Jezebel tradutor Português
96 parallel translation
Jezebel adında bir kadını düşünüyorum Tanrı'nın inayetinde şeytanca şeyler yapan bir kadını.
Estou a pensar numa mulher chamada Jezebel que fez mal aos olhos de Deus.
Yan, çıplak yosma, yan.
Arde, Jezebel nua.
Orda "Ve sokaktaki köpekler İzevel'i yiyecek" diyordu.
Dizia "E os cães nas ruas irão devorar Jezebel."
Dua et, Jezebel, dua et
Reza, Jezebel, reza...
Dua et, Jezebel, dua et
Reza, Jezebel, reza
Kendini peygamber diye tanıtan Izebel öğretisiyle kullarımı zinaya teşvik ediyor.
Sofre essa mulher Jezebel, que se intitula profeta... para levar e seduzir os meus servidores á fornicação.
Karısını Jezebel gibi pazarladığı için diğer karılara birer inek verecek.
Por ter encorajado a esposa a comportar-se como uma Jezebel deve pagar uma vaca a cada uma das outras esposas.
Hatırlatmama gerek var mı kediyi merak öldürürmüş.
- Devo-te lembrar, Jezebel, que a curiosidade matou o gato.
Jezebel!
Jezebel!
- Jezebel'in nereden geldiğini sanıyorsun?
- O quê? - Donde achas que Jezabel vem?
Postanedeki Jezebel.
A Jezabel do correio.
Jezebel.
Jezebel.
Tanrım, bu günahkarı ölümle lanetle.
Senhor, que esta Jezebel seja condenada à morte.
"Yahudi krallığı, Jezebel ve onun düşkün kızı yüzünden çöktü."
O reino dos judeus caiu sobre Jezebel, e sua filha amaldiçoada.
Athena, Jezebel, Raven, Elisabeth ve ben ayin yapıyoruz.
Athena, Jezebel, Raven, Elspeth e eu. Somos feiticeiras.
- Yaşlı Jezebel tam kafasından darbe almış.
A JezabeI foi atingida mesmo na cabeca.
14 bin boks meraklısı Jezebel kasırgasına rağmen salonu doldurdu.
Estou ansiosa por chegar junto do ringue e dos 14 mil que enfrentaram o furacão Jezebel...
Şanslılar içeri girdi bile. Tropik Jezebel fırtınası ortalığı kasıp kavururken biz eski Atlantic City Arena'sının dışındayız.
Os felizardos já estão lá dentro quando a tempestade tropical Jezebel desaba na rua às portas da grandiosa Atlantic City Arena.
Tropik Jezebel fırtınası sonunda kasırgaya döndü.
Afinal parece que a tempestade tropical Jezebel é capaz de ser um furacão.
Jezebel kolay lokma demiyorum ama Sodom'a taşınmadan evvel orası çanak çömleğiyle biliniyordu.
Não estou a dizer que a Jezebel seja fácil. Mas antes de mudar para Sodoma, era conhecida pela sua olaria.
Sana çok kötü davranırlar. Durum çok kötüye gider.
Passavas a ser uma Jezebel, um demónio.
Jezebel, İncil'de köpekler tarafından yenilen tek kraliçeydi.
A Jezebel foi a única rainha na Bíblia a ser devorada por cães.
Ve şehir halkı, Jezebel'in onlara dediğini... Jezebel'in onlara yazdığı gibi yaptı ;
E os homens da cidade fizeram o que Jezabel lhes tinha mandado e o que estava escrito nas cartas que ela lhes havia dado.
Bugünkü okuma parçamız, kadınların kötülüğünün simgesi haline gelmiş Jezebel'in öyküsüydü.
A nossa leitura de hoje relatou a história de Jezabel, cujo nome veio a significar a perversidade das mulheres.
Fahişe Jezebel, "İki Kral, Kısım 9" da anlatılan, basit ve kafir bir kadındır.
A Jezabel pintada do Segundo Livro dos Reis, Capítulo nono. Uma mulher superficial e profana.
Tanrı da Jezebel'den bahseder :
O Senhor falou também de Jezabel, dizendo. :
"Jezrael Duvarı'nda köpeklere yem olacak Jezebel!"
"Jezabel será devorada pelos cães no campo de Jezrael."
Bunu bizim Hristiyanlık anlayışımıza aykırı bulabiliriz, ama bu dünyanın Jezebel'lerinin
Podemos achar isto estranho, devido à nossa noção de Cristianismo. Mas, para as Jezabéis deste mundo, a morte é o preço a pagar.
Jezebel, kuleden düştü... sen de düşeceksin.
Jezebel caiu da torre... e tu também vais.
Dikkati üstüne çekmeye çalışan hain bir kaltak gibisin.
Estás pintada como uma jezebel sedenta de atenção.
Kimmy, Alex, Aubrey ve Jezebel'de buralarda bir yerde.
Tens o Kimmy, o Alex, a Aubrey e a Jezebel, algures por aqui.
Ama acele edersek, jezebel'de bir masa ayarlatabiliriz.
Mas se nos despacharmos, ainda arranjamos uma mesa no Jezebel.
Jezebel! Buraya gel, ayaklı pirzola.
Jezabel, anda aqui boazona!
Eğer Jezebel'in canını yakmayı düşünüyorsan- -
- Se pensas sequer em magoar a Jezabel...
Seninle Jezebel hakkında konuşmak istiyordum.
Temos que falar sobre Jezabel.
Jezebel!
Jezabel!
Adı Jezebel.
É o Jezebel.
- Seni ahlaksız kadın!
- Sua Jezebel.
Erkek arkadaşına yakın otur. Jezebel.
Senta-te ao lado do teu namorado, Jezebel.
Hatta Jezebel bile.
Acima de tudo Jezebel.
- İmzala şunu, seni beyaz Jezebel!
- Assine, sua jezebel branca!
Acaba nasıl olurdu diye düşünüyorum ama Jezebel eşyalarını toplamış ve uzaklara gitmişti bile. Ve o yazdan sonra asla eski ben olamadım.
Penso no que poderia ter sido, mas a Jezebel arrumou as malas... e foi embora, e nunca mais fui o mesmo desde esse Verão.
Seni kötü kadın.
Tu, Jezebel!
Jezebel köküne ve yarım parça, kafatasına ihtiyacım var.
Preciso das raízes de Jezebel. E das 15 gramas de caveira.
Size yalvarıyorum, söylediklerime kulak asın, izlediğiniz yoldan dönün yoksa siz de fahişe Jezebel ile evlenen Ahab'ın acıklı sonuna maruz kalıp kanınızı köpekler yalayacak.
Eu vos imploro Vossa Alteza que prestais atenção não sigais o caminho que pareceis ter tomado, ou estareis certamente seguindo Acabe, que se casou com Jezebel, a prostituta. E certamente fareis cair sobre vós o seu triste fim, onde os cães lamberão vossas feridas como lamberam as de Acabe.
Seni şirk koşan Jezebel!
Jezebel blasfema!
Bana Jezebel de!
Chama-me de Jezebel!
Jezebel!
- Jezebel!
Jezebel şişesini alıyor... Sürdüğünüz parfüm işte bu! Dirseğine ve koluna sürerek adamdan koklamasını istiyor adam koklamaya başlıyor.
Ela pegou uma amostra de Jezebel, este que você está usando... e borrifou o pulso e o braço dela para ele cheirar.
Jezebel hâlâ aramızda!
A Jezebel ainda se encontra entre nós!
Jezebel mi dedi?
O Jezebel?