Kalede tradutor Português
455 parallel translation
Kalede değil.
Não está no castelo.
Kalede asker görme ihtimali kadar az.
Tão possível como ver os soldados com calcas bonitas no forte.
Yerliler neden kalede?
Por que estão eles no forte?
Eski Belediye Başkanınız kalede kalacağımı söylemişti.
O presidente da câmara queria alojar-me no castelo.
Sırrımızı düke açmanın ustaca yapılmış bir manevra olup olmadığı sorusu Edith'le kalede bir kaç gün geçirmemiz için bir davet alınca cevaplanmış oldu.
Foi uma atitude Inteligente confiarmos o nosso segredo ao Duque, pois permitiu que a Edith e eu passássemos uns dias no castelo.
Şu an diğer kalede.
Ele está na outra aldeia.
Gideceğiz, kalede doktor var.
Vamos continuar, tem um medico no forte.
Kalede nöbeti var sanırım.
Penso que está de serviço no forte.
Otsu kalede tutuluyor!
Levaram a Omitsu para o castelo!
- Bu kalede sürekli olarak seni düşündüm.
- No castelo, pensava constantemente em ti!
Yeni kalede, araba konvoyu ile beraberiz.
Do novo forte, da caravana.
Kalede zaten biri var yani? Kendi adamlarımızdan biri mi?
Queres dizer que temos alguém dentro do castelo, um dos nossos?
Ama anlamıyorum, zaten kalede bir adamımız varsa, neden anahtarı o almıyor?
Mas, não percebo... se temos alguém dentro do castelo porque é que ele não tira a chave?
Çocuk? Kalede mi?
A criança está no castelo?
Bu adam sadece Kara Tilki değil, o ve onun aşağılık suç ortağı, bu kalede sakladıkları sefil çocuğu, tahtınıza oturtacaklardı!
Não só é este homem o Raposa Negra, mas ele e a sua desprezível cúmplice, tiveram um descaramento vergonhoso de abrigar neste castelo aquela criança miserável, que iria ocupar o seu lugar no trono!
Kalede baºka kadinlar da var.
Há mais mulheres no forte.
Albay Marston'u... tüm kiº boyunca kalede tutacak emirleri getirmeye.
Para trazer as ordens... que manterao o Cor. Marston no forte durante todo o Inverno.
Kalede Bayan Marston'un da bulunmasi seni rahatsiz mi ediyor?
A presença da Sra. Marston no forte incomoda-o?
ªu KiziI Bulut'u dünyadan kovma saçmaligina bir son ver... ve kar baºlayana kadar kalede kal.
Desista desta ideia louca de acabar com o Red Cloud... e fique no forte até começar a nevar.
Digerleri hala kalede mi?
Os outros ainda estao no forte?
Kuzeydeki Apache baskınları yüzünden Kalede az asker vardı.
O forte foi isolado devido aos ataques apaches no norte.
Bu kalede rahatsız olmak mümkün değil.
É bem melhor que o desconforto de uma Fortaleza.
Bu kalede saklanmış vaziyette 200 külçe altın var.
Há 200 kg de ouro escondido neste castelo.
Bu, bulmak için kalede her yeri kazdıkları gömülü altın.
Faz parte da reserva de ouro que estavam à procura no castelo.
Kalede de olmadığına göre...
Então, se ele não está na fortaleza...
Kalede oturup beklese miydik acaba?
Espera e olha para a fortaleza?
Kalede yaşamaya devam edecek olsaydım böylesi mutlulukların hiç farkına varamayacaktım.
A felicidade destes dias, eu nunca teria... conhecido vivendo no castelo.
General Santa Anna, bu kalenin komutanını son defa uyarıyor. Kalede kadınlar ve çocukların olduğunu haber almış bulunuyoruz.
O Generalíssimo Santa Anna acaba de chegar com o exército principal e só agora ficou a saber que há mulheres e crianças na missão.
Burada, bu kalede... Houston'a çok değerli on gün kazandırdınız.
Aqui nestas muralhas conseguiram uns valiosos dez dias para Houston.
... Ve kalede kıta görevinde olan Binbaşı Dabney'i tanıyordunuz...
E conhecia o comandante Major Dabney...
Geçinmek için kalede çalışamaz mıyım?
Eu não podia trabalhar perto do forte só para me manter?
Kalede hem senin hem de benim için altın var.
No forte tem ouro para ti e para mim.
Bu kalede görevli olduğunuz sürece, ne dersem yapacaksınız,
Enquanto estiver no posto você fará o que eu mandar.
- Onları kalede istemiyorum.
- Não os quero aqui.
Chihuahua'daki kalede İspanyolca öğrettiğim bir subaydı.
Era um dos meus alunos de espanhol do forte em Chihuahua.
Robson ilk yarıda kalede muhteşemdi.
Robson, especialmente na baliza, fez uma óptima primeira parte.
Umarım ki, kalede daya iyi şartlar altında yeniden karşılaşırız.
Espero revê-la no forte em circunstâncias mais felizes.
Neden kalede değilsin?
Por que não está no castelo? Quem lhe deu licença para sair?
Hitler'in, bir müddet tutuklu kaldığı ve üstün Aryan ırkı teorisini ortaya attığı Landsberg'deki bu kalede Almanya'nın her yerinden gelen gençler ortak hedefe doğru yöneliyordu.
Jovens vindos de toda a Alemanha concentraram-se em Landsberg, o castelo onde Hitler, enquanto prisioneiro, havia concebido a sua teoria sobre uma Raça Ariana dominante.
Şu kalede hangi şövalye?
Que cavaleiro vive naquele castelo?
Bu kalede kim yaşıyor?
Quem vive naquele castelo?
Onu burada, kalede gördüm!
Vi-o aqui neste castelo!
Marica, hayatım, kalede ölmekte olan İnsanlar var, biran evvel ulaşmamız lazım.
Marica, minha querida, há homens a morrer naquele forte, que precisam desesperadamente da nossa ajuda.
Tanrım, kalede ki salgın ne olacak şimdi.
Meu Deus! Aqueles homens no forte, com Difteria!
Bizi kalede ne bekliyor?
O que nos espera no forte?
Kalede bizi rahat hareket ettirmezler.
Nem nos vão deixar entrar no Forte.
Richardson ilk kalede!
Richardson avança!
İkinci kalede!
Está salvo!
- Kalede.
No castelo.
- Kalede.
- No forte.
Kalede adamlar ölüyor.
Há homens a morrer no forte.