Kazaklar tradutor Português
194 parallel translation
KAZAKLAR!
COSSACOS!
General, emri altındaki Kazakları gönderir Kazaklar saldırır ve onu kaçırırlar.
O general envia os seus cossacos. Os cossacos atacam. Os cossacos levam-na.
- Kazaklar vardır.
- Há Cossacos.
O sadece erkek kazakları giyer.
- Eu sei, ela só usa camisas de homem.
İşte Alman kazakları, iç çamaşırları.
Maurice. roupa interior.
Kazakların atları Seine nehrinde su içiyor.
Os cossacos dão a beber a seus cavalos, as águas do Sena.
Nefis memeleri vardı ve hep angora kazaklar giyerdi.
Tinha umas belas mamas e andava sempre de camisola angorá.
Bir keresinde bir takım Kazaklar bana ıslık çalmıştı.
Uma vez uns Cossacos assobiaram-me.
Kazaklar tarafından tecavüze uğramakla meşguldü.
Estava ocupada a ser violada por Cossacos. Bem...
Şu ağaçlara Kazakların kokusu sinmiş.
Aquele bosque fede a cossacos.
Kazaklar, Argunsk civarında.
Em Argunsk... Os cossacos brancos...
Kazaklar, hepsinin üstüne alkol sıkıp ateşe vermiş.
Regaram-na com álcool e incendiaram-na na neve.
Kesinlikle, onları federalist Kazakların eritilmiş kılıçlarından yaptılar.
Claro, palerma, usavam os sabres fundidos dos Cossacos Federalistas.
Kazaklar dolaba mı?
As sweters vão para o armário?
Onlara rondoyla minik salatalar yapardı ve Rego Park'taki hayvan mağazasından minicik kazaklar alırdı.
E estava sempre a fazer saladas para eles no cortador de vegetais e a comprar-lhes camisolinhas minúsculas numa loja para animais em Rego Park.
Hatta daha yeni, kazaklar ve ceketler aldık.
Ainda há pouco tempo compramos mais casacos e camisolas.
Güve yeniği kazaklar ve yün pantolonlar giyerim.
Só visto camisolas roídas pelas traças e calças de lã.
Hizmetçiler, yüzme havuzu, güzel kazaklar.
Empregadas, piscina, roupa...
Kazaklar!
Camisolas!
Kazaklar boynumu çok kalın gösteriyor.
Os pulóveres fazem-me o pescoço muito grosso.
Kız arkadaşım hala kazaklarının neden sürekli bollaştığını bilmiyor.
A minha namorada ainda não sabe porque é que as camisolas delas estão sempre fora do lugar.
Demek kazaklarım buradaymış.
Então era aí que estava a minha camisola.
Evet, öyle, ama Orsan Welles angora kazaklar giymiyordu, değil mi?
Sim, bem, o Orson Wells não usava camisolas de angorá, pois não?
Külotlar, sutyenler, kazaklar, elbiseler.
Calcinhas, sutiãs, camisolas.
Mesela sirk gidince kazaklarını nereden alacaksın?
Tipo, onde irás comprar mais camisolas quando o circo se for embora.
Zaman kavramını bilmeyen uygarlıklarla iş yapmanın bedeli bu. Fakat itiraf etmeliyim ki muhteşem kazaklar yapıyorlar.
É o preço de se fazer negócios com uma cultura que se recusa a reconhecer o conceito de tempo, embora tenha de dizer que fazem camisolas magníficas.
Paltolarınızı, kazaklarınızı, pantolonlarınızı ve gömleklerinizi yatak odasına koyun.
Coloquem os casacos, camisolas, calças e camisas, no quarto.
Nicole'a, Lydia'nın kazaklarından birini verdiğin... ve kaza olduğunda, üstünde o kazağın olduğu doğru mu?
É verdade que deu a Nicole uma sweatshirt da Lydia? E que ela estava a usar quando o autocarro teve o acidente?
" Will, kazaklarımı senin rafına koyabilir miyim?
"Will, posso guardar as minhas camisolas na tua prateleira?"
gömlekler, kazaklar, çoraplar... hepsini.
Camisas, meias, tudo.
Bu kazaklar yeterli olur mu?
Estas camisolas chegam?
Kazaklarına yaptığımı öğrenince çok daha üzülecek.
Não tanto quanto vai ficar quando souber o que lhe fiz às camisolas.
Kazakları küflü Junior bile bir patron.
O Junior usa camisolas bolorentas, e é uma merda de um chefe!
Tişörtler, kazaklar ve şapkalar.
Vendo disso. "T-shirts" e "sweatshirts"...
Tişörtler, kazaklar ve şapkalar.
Camisolas, blusões... e bonés. Toma, Tristen.
Kazaklarımı alıp giyiyorsun sonra da genişletiyorsun diyorum.
Que tu pegas nas minhas camisolas, usa-las e elas esticam.
- Kazaklarına çok tutkunsun.
- És possessiva em relação às camisolas.
O kendi kazaklarını örüyor. Dokuz çocuğu var.
Ela faz uns excelentes pescoços de tartaruga e teve nove filhos.
O ibneye kazaklar ve çikolatalar aldın!
Para agradares a esse maricas, ofereces-lhe uma camisola e, agora, vais visitá-lo e levas chocolates.
Kazaklarımla sevişirim ve kıçıma sık sık çamur sürerim.
Eu acaricío as minhas camisolas e muito frequentemente gosto de barrar lama no cu.
Kaşmir yünlü V yaka kazaklar nerede?
Onde estão as camisolas de caxemira com gola em bico?
Acaba hokey kazakları var mıdır?
Aqui vendem camisolas de hóquei?
Sürekli şu kadını düşünüyorum treni Kazaklar ve katillerle dolu olan bir kadın.
Só penso naquela mulher, com o comboio cheio de cossacos e de assassinos.
Corto, seni dünyadaki en büyük silahşörlerinden biriyle tanıştırmama izin ver Ussuri Kazaklarından Binbaşı Spatzetov.
Corto, apresento-lhe um dos maiores sacanas do mundo inteiro! O Major Spatzetov, dos cossacos de Ossouri.
İşte Semenov, Baykal Kazaklarının lideri, Vahşi Tümen'in generali...
Eis o Sémenov, chefe dos cossacos de Baikal, General da Divisão Selvagem.
Bizler Venedik Denizkuvvetlerinin subaylarıyız, Sibiryalı ve Moğol Kazaklarına askeri danışman olarak gönderildik.
Somos oficiais da Marinha veneziana, enviados como conselheiros militares junto dos cossacos siberianos e mongóis.
Kazakların insanlık duygularını kayıp mı ettiler?
Não sabíamos que os cossacos não têm sentido de humor.
pantolon gibi, kazaklar, ayakkabılar.saçını yaptırırsın.
Como por exemplo, calças, camisolas, sapatos... Não sei, podemos ir ao cabeleireiro.
O dar kazakların altında çarpan... dişi kalpler.
Corações femininos que pulsam por debaixo... desses suéteres ajustados.
Annen sana kötü kazaklar örüyor.
E eu dei-lhe-as para utilizarem na peça.
Kazaklarının rengini de sevmiyorum artık.
Já não amo o teu rosto, os teus olhos, a tua boca.