Jilet tradutor Português
434 parallel translation
- Bir jilet mi?
- Uma lâmina de barbear?
Soğuk keten, kazak, sabun ve jilet havluya sarılmış...
Uma roupa branca, uma camisola, sabonete, e gilette...
Sadece bir jilet.
É só uma lâmina.
Bu jiletle Brant'in ofisindeki jilet arasındaki benzerliği düşünürsen... bana yardım etsen iyi olur.
Considerando a semelhança entre esta lâmina e a do gabinete do Brant, é bom que o faça.
Bir silah, bıçak, cop ya da jilet, diğer adamda olmayan bir şey.
Uma arma ou faca, um bastão ou navalha, algo que o outro não tenha.
Uyku hapı veya jilet yasak.
Nada de soporíferos nem de lâminas.
Bir jilet bulsam tiraº olabilirdim.
Dava-me jeito uma lamina de barbear.
Jilet eskisi kadar keskin değil, ama senin.
A lâmina não está tão afiada como antes, mas é tua.
Çoktan eritilip jilet yapılmalıydı.
Devia ser derretido para fazer lâminas.
Şaşırıp da usturana jilet koymadın, değil mi?
. Esqueceu de pôr a lâmina?
Jilet mi efendim?
. A lâmina?
Yüzüm çok büyük, jilet ufacık.
Tenho uma cara grande. Lamina pequena.
Keskin bir jilet ve insan anatomisinde atar damarların yerini gösteren bir tablo.
Sim, uma faca afiada e um atlas de anatomia humana onde se possam ver onde são as artérias principais.
Banyoda jilet ve tıraş kremi var, müessesemizin ikramı.
Tens uma máquina de barbear e creme na casa de banho, por conta da casa.
Bu yüzden ben de bisikletle dolaşırken yanımda jilet ve bir şişe potasyum permanganat çözeltisi taşıyorum.
Que é a razão de eu andar por aqui com uma lâmina de barbear e um frasco de permanganato de potássio.
Bir jilet darbesi- -
Um descuido com a lâmina e...
Haftada bir tıraş hakkın var, tüm barakaya tek bir jilet düşüyor.
Banho e barba uma vez por semana. Uma lâmina para todos.
Jilet getir. Başındaki yaraları temizleyelim.
Vai buscar a navalha para limparmos estas feridas.
Çavuş Fredericks, Jilet ve su getir.
Sargento Fredericks, traga uma lâmina e água.
Kılıç tıpkı bir jilet gibidir.
Esta espada faz a barba como uma lâmina.
Kıçı kırık bir paket jilet çaldın da başın göğe mi erdi?
Roubar lâminas de barbear. O que quer provar?
Eminim okulda sana Jilet Sharp diyorlardı.
Aposto que seu apelido era Luke "Charme".
Ayrıca bir jilet buldum.
Também achei um lâmina.
Jilet de görmeden hiç fena değil.
Não é muito para evitar a lâmina.
Jilet vurmana az kalmış.
Daqui a nada, estarás a fazer a barba à navalha.
Aslan büyük, vahşi bir hayvandır. Yüksekliği 1.5, boyu 3 metre, ağırlığı 180 kilodur. Saatte 65 km / h hızla koşar ve sivri dişli, korkunç uzun, jilet gibi keskin pençeleriyle sizi parçalayabilir.
Repare, o leão é uma besta selvagem enorme, cerca de metro e meio de altura, 3 metros de comprimento, 180 quilos, que corre 64 quilómetros à hora, cheio de dentes afiados e pontiagudos, com terríveis garras compridas e afiadas capazes de lhe abrir a barriga
Jilet gibi keskin zekanı kendine sakla, Şahin, memlekette midye avlarken işine yarar.
Porque não deixas as piadas de espadachim para os mexilhões lá da terra, Olhovivo?
Aslan, üç metre uzunluğunda, bir buçuk metre yüksekliğinde, bolca sivri dişi ve jilet gibi keskin pençeleri olan, dev bir yırtıcı canavardır.
Sabe, um leão é uma criatura enorme e selvagem... com cerca de 3 metros de comprimento, metro e meio de altura... com imensos dentes afiados e pontiagudos... e desagradáveis e enormes garras afiadas como lâminas.
Bir tanesinin havalı, ekoseli bir paltosu vardı. Diğeri jilet gibiydi.
Um deles trazia um casaco de xadrez e o outro estava todo janota.
Buz kalıpları, şarap, jilet.
Cubos de gelo, vinho, lâminas.
Ayrıca bir jilet buldum.
E também te arranjei uma lâmina.
O yüzden odanıza hemen bir jilet gönderiyorum.
Mandarei uma gilete para o quarto imediatamente.
Kırmızı Süvarilerın taraftarları yılın çaylağı için bahse girdi kim herhangi bir sabah onun sakallarını Wilkinson üçlü jilet ile kesebilir.
A aposta dos homens-cavalos vermelhos para iniciantes do ano que mata seu resto de barba cada manhã com uma Wilkinson Sword Tri-flex.
Burada söz konusu olan, bildiklerime dayanarak söylediğimi... bu arada belirtmeliyim ; çizgili, iri, jilet gibi keskin dişli... yaklaşık üç metre uzunluğunda ve felis horribilis familyasından olan... bir çeşit çok hücreli canlı.
O que procuramos, isto não é mais que um palpite... gostaria de deixar bem claro, é uma forma de vida multicelular, às riscas, enorme, dentes afiados, com cerca de 3 metros de cumprimento,
Sana 550 dolarlık takım elbiseler alacağım. Jilet gibi olacaksın.
Vou comprar-te fatos de $ 550, para que fiques mesmo elegante.
- Jilet bulamadım da.
- Não encontrei lâminas.
Jilet.
Navalha.
Jilet!
Navalha!
Jilet.
- Navalha.
Jilet, jilet.
- Navalha, navalha.
Hayır, hayır jilet değil.
- Não. Não, não é navalha.
Jilet, jilet.
Navalha. Navalha.
Jilet gibi ol.
Põe-te bonito.
Bahse girerim ki, bu bacaklar hiç düşen yelken tarafından jilet gibi kesilip gözlerinizin önünde denize sürüklenmemiştir.
Aposto que nunca foram cortadas por uma vela que caiu e levadas pelo mar perante os seus olhos.
" Doktor Korkulu Jilet'in tımarhanesinde sıçan kusmuğunun kıymıkları
" No manicómio do Doutor Medo Partículas de vómito de rato
Şimdi ilerliyorsun keskin jilet.
Isso mesmo, navalha afiada.
Ben de biraz jilet ve traş kremi alacağım.
Eu vou comprar lâminas e creme de barbear.
Jilet için içeri giriyorum, tatlım.
Vou entrar para apanhar uma gilete, querida.
Ellerine bir jilet aldılar.
Eles pegaram numa lâmina de barbear.
Bunun gibi sıradan bir jilet.
Uma lâmina comum, como esta aqui.
Temiz ve jilet gibi üniformalar.
Uniformes de Gala, botas polidas.