Içtenlikle tradutor Português
438 parallel translation
Büyük bir sevinç ve içtenlikle selamlıyoruz onu, ta ki kulakları işitene kadar.
Com grande júbilo, cumprimentamo-lo. até chegar aos seus ouvidos.
Sadakatleri ve yaratıcılıklarıyla bu yapımın gerçekleşmesini mümkün kılan çalışanlarıma içtenlikle teşekkür ederim.
Agradeço aos membros da minha equipa, cuja lealdade e criatividade tornaram este filme possível.
Ama kendi kızıyla, ona karşı içtenlikle dolu delice, tenkitsiz sevgiyle dolu...
Mas, com uma rapariga meiga ao lado dele cheia de afecto livre e sem questionar...
Hem de içtenlikle.
Bastante.
Alçak gönüllülükle ve içtenlikle itiraf...
Mas devemos confessá-los com humildade...
Sence bunu içtenlikle mi söyledi?
Achas mesmo que o teu pai pensa isso?
Bunların yanısıra bugünün,... İsrail'le Sabâ arasında daha yakın bir dostluğun ilk günü olmasını... içtenlikle diliyor ve istiyorum
Junto com tudo isso ofereço a minha mão, na esperança que este dia marque o começo, de uma amizade mais forte entre Israel e Sabá.
Sana içtenlikle söylüyorum, kendin ol.
peço-te sinceramente, sê tu própria.
Evet, içtenlikle.
Sim, humildemente!
Bu film, senaryoya büyük bir içtenlikle destek veren Saint-Tropez Jandarması'nın katkılarıyla gerçekleştirilmiştir.
"Este filme foi realizado com a atenciosa colaboração da Polícia de Saint-Tropez, que se disponibilizou para a encenação."
- Neden? - Anladığım kadarıyla yada Kate hakkında yanlış anladığım kadarıyla herşey sex hakkında, herşey her zaman onun için içtenlikle bağlantılıydı.
- Sabes, o meu conceito... acho que devo dizer, que o meu conceito sobre a Kate é que tudo... tudo o que era sexo esteve sempre ligado com... intimidade para ela.
Her zaman içtenlikle ilgiliydi.
Tratou-se sempre de intimidade.
Adil olmayan yasaya karşı itaatsizlik ilkesi ; ahlak tanımayan saygınlığa... göre daha Hıristiyandır ve içtenlikle hukuka saygı duymayı ifade eder.
Que desobedecer por princípio leis injustas é mais Cristão, mais verdadeiro do que obedecer a leis sem respeitar os princípios.
Ve 60'ıncı doğum gününe geldiğinde onun da, benim kadar içtenlikle harika, zengin ve doyurucu bir ömür geçirdiğini söylemesini.
Espero que, quando ele fizer 60 anos, possa dizer, com tanta convicção como eu, que teve uma vida maravilhosa, gratificante e preenchida.
Şu maske ve her şey, içtenlikle itiraf edeyim, biraz çözüldüm.
Com aquela máscara e tudo. Sinceramente, sinto que me saiu um peso de cima.
'Ey tanrım, seni gücendirdiğim için içtenlikle üzgünüm.'
Meu Deus : Do coração me arrependo dos meus pecados.
Eğer bana o Pazar günü Ric'in şarap işletmesinden ayrıldığını gördüğünüzü söylememiş olsaydınız, içtenlikle söylüyorum, hala kuşkularım olacaktı.
Se não me tivesse dito que viu o Rick a sair da vinha naquele Domingo, francamente, ainda estaria com suspeitas.
Şimdi ise, içtenlikle söyleyeyim, sana... vermezdim.
Agora, francamente...
Papa Hazretleri, bana ne yapılacağını söyleyin ve emirlerinizi içtenlikle yerine getireyim.
Vossa Santidade, diga-me o que devo fazer, e eu o farei fielmente.
Şahsını kollaması ve acıdan sakınması için.. .. ona içtenlikle duacı olmuş olsan da .. hakettiğin cezayı çekmen için, seni..
Entregamo-lo ao governador de Roma, para que o sujeite às penas devidas, pedindo-lhe no entanto para cuidar eficazmente da sua pessoa, e que não sofra qualquer mutilação na carne ou nos membros.
