Işbirliği tradutor Português
3,605 parallel translation
Bunları bizim... ve onlar arasındaki işbirliği sayesinde... başardığımızı... hayranlara söylemek önemli bence.
E acho importante fazer saber aos fãs que isto é um trabalho de equipa, entre nós e eles.
Bu kadar akıllı bir adamın, neden bu kadar aptalca hareket ettiğini ve teröristlerle işbirliği içinde olduğunu merak ettim.
Queria saber porque um homem tão esperto está a ser estúpido e a associar-se a terroristas?
Bundan böyle, suçlularda ya da.. özgür kılmaya uğraştığımız insanlardan çalan ya da onları kullanan insanlarla işbirliği yapmıyoruz.
De agora em diante, não nos associamos mais com criminosos, ou com aqueles que tencionam roubar ou explorar as pessoas que estamos a tentar libertar.
Buradan canlı ayrılmanın tek yolu işbirliği yapmak.
A única maneira de saírem daqui vivos é se colaborarem.
Gillian Cole işbirliği yapmıyormuş.
Disseram que a Gillian Cole não está a colaborar.
Hayır, onlarla işbirliği yapmasını istediğimi açıkça söylemiştim.
Não, eu deixei bem claro que queria que ela cooperasse com eles.
Seninle en başta işbirliği yaparak asıl hatayı ben yaptım.
Fui eu que cometi um erro quando me associei a ti.
Wo Fat'le işbirliği yaptığını itiraf etti.
Admitiu estar na cama com o Wo Fat.
Hava durumu ile işbirliği yapamamak benim hatam değil.
Bem, não é por minha culpa que o clima não tenha ajudado.
Şu anda dokunulmazlığı karşılığında FBI'la işbirliği yapıyor.
Está a colaborar com o FBI em troca de imunidade.
Manda sürüsü işbirliği yapsa, muhtemelen aslanları alt eder.
Provavelmente, os búfalos derrotariam os leões se cooperassem entre si.
Nasıl mücadele ettiklerini, nasıl hayatta kaldıklarını, nasıl işbirliği yapıp, nasıl ayrı yaşamayı seçtiklerini gördük.
Nós vimos suas batalhas e como sobrevivem, como trabalham juntos ou preferem ser solitários.
"Hey, işbirliği için teşekkür ederiz, Bay Lambardo."
"Obrigado pela cooperação, Sr. Lombardo."
Peki işbirliği yapmamı nasıl sağlayacaksınız?
E como a vai conseguir?
Size haberlerim var her şeyi yapabileceğini sanan iki gerzek federal polisle işbirliği yapmak zorunda değilim...
Tenho novidades para vocês. Não tenho de cooperar com dois agentes federais otários que acham que podem...
Komşuluk ve işbirliği ruhu ortaya çıktı bütün garip ve sinirli insanlar ayrıldı.
E o espírito de boa vizinhança surgiu como se todas as pessoas nervosas e esquisitas tivessem ido embora.
Arkadaşın Lomox oldukça işbirliği yaptı.
O teu amigo Lomox foi muito cooperativo.
Sanırım Bay Presto pek işbirliği yapmayacak.
Acho que o Mr. Presto pode não ser muito cooperante.
Kaçağımız, seri katil Red John ile işbirliği içinde olduğu bilinen biri.
A nossa fugitiva tem um vínculo ao assassino em série, Red John.
Bunu bir çeşit işbirliği ilişkisi gibi düşün.
Pensa nisso como, uma relação cooperativa.
Soru bir, " Çalışan diğerleriyle işbirliği yapıyor mu ve... Bunların hepsine cevabım, Kesinlikle Katılmıyorum.
Aqui é tudo "Discordo Bastante."
Sence işbirliği yapacak mı?
Achas que ele irá cooperar?
Pek işbirliği yaptığı söylenemez ama tüm bunlar değişmek üzere.
Sabes, ela não é propriamente... cooperante. Mas... tudo isso está prestes a mudar.
Bu dava sağlam, güzel bir polis işbirliği ile çözülecek bir profesörün yarım yamalak çıkarttığı psikolojik profil ile değil.
Este caso será resolvido com bom trabalho policial, e não com um perfil psicológico de um doutor qualquer.
