Kev tradutor Português
950 parallel translation
- Nasıl gidiyor? - Kev, nasılsın?
- Estás bom, Blane?
N'aber Kev?
Kev, como estás?
Burada her şeyini başkaların yapması gerekiyor.
Temos de fazer tudo por ti. - Ela tem razão, Kev.
Kev, Kev, bir tabak getir.
Kev! Kev, traz um prato.
Evi yakmamış olmana sevindim.
Kev. Foi bastante fixe não teres incendiado a casa.
Çayın hazır Kev. Tamam anne.
Seu chá está pronto, Kev.
- Kapıyı kitle, olur mu Kev? - Tamam anne.
- Trancou tudo, Kev?
Yıllardır kullanıyoruz. Hayır, bunları seviyorum.
Kev, darei um pouco dessa decoração antiga.
Graviton fırlatıcıları tam güçte efendim.
Provém de um nível subespacial de 16,2 kev.
- Kev orada mısın?
- Você está aí? - Sim.
Evet.Ben hakkınızda çok şey duydum, Özellikle senin hakkında, Kev.
Ouvi falar muito de vocês, especialmente de ti, Kev.
- Bak, Kev.
- Yo, uh, Kev.
Saat sabahın beşi Kev.
- São cindo da manhã.
Güle güle Kev.
- Adeus, Kev.
Andera, bu Tommy.
Andera, este é o Tommy. O Kev...
Hemen hallet Kev.
- Isso mesmo, Kev.
Tamam Kev.
- Certo, Kev.
Kev hadi ama izin verir misin?
Kev, larga isso. Importas-te?
İyi bir seriydi, Kev.
Foi uma boa série.
Kev, aramızda kalsın ama Gettys gibi herkesin şüphelendiği birini kurtarmak nasıl bir his?
Aqui entre nós, Kev... Qual a sensação de fazer passar alguém como o Gettys... pelas portas da dúvida razoável?
"İyi bir seriydi, Kev."
" Foi uma boa série.
Seni görmek güzel, Kev.
É um prazer, Kev.
Selam, Kev.
Oh, oi, Kev.
Kev, elini kırmıştın, değil mi?
Partiste a mão, certo?
D'Amato'nun bu maçı nasıl atlatacağını bilmiyorum.
Não tenho a certeza de como o D'Amato vai superar isto, Kev.
Herhangi bir pazar, herşey olabilir.
Num domingo qualquer, Kev, tudo pode acontecer.
Evet, Kev.
É verdade, Kev.
- Ne var ne yok, Kev?
- Kev, tudo bem, meu?
Seni özledim, Kev.
Tenho saudades tuas, Kev.
Sherminatör hakli, Kev.
O Sherminator tem razão, Kev.
- Hosça kal, Kev.
- Adeus, Kev.
Kev, bakabilirsin.
Kev, podes olhar.
Maçi seyrediyorum, Kev.
Estou só a observar, Kev.
iyi misin, Kev?
Estás bem, Kev?
Bak, Kev, farkli demek illa daha kötü demek degildir.
Olha, Kev, diferente não quer necessariamente dizer pior.
Kev, şunu tabağa koy.
Kev, põe isto num prato.
Seni uygunsuz koşullarından kalbimin iyiliklerine aldım ama sen bana böyle mi teşekkür ediyorsun? Dokunaklı, Kev.
Acolhi-vos, seus inadaptados, com toda a bondade e é esta a paga?
Kev!
Kev!
Hey Kevo! Saat 12 : 1 5.
Kev, são 12 : 15.
- Kev-o!
- Kev!
Doğru söylüyor Kev.
- Desculpa, bafo de vómito, mas sou mais pequeno que tu.
Tuvalet kağıdı ve su. Bak, Kev, neden