İletilecek bir mesajı var. Ve bunu dürüstçe, içtenlikle yapıyor.
Ele quer transmitir uma ideia, e é honesto e sincero em relação a isso.
Bunu biliyorum Bay Kohler, kız kardeşim de biliyor, ev sahibim de biliyor, terzim de. Şimdi siz de biliyorsunuz, sizi içtenlikle tebrik ederim.
Eu sei, senhor Kohler, também a minha irmã, o meu caseiro e o meu alfaiate, e agora também você o sabe.
Ama içtenlikle söyleyebilirim ki Hing-wei Okulu en iyisidir.
Muitas delas não prestam mas a Escola Hing-Wei é a melhor aqui. Não há duvidas disso.
Sizden içtenlikle özür dilerim.
Eu sinceramente peço-lhe perdão.
Fakat, bu doğruluğuna içtenlikle inandığım bir şey.
Mas é algo que sinto como profundamente verdadeiro.
Jim Hacker özverili politikasını içtenlikle açıklıyor olmalı.
Jim Hacker sairá vencedor, com uma medida política altamente altruísta e auto-sacrificadora.
Bizler umalım da Cenevre'de içtenlikle sarf edeceğimiz çabalar sonucunda aramızda açılan köprüleri tekrardan inşa edebilelim.
Tenhamos... esperança... que através dos nossos genuínos esforços... em Genebra... possamos atravessar a ponte sobre as fendas... que surgiram entre nós.
- İçtenlikle, gelmenize sevineceğiz.
- Naturalmente, gostavamos que viesse.
- İçtenlikle mi söylüyorsun?
- Fala a sério?
İçtenlikle diliyorum.
E os meus votos são sinceros.
İçtenlikle, şerif, kendini öldürtmekten rahatsız olacağını sanmıyorum.
Se calhar tem razão. - Oiça.
İçtenlikle söyleyeyim, endişeliyim.
Francamente, estou preocupada.
İçtenlikle, iş istiyorum.
Francamente, eu quero trabalhar.
İçtenlikle söylüyorum, Oliver'in düşüncesizliği beni şaşırttı.
Estou francamente chocada com a indiscrição do Oliver.
İçtenlikle söyleyeyim, ata olan bilimsel üstünlüğümüzü ne kadar sürdürebiliriz bilemiyorum.
Francamente, não sei por quanto tempo podemos manter a nossa superioridade científica sobre o cavalo.
İçtenlikle, hayır.
Francamente, não.
- İçtenlikle inanıyorum.
- Piamente.
İçtenlikle öyle olduğunu ümit ederim.
Isso espero.
İçtenlikle mi?
Humildemente?
İçtenlikle mi?
Humildemente, harita?
İçtenlikle kutlarım. Her şeye sahip değilsek, gerçek kusursuzluğun bir anlamı yoktur.
Se não podemos ter o todo, é o nada a verdadeira perfeição.
İçtenlikle anlat.
Fala com o coração.
Yarın çıkmalısın. İçtenlikle, Bayan Gundersen.
Mude-se amanhã, por favor...
İçtenlikle geri vermek için sana.
Só para ser leal e dar-vo-lo de novo.
Bu gördüğüm gözden kaybolmak üzere olan kötü bir mucize mi yoksa? İçtenlikle yaptıklarımdan pişmanlık duymaya başladım.
Se por milagre eu desaparecesse da vossa vida, duvido, sinceramente, que sentissem algum remorso.
'İçtenlikle gülerdin'eğer kendini görebilseydin'benim kalbimin, bu garip aynanın gördüğü gibi,
" Tu rir-te-ias de coração... Se te fosse concedido ver-te... Como o meu coração, este estranho espelho, mira-te.
İçtenlikle söyleyeyim, sende bu cesaretin olduğunu bilmiyordum.
Francamente, nunca imaginei.
İçtenlikle.
A sério.
İçtenlikle, hiçbirimizde ruhsal güçler olduğuna inanmıyorum... kabile halkının Mulkurul'dan beklediği ölçüde.
Nenhum de nós temos os poderes espirituais que a tribo espera de um mulcural.
İçtenlikle yardım etmeyi öneriyorum.
Estou a oferecer-lhe uma ajuda sincera.
- Samimi misin? - İçtenlikle söylüyorum.
- Isso é verdade?