Polis ile işbirliği içindeyim.
E estou a cooperar com a polícia.
Başından geçenlere saygı göstermek istiyorum ; her şeyin bitmesini istemesine falan, onun da işbirliği yapması gerek.
Quero respeitar tudo o que ela passou e a sua vontade de pôr fim a isso, mas ela tem de participar.
Ama onlarla işbirliği yapmalısın.
Mas tens de cooperar com estas pessoas.
Bu savaşta bizimle işbirliği yapmak istemiyorsan bizim için ne gibi bir planın var?
Se não estão interessados na nossa colaboração, então quais são as vossas reais intenções a nosso respeito?
Eğer bizimle işbirliği yaparsan herkes için işleri daha kolaylaştırırsın.
Se colaborar com a gente, pode tornar as coisas mais fáceis para todos.
Bizimle işbirliği yap Donnie bize her şeyi söyle ve böylece kızlarını tekrar görebilirsin.
Coopere conosco, Donnie. Diga tudo e dê-se uma chance de ver as suas meninas de novo.
Gerald Lydon adında bir adamla işbirliği mi yapıyorsun?
Está comprometido com um tipo chamado Gerald Lydon?
Ama siz sonuçları aldığınızda birinin, muhtemelen Carter Lydon'ın Norveçli bir genetikçiyle işbirliği içinde çalışıp şimdiye kadar var olmayan bir bileşimle Gerald Lydon'ı zehirlediğini ve olanları öğrendiği için de Natasha Kademan'ı öldürdüğünü kanıtlamaya yaklaşmış olacağım.
Mas, quando obtiver os resultados, eu estarei muito perto de provar que alguém, muito provavelmente o Carter Lydon, a trabalhar em colaboração com um geneticista norueguês, envenenou o Gerald Lydon com um composto até agora não existente e depois matou a Natasha Kademan quando ela descobriu o plano dele.
Polisle işbirliği yapmışsın.
Dás um óptimo parceiro.
Kirkin'in bizimle işbirliği yapacağı ne malum?
O que te faz pensar que o Kirkin cooperará connosco?
- Eğer işbirliği yaparsan...
Pode ser muito mais fácil, se tu...
Kızınızı evine sağ salim getirmek için elimizden geleni yapacağız ama sizin de bizimle işbirliği yapmanız gerekiyor.
Vamos fazer de tudo para trazer a sua filha a salvo, mas preciso de cooperação.
Sizden federal bir araştırmada işbirliği istiyoruz.
Estamos a pedir para colaborarem com uma investigação federal.
Eğer Girişim konusunda işbirliği yaparsam Walter'a zarar gelmeyeceğine söz vermiştin.
Prometeu-me que se eu cooperasse... com o empreendimento, não aconteceria nada ao Walter! E não foi.
Hepimiz o iblisle işbirliği yaptık.
Conspiramos com o diabo e ninguém quer ir preso.
İşbirliği yaparsan seni öldürürler.
Colabore e eles matam-na.
İşbirliği önermiyorsunuz, nüfusunuza geçirmek istiyorsunuz.
Não está a oferecer cooperação, está a exigir uma tutela.
İşbirliği yaparsınız diye ummuştum.
- Esperava a sua cooperação.
Sadece biraz işbirliği yapmanı istiyorum, tamam mı? Çok bir şey istemiyorum.
Não é pedir muito.
Pekala. İşbirliği yapacağım.
Está bem, eu alinho.
Mikrofonu açıyorum. İşbirliği edeceksin.
Vou pôr-te em alta voz, vais entrar no jogo.
İşbirliği yaparım ama bir anlaşma istiyorum.
Eu coopero, mas quero um acordo.
İşbirliği yaparsan yol boyunca bir ziyaret ayarlayabiliriz.
Se cooperar... talvez lhe arranjemos uma visita durante o caminho.
İşbirliği yapmıyor.
Ela não está a cooperar.
İşbirliği yapar mı bilmem ama deneyeceğiz.
Não tenho a certeza se ele vai cooperar, - mas vamos tentar.
- Eger isbirligi yaparsan...
Pode ser muito mais fácil, se tu...
İşbirliği yapmanıza ihtiyacımız var.
Precisamos da vossa cooperação.