English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ J ] / Jogging

Jogging tradutor Português

158 parallel translation
- Koşu yapar mısın? - Ne?
- Fazes jogging?
Şimdi herkes jogging yapıyor.
O que está a dar agora é o estilo jogging.
Yine ortalarda dolanıyorsun ha?
A velha marcha de jogging?
- Koşu mu yapıyoruz?
- Estamos a fazer'jogging'
Koşması gerekiyordu.
Tem de ir fazer jogging.
Saat 1'de koşu pistinde buluşalım.
Vem ter comigo ao jogging à 1 : 00.
Koşu yapmanın seni forma soktuğunu sanıyordum.
Pensei que o jogging te estava a pôr em forma.
Koşu yaptığı için şimdi onu kaldırıp ambulansa koyabiliyorum.
Graças ao jogging, já o consigo pôr na ambulância.
Koşu ayakkabıları... tenis ve yürüyüş ayakkabıları, bu tür şeyler.
Sapatos de corrida... sapatos de ténis e jogging e coisas desse género.
Peşinden saatlerce koşardım.
Passava horas a fazer jogging atrás dele.
Tenis, yüzme, aerobik, koşu, masaj...
Ténis, natação, aeróbica, jogging, massagens...
Belki bisiklet yolunda biraz jogging yaparım.
Poderia sair a correr um pouco.
Kostümler, jogging, saatlerce seks.
Disfarces, esporte e sexo a toda hora.
- Koşu yaptım.
- Fiz "Jogging" até aqui.
Haftada üç kez koşarım yaklaşık dört buçuk mil ediyor.
Faço Jogging três vezes por semana. aproximadamente 7 km. -
Aşk kanalında yürüyordum.
Jogging no canal do amor.
Koştuğumu bilmiyordun.
É o meu jogging.
- Konuşmaya başladık, ona koştuğumu söyledim...
Começámos a falar, e eu disse-lhe que faço jogging e, então,
Doktor, sana jogging yapmanın, sırtın için kötü olduğunu söylememiş miydi?
E o médico não te disse que o jogging faz mal à tua coluna?
Geceleri koşuya çıktığımda... beni koruyor.
Protege-me quando faço... jogging de noite.
Koşuya çıkmış.
Está a fazer jogging.
Sana biraz yürüyüş kıyafeti almaya gidiyoruz...
Não faço isso. Vamos arranjar um fato de jogging e amanhã de manhã...
"Merhaba, koşu sırasında sizinle tanışmamış mıydık?"
"Olá, não nos vimos já no jogging?"
iki New York'lu Venedik'te koşarken çarpışıyor. şimdi de burada görüyorum seni.
Dois Nova-iorquinos... a fazer jogging em Veneza e damos um com o outro.
Sürekli koşuyor ya da o telefonla konuşup tıraş losyonu kokuyorsun.
Ou fazes jogging ou andas de orelha colada ao telefone! Tresandas a aftershave.
Koşmak için, yani.
Refiro-me ao jogging.
Şehirdeki en iyi jogging alanı.
O melhor para correr em Nova lorque.
Nike'nin kurucu ortaklarından Bill Bowerman jogging çılgınlığının patlamasına neden olan dünyaca ünlü kitap'Jogging'i yazan... yazarlardan biri oldu.
Bill Bowerman, co-fundador da Nike, co-escreveu Jogging, universalmente reconhecido como o livro que lançou a moda do jogging.
Ve kendisi koşmayı, pateni ve yüzmeyi seviyor, biz de bir anlaşma yaptık.
Ele faz jogging, patins e nada e fizemos um acordo.
Yürüyüş yapıyorduk ve bir kuş gördük.
Estávamos a fazer jogging e vimos aquele pássaro.
"Churro" maskotunu kovalamak yürüyüş sayılmaz.
Correr atrás do tipo dos churros não é jogging.
Koşuya çıktığımı söyle.
Diga-lhes que fui fazer jogging.
Sabahları koşmaya başla.
Jogging de manhã e à noite.
Belki de sen koşarken oluşan bir isiliktir. Lanet olası, ne bileyim?
Talvez uma inflamação do "jogging".
- Orası koşu parkurudur.
- É um percurso de corrida. Ele faz jogging?
Evet, bütün o yemekleri benim için yapar ve koşuya çıkardın.
Sim, cozinhavas aquilo tudo para mim e, depois, ias fazer "jogging".
Bu işin bazı gerekleri var her şey kayda geçiyor ama evet bir bakalım burada, 6 Ocak dün öğleden sonra, köpekle jogging yapmaya...
A situação é estranha, se tivermos em conta o que está no relatório. Mas vejamos... Aqui... 6 de Janeiro, ontem à tarde.
Küçük kurban Sue Ellen Hoddy'yle ilişkini soruyorum. Koşu yolunun yanında bulduğunu söylediğin kız.
A sua relação com a2ª vítima, a Sue-Ellen Huddy, que diz ter encontrado junto ao percurso de jogging.
Yürüyüş bile "marifet" sayılmış.
Ela inclui "jogging" nas especializações.
- Pekâla, tamam, belki iyi bir yürüyüşçüdür.
Será especializada em "jogging".
Jogging!
Corro.
Santa Monica yakınlarındaki plajda arkadaşımla yürüyordum ve Dr. Grambs yanımıza geldi...
Estava a passear com o meu amigo, ao pé da praia em Santa Monica, e encontrámos o Dr. Grambs a fazer jogging...
Golfmuş koşmakmış, annen seni emzirdi mi gibi saçma sorular sorup asıl meseleyi üstü kapalı geçiyorsunuz.
Perguntam sobre o golfe, o jogging e se a pessoa foi amamentada à nascença, o que vos apetecer.
Jogging yapıyorduk.
Estávamos a fazer jogging
- "Spor yapıyordum."
- Estava a fazer jogging.
Bunlar, çöplerini ayıran köpekleri ile dolaşan, ve Steely Dan'i dinleyen insanlar işte.
São estas mesmas pessoas que separam o lixo, fazem jogging com os cães, e ouvem Steely Dan.
Havayı kirletmek suçundan dava edilebilirsiniz.
Pode ser processado por poluir o ar. PROIBIDO FAZER JOGGING SEM LICENCA
Tekrar jogginge başlamalıyım. Günde 5 mil.
Devias voltar ao jogging, bucha, correr uns quilómetros por dia.
Bütün aletlerle çalışırım.
Bicicleta, "step", "jogging".
Tanıtımlar böyle yürüyor.
É PROIBIDO FAZER JOGGING NO CAMPO DE GOLFE Um pouco caótico, mas é assim.
- Yanlış saatte yalnız koşmuş.
Ele escolheu uma má altura do dia para andar a fazer jogging sozinho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]