben'la birlikte bu akşamki İstanbul trenine binin.
Siebert, você e Steuben tomarão o combóio para Istambul esta noite.
İstanbul'a kadar inmediklerini takip etmekten başka yapacak bir şey yok.
Não há nada a fazer senão certificar-nos que nenhum deles desembarque.
Teslimatı yapana dek ona göz kulak olacaklardır.. Ve bu da İstanbul'da bir yerlerde olacak.
Vão guardá-lo até que consigam o filme e isso será em Istambul.
İstanbul'da kimse kimseyi bulamamıştır.
Ninguém alguma vez encontra alguém em Istambul.
İstanbul'dan gelen muhabir de orada olacak.
E o de Istambul chegará a tempo da apresentação.
Haftaya İstanbul'a giden bir gemide yer ayırttım.
Tenho uma passagem para Istambul num cargueiro para a semana que vem.
İstanbul'daki Rus Konsolosluğundan uygun bir kız seçtim.
Escolhi uma rapariga adequada do Consulado Russo em Istambul.
Formda görünüyor. 24 saat içinde İstanbul'da bana rapor vermesini sağla.
Parece em boa forma. Que se apresente em Istambul dentro de 24 horas.
Bana rapor vereceksin ama konsolosluk benim İstanbul'da olduğumu bilmemeli.
Apresenta-se aqui mas a segurança do consulado não pode saber que estou em Istambul.
İstanbul'a gidecek, kızı ve makinayı İngiltere'ye sen getireceksin.
Que você fosse a Istambul e trouxesse a máquina e ela para Inglaterra.
Ben İstanbul'a hiç gitmedim.
Nunca estive em Istambul.
- İstanbul'a hiç gitmedin mi?
- Nunca esteve em Istambul?
Uçağınız PA1 az önce İstanbul'a indi.
O vosso voo PA1 aterrou em Istambul.
İstanbul'a hoş geldin.
Bem-vindo a Istambul.
Dostum, gerçekten tavsiyemi istersen, İstanbul'da bizimle birkaç güzel gün geçir ve sonra... sonra evine git.
Meu amigo, se quer mesmo o meu conselho, devia passar alguns dias agradáveis connosco aqui em Istambul, e depois... depois voltar para casa.
İstanbul'daki soğuk savaş uzun süre soğuk kalmayacak.
A Guerra Fria em Istambul não continua fria muito mais tempo.
Ama bir yıldır İstanbul'dan uzaktı.
Mas manteve-se afastado de Istambul durante mais de um ano.
Sadece İstanbul sert bir şehir diyelim.
Digamos que Istambul é uma cidade dura.
James, İstanbul'da hayat sensiz asla aynı olmayacak.
James, a vida em Istambul não será a mesma sem si.
Ben seni Bükreş ve İstanbul'da seksi kadınların peşinde koşturduğunu sanıyordum.
Pensei que gastavas o tempo todo a perseguir mulheres sensuais em Bucareste e Istambul.
Öyle mi Colin? Sen bu oyunları İstanbul'a sakla.
Deixas estas coisas para Istambul.
- Bak o şey İstanbul'da oldu.
- Isso foi em Istambul.
- Hayır İstanbul'daki depremdi.
- Em Istambul foi o terramoto. - Nada se compara à Argentina.
- Aklına ne gelirse. İstanbul'ın Türklerce fethi, ya da Nicolas de Staël'in intiharı.
A invasão de Constantinopla, a história de Nicolas de Stael e o seu suicídio... ou a de William Wilson.
Nepal, İstanbul.
Lisboa, Nápoles, Istambul.
Kutsal Bakire ve İstanbul Patriği.
A Virgem sagrada e o Patriarca de Constantinopla.
İSTANBUL'UN ASYA YAKASl
MARGEM ASIÁTICA DE ESTAM BUL
Feribot Doğu Ekspresi bağlantısı için, birazdan İstanbul limanından ayrılacak.
A balsa do Bósforo está partindo para conectar o Orlent Express.