Kaçıs tradutor Português
15,044 parallel translation
Öyle görünüyor ki ekibinin elinden kaçırmış.
Parece que a sua equipa fez asneira.
Bu... Bunu kaçırmışım.
Isso passou-me ao lado.
Kaçış stratejisi.
Uma estratégia de saída.
Sen de en az benim kadar iyi biliyorsun. Buradan kaçış yok.
Sabes tão bem como eu que não há nenhuma maneira de escapar.
Dün akşam dünya dışı canlılar tarafından kaçırıldığıma % 80 eminim.
- Sim, senhor. Tenho 80 % de certeza que fui sequestrado por pobres e honestos extra terrestres na noite passada.
Kaçış yoktu.
Não havia escapatória.
Easton sırf eşinin kaçırılmasıyla ilgili yalan söylemek için mi tutuklandı?
O Easton foi preso apenas para mentir sobre o rapto da sua mulher?
Kaçış araban bile başka bir isimle kayıtlı ve kameraların göremediği bir yerde hazır bekliyordu.
Mesmo o seu carro de fuga, registado sob outro nome falso num local perfeitamente afastado das câmaras da rua.
Kaçırılmak üzere olan kamyonlar, kayıt dışı kiralanan kamyonlar...
Os camiões estão prestes a serem roubados, os camiões são alugados sem registos.
Bir kaçış stratejin var mı? Rahat ol tatlım.
Tens uma estratégia de saída?
- Bir kaçış stratejisi.
Uma estratégia de saída.
- Bıçak yarası iştahını kaçırmamış herhalde.
A facada não deu cabo do seu apetite.
Ağzımdan birkaç şey kaçırmış olabilirim.
Posso ter-lhe dito umas coisas quando estávamos...
Aynı anda kaç proje üstünde çalışıyorsun?
Quantos projectos tens ao mesmo tempo?
Bunların 200.000'den fazlası aile üyeleri tarafından kaçırılmış.
Desses, mais de 200 000 são sequestrados por membros da família.
Kaçırıldığında sadece sekiz yaşındaymış.
- Só tinha oito anos quando foi raptado.
Ama işin doğasında asla kaçış yoktur.
Mas como as coisas estão, nunca foges.
Biz sadece bir çıkış arıyorduk ve kaçışımızın deney sayesinde olacağına inanmaktan hiç vazgeçmedik.
Nós estávamos só à procura de uma saída e nunca deixámos de acreditar que a experiência era a nossa fuga.
- Yemeğin yarısını kaçırdın.
- Perdeste metade do jantar.
Onu kaçırmış olduğu gerçeğini değiştirmez.
Não muda o facto de ele a ter levado para longe.
Güneye doğru olan bu kaçış çok riskli görünüyor.
Isso de sairmos pelo sul é uma proposta arriscada.
Büyük bir kaçış istiyorsunuz.
O que você quer é fazer uma saída em grande.
Ortak toplantısında bir şey kaçırabilir misin ki?
Perdi alguma coisa? Como poderias perder algo numa reunião de acionistas?
Kaçırmışım.
Fantástico!
- Kokaini fazla kaçırmışım. Hiçbir şey olmadı.
Não consegui levantá-lo por causa da coca.
Her kim karısını kaçırdıysa, 5 milyon dolar istiyorlar.
Quem levou a esposa dele, está a exigir 5 milhões.
Bir kaç tane Panther AR-15s silahını milislere satmış ama bunu Alicia'yla alakası yok.
Vendeu algumas Panther AR-15 a uns mercenários, mas não teve nada a ver com a Alicia.
Pantolon giydiğim gerçeğini kaçırmış olmalısınız, Vali Threadwell.
Não se apercebeu que estou de calções, governador Threadwell.
Ben bir dakikasını bile kaçırmam hiç. Konuya geleyim, mikrobiyal araştırma üzerine bir kısım vardı.
Eu nunca falho, havia um artigo sobre investigação microbiana.
Bu iğrenç parfümden günde kaç litre sıkıyorsun Spyros?
Quantos litros dessa porcaria de água de sanita metes de manhã?
Teselli olacaksa, Metallica'yı da kaçırıyordum ve en eski dostlarımla buraya sırf onlar için gelmiştik.
Se te serve de consolo, quase perdi o concerto e vim aqui com amigos só para os ver.
Kaçış, koruma, hiçbir şey olamaz.
Hã? Não há como fugir ou proteger.
Bir kaç test yapmak zorundalarmış.
Têm de fazer um exame.
-... alnına mermiyi sıkacağım. - Bir yön seçip kaçın!
Escolhe lá uma direção e foge!
- farkında mısın? - Kaçınmadım.
Não.
Khaled karısını kaçıranların sonunda iletişeme geçtiğini söyledi.
O Khaled disse que quem levou a esposa finalmente entrou em contato.
Samar Hashmi diye bildiğiniz kadın, Haifaa Said, kaçırılmamış.
A mulher que conhece como Samar Hashmi, a Haifaa Said, não foi raptada.
Sadece sevdiğini düşündüğün şeylere yapışıp kalırsan... kimbilir neler kaçırırsın?
Se só fazes o que achas que gostas... quem sabe o que estás a perder?
kaçışın hakkında birşeyler anlatsana?
Porque não me contas sobre a tua fuga?
Bu yüzden bugün sahada sizden bir adım önde bir sınıf kaçıkla yüzleşeceksiniz.
É por isso que, hoje, vocês vão enfrentar uma turma de recrutas que estão um passo à frente.
Kaç kişisiniz? - Altmış üç.
- Quantos é que são?
- Clary buradaymış ama kaçırmışız.
A Clary esteve aqui e não a vimos. - Quando?
Fedakarlıktan bahsetmişken finansal analiz sınıfımı kaçırıyorum.
- Por falar nisso. Estou a perder uma aula de análise financeira.
Savage'ı yakalamakta başarısız olmakla kalmayıp kendinizi ve güçlerinizi açık edip ani yakalama şansımızı da sonsuza dek elimizden kaçırdınız. - Aferin ekip.
Não só falharam em capturar o Savage, como expuseram-se aos próprios e aos vossos poderes, e assim abriram mão do elemento surpresa para sempre.
Sürüyle tuhaf tipe ve uyumsuza bakıcılık yapmak kaçıkların sorunlarını sırtlamak zorunda değilsin.
Não vai ser ama de muitos excêntricos e inadaptados, a arcar com uma série de problemas malucos.
Acil kaçış planı.
Um plano de fuga instantâneo.
Babanın kaç kilo veya ne koktuğunu belirlemek bu mahkamenin yetki alanı dışında.
Não é da competência deste tribunal determinar o quão gordo e malcheiroso o teu pai pode ser.
Ben Kent Brockman, iki öenmli haberi sunacağım. Kasırga ve hapisten kaçış.
Sou o Kent Brockman a cobrir duas das maiores histórias do ano :
Kaç kişinin hayatıyla oynadığının farkında mısın?
Fazes ideia das vidas que isto pode mudar?
Sektörden kaçış izdihamının içinde kalamazdık.
Não podia ser apanhado na corrida para sair.
Çitlerdeki bir kaç çizik dışında büyütülecek bir şey yok. Kes şunu.
Alguns arranhões da cerca, mas nada de preocupante.