Kağıdı tradutor Português
3,105 parallel translation
Tuvalet kağıdı yok mu?
Não há papel?
Bu mesafeden dolayı biraz mızmızlık yapıp tuvalet kağıdına uzanmakta zorlanabilirim.
É preciso esticar-me para chegar ao papel higiénico, se for picuinhas quanto à distância.
Zımpara kağıdı.
Lixa.
Biri bana tuvalet kağıdı getirebilir mi?
Alguém pode passar-me papel higiénico?
Tuvalette tuvalet kağıdını bile koparamıyor.
Ela nem consegue meter o próprio papel higiénico na retrete.
Gelecek haftaya kıçımızı kese kağıdı ile silmek zorunda kalacağız, bunu da unutma.
Na próxima semana vamos ter de limpar o rabo com os sacos da padaria. Agora é que é!
Haydi ama. Güneş ışığı, kağıdın güzelliğini soldurur.
- Luz do sol estraga o papel.
Sınav kağıdın çok iyiydi.
Bem, foi um ótimo trabalho.
Aslında okumam gereken bir sürü sınav kağıdı var.
Bem, tenho muitos trabalhos para classificar...
Senin için iyi olmayabilir, Lemon sokaklarda kağıdın olmaması tarzı bir şey.
Não pode ser bom para você deixar escapar essa soma.
Önündeki kağıdı zor kaldırır bu lan!
Ele nem conseguiria achar uma saída dum saco de papel, amigo.
Eğer bana herhangi bir şey olur da buradan çıkamazsam bu kağıdı cebimden almanı istiyorum.
Se me acontecer algo... Se eu não sobreviver quero que pegues neste mapa, vás buscar o dinheiro e o dividas com ele.
Kopya kağıdıyla bile Manhattan'ı çizemiyorum.
Eu nem consigo traçar Manhattan sobre o papel vegetal.
Kopya kağıdıyla!
Papel vegetal! Está a brincar comigo?
Bir gün evde saçımı fırçalarken saçımda tüftüf kağıdını buldum. Meğer aslında bir notmuş.
Uma noite, estava a escovar o cabelo em casa e encontrei um bocado, só que era um recadinho.
Temiz kağıdını aldığımız zaman, biz de ne yapacağımızı biliriz.
Assim que tenhamos permissão, saberemos o que fazer.
Hey, Tuvalet kağıdına tekrar ihtiyacım var.
Ei, preciso do papel de volta.
Ona de ki... Bayanlar tuvaletinde tuvalet kağıdı kalmamış.
Diz-lhe... não há papel higiénico no banheiro das mulheres.
Senin suratını bir daha bu kasabada görürsem seni dilimlere ayırıp tuvalet kağıdı niyetine kullanırım.
Se eu me cruzar outra vez com a tua cara, corto-a aos bocadinhos e uso para limpar as minhas partes pudendas.
İmzala şu lanet kağıdı kadın!
Assina o raio do papel, mulher!
Bu kağıdı seçerse, Benimle çalışır, zengin ve başarılı olur. O kağıdı seçerse,
Se ele escolher este papel, irá trabalhar comigo e prosperar.
Bir yıl oldu. Duvar kağıdımda hala o var.
Já foi há um ano e ela ainda é o wallpaper do meu telemóvel.
Gördüğünüz bu Takviye kağıdın üzerinde ki Erik çiçeği şeklindeki filigran.
Você viu ameixa blossom.shaped marcas d'água no papel de base
- Adres kağıdın üzerinde.
- Eu escrevi a morada no papel.
Standart ambalaj kağıdı!
Embrulho de presente padrão!
Pisliğinizin miktarını ölçmek için tuvalet kağıdı kullanmaya genetik olarak mı eğilimli oluyorsunuz?
É uma predisposição genética para medires as vezes que vais à casa de banho, contra o que falta de papel higiénico?
Ya da senin özel olarak Yemen somonu balıkçılık projesine derhal geçerli olmak üzere atandığını belirten bu kağıdı imzalarsın.
Ou pode assinar esta carta a declarar que está encantado em dedicar-se, exclusivamente, ao projecto de pesca do salmão no Iémen com efeito imediato.
Evet, kaliteli bir parşömen kağıdı.
Sim, o pergaminho é de boa qualidade.
Bal... yengemin sadece en iyi parşömen kağıdını istemesinden bunalmıştı. O kadar sıkı işlenmişti ki mürekkebin kuruması haftalar alırdı.
Mel... exacerbado pela paixão da minha tia pelo melhor pergaminho, cuidou da tinta durante semanas até secar bem.
Şimdi tuvalet kağıdına kalemle işaret koyuyor.
Agora está a marcar o meu papel higiénico.
Birtuvalet kağıdı rulosundan mı düştün?
Saíste de um rolo de papel higiénico?
Biri bana kağıdı uzatınca
Vieram contar-me e eu disse :
İmza kağıdını gördün mü?
Tu viste essa petição?
Sarmak için kağıdı olan var mı?
Alguém tem mortalhas?
Hiçbir yerde tuvalet kağıdı yok.
Não há papel higiénico em lugar algum. Nunca.
Nüfus kağıdında da öyle mi yazıyor? Hayır, sersem.
- Está no seu certificado de nascimento?
Sandal ağacı dalıyla sıcak banyoda bekletilip, ipek kağıdına sarılı olarak evine yolluyorum.
Vou enviá-la a sua casa, embrulhada em papel de seda, banhada e perfumada em sândalo.
Rene'den, bu kağıdın kullanıldığı bir mektup geldi.
Recebemos uma carta do Rene escrita neste mesmo papel.
Yüce Tanrım. Sadece bir silah ve bir kese kağıdıyla iş bitirdiğimiz zamanları hatırlıyor musun?
Lembras-te quando só precisavas de uma arma e um saco de papel.
Ayrıca herkes yazılı bir kağıdın verdiği güveni seviyor.
E todos gostam de comediantes com uma cópia impressa.
Ufak bir kağıda gerçek numaramı yazdım ama daha sonra onun yerine kağıdı buruşturup uydurma bir numara yazdım.
Comecei a escrever o meu número de telefone verdadeiro num pedaço de papel e amarrotei-o e escrevi um falso.
İmzalı bir tahliye kağıdına ihtiyacımız var.
Precisamos do termo de responsabilidade assinado.
O kağıdı neden saklıyorsun?
Porque escondia esse papel?
Hepinize tebrikler. Çıkarken her takımın kağıdını almasını istiyorum.
Gostaria que cada equipa recolhesse o seu trabalho à saída.
Saat 2'de 1 dolarlık kağıdı 65 cent'e satacaksın. Tabii eğer şanslıysan.
E às 14h, estaremos a vender a 0,65 o dólar, e já será uma sorte.
Kağıdı taklit etmek parayı taklit etmekten daha zor diye böyle yapıyorlar. Tamam.
Fazem isso por ser muito mais difícil falsificar o papel que a impressão.
Tuvalet kağıdın var mı?
Tens aí papel higiénico?
Bu benim antetli kağıdım.
Escreve aí o que quiseres que eu assino.
Temiz kağıdı mı?
"Permissão"?
Sizde bakın, bu resmin kâğıdı iki katmandan oluşuyor... bu usta taklit için eski kağıt kulanmış...
Gostaria de ver a pintura é constituído por duas camadas de papel A genialidade deste falso papel é o uso de rastreamento antigo raro
Bu kağıda Andy ve Ed " yazdım çünkü sürekli Andy'i düşünüyordum, ve yaratma sürecinde her zaman bilirsiniz bodrumuma inip elime gitar alıp şarkı yazabildiğim için şanslı olduğumu düşünürüm ve sonra da istersem bunu dışa vururum, bunu nasıI kaydedebileceğimi çözmeye çalışırım...
Escrevi num papel "Andy e Ed", porque penso sempre no Andy, e no processo criativo penso sempre na sorte que tenho de ainda poder ir à minha cave, pegar numa guitarra e compor uma música e depois mostrá-la se quiser, pensar como gravá-la ou isso e que...