Kaldı tradutor Português
103,483 parallel translation
Ellerinizi görebileceğimiz bir yere kaldırın.
Polícia de Nova Iorque.
The Night Of'a kaldığımız yerden devam ederiz.
Podemos ver o "The Night Of".
Testin sadece son bir parçası kaldı.
Falta, apenas, uma última etapa no teste.
Şimdi, galaksideki en tehlikeli gezegende mahsur kaldık.
Então... estamos presos no planeta mais perigoso da galáxia.
Elektromanyetik darbe gibi. Bu da Raymond'ın neden minyatür halde kaldığını açıklar.
O que explica porque o Raymond está preso no estado miniaturizado.
- Hayır, Hitler Polonya'yı işgal etti ve JSA da Avrupa'ya gitmek zorunda kaldı.
Não, o Hitler invadiu a Polónia, e a SJA teve que ser enviada para a Europa.
Görünüşe göre sihirbazınız çok geç kaldı.
Parece que o vosso feiticeiro chegou tarde demais.
Demek istediğim şu ki, eğer orada Rip'ten bir parça kaldıysa bunu bilmeliyim.
O facto é que se ainda há algo do velho Rip dentro dele, eu tenho que o encontrar.
Altı ay boyunca burada hayatta kaldım.
- Vivia. Foi aqui que eu sobrevivi durante seis meses.
Onu gördün, kavgada sivilleri savunmasız bıraktı ki bende onlara geri dönmek zorunda kaldım.
Tu viste... ele deixou civis indefesos numa luta à qual eu tive que voltar.
Üzgünüm geç kaldım.
Peço desculpa pelo atraso.
- Hayatta kaldın.
- Tu sobrevives.
Hepimizin kaldığı yerden devam etmeye hakkı var.
Ambos temos o direito de seguir em frente.
Az kaldı.
Quase lá.
Uzaylı karşıtı terörist organizasyon Cadmus'ın şüpheli sorumlusu Luthor, National City'deki bütün uzaylıları biyolojik bir silahla ortadan kaldırma teşebbüsüde dahil bir çok suçtan yargılanıyor.
A suspeita chefe da organização terrorista e anti-extraterrestre, "Cadmus", foi acusada de uma série de crimes, incluindo a utilização de uma arma biológica numa tentativa de exterminar todos os extraterrestres
Hayatımın her günü yara bandını kaldırmak gibiydi.
Era como arrancar um penso todos os dias.
Kaldığımız yerden devam etmeyi çok istiyorum.
E quero mesmo muito, - voltar a esse assunto. - A sério?
Nihayet başbaşa kaldık aşkım.
Enfim a sós, querida.
Geç kaldığım için çok üzgünüm.
Desculpem o atraso.
Geç kaldın Danvers.
Está atrasado, Danvers.
Ona inanan tek kişi ben kaldım.
Sou a única que ainda acredita nele.
Az kaldı sende.
Tu consegues!
Çünkü bana, ben ve kardeşim Dünya'ya kaçırıldığımızda,... güverte altında kilitli kaldığım altı haftayı hatırlatıyor.
Porque me faz lembrar das seis semanas que estive trancada num porão quando eu e o meu irmão fomos contrabandeados para a Terra.
Kardeşim Bastian onlar için çalışıyordu fakat ağırlığını kaldıramıyordu.
O meu irmão, Bastian, trabalha para eles, mas não tem pago aquilo que deve.
Yoksa kaldırımın yeni boyası olur.
Ou o passeio vai ser pintado com uma cor diferente.
Kara'nın üzerine olan ödülü kaldır.
Retira a recompensa pela Kara.
Sence Dünyamız'ın yok oluşundan herkese söz hakkı vererek mi hayatta kaldığımızı sanıyorsun?
Achas que sobrevivemos à destruição do nosso mundo ouvindo a opinião de todos?
Bütün gece ayakta kaldım ve güneş doğduğunda bir sürü sığırcık hareket ediyordu.
E, depois, amanheceu... e ali estava um bando de estorninhos a voar por perto.
- Kaldır şunu.
- Guarda isso!
Zavallı tatlı çocuk sırf özgür iradeyi kaldıran küçük rahatsız edici bir yan etkiden dolayı aslında bütün şeyi hurdaya çıkarmak istedi.
- O pobre e doce rapaz queria acabar com tudo apenas devido a um pequeno efeito colateral que remove o livre arbítrio.
- Az kaldı tamam?
- Quase lá, está bem?
Ve bu aklımda kaldı.
E guardei isso na memória.
23 saat 14 dakikanız kaldı.
Tem 23 horas e 14 minutos.
Bütün hayatım boyunca hep yardımcı olarak kaldım.
Passei a minha vida inteira a ser um ajudante.
Bu her şeyin taşınma şeklinde bir devrim yaratacaktı. Açlığı, fosil yakıtlara bağımlılığı ortadan kaldıracaktı.
Isto era suposto revolucionar os meios de transporte, eliminar a fome e a necessidade de combustíveis fósseis.
- O kız geçmişte kaldı Mon-El.
Ela está no teu passado, Mon-El.
Ben Birleşik Devletler'i temsil ediyorum ancak bugün bütün insanoğlu adına konuşuyor ve sizden National City'deki kuşatmayı kaldırmanızı talep ediyorum.
- Represento os Estados Unidos, mas... hoje falo em nome da Humanidade quando exijo que abandone o cerco que fez a National City.
Tamam, dünyayı kurtarır kurtarmaz James'ten eşyalarını kaldırmasını isterim.
Certificar-me-ei que o James limpe isto tudo assim que salvarmos o mundo.
Eşyalarını kaldırması yetmez.
Limpar não será suficiente.
- Supergirl gemide kaldı.
A "Supergirl" ficou lá em cima!
Çok az kaldı.
Em breve, merda!
Her şeyi kendi başıma öğrenmek zorunda kaldım.
Tive de perceber tudo sozinho.
Çok az kaldı.
Em breve, merda.
Bence şüphelerini ortadan kaldırmaya çalış.
Era melhor combater as suas dúvidas, Doug.
Başkan yardımcılığına sadece sekiz gün kaldı.
Só faltam mais oito dias para a vice-presidência.
- Ne kadar kaldı?
- Quanto tempo demora?
- Geç kaldın.
- Está atrasada.
Sana midilli kaldı.
Tens um pónei.
Zorunda kaldım.
Tive que fazê-lo.
Tamamen ayrılmadım ama az kaldı.
- Não mas estive perto.
Az kaldı.
Quase.
kaldır 299
kaldırın 181
kaldır beni 31
kaldıralım 18
kaldı ki 31
kaldır kıçını 88
kaldır onu 77
kaldır şunu 110
kaldır ellerini 57
kaldırın şunu 28
kaldırın 181
kaldır beni 31
kaldıralım 18
kaldı ki 31
kaldır kıçını 88
kaldır onu 77
kaldır şunu 110
kaldır ellerini 57
kaldırın şunu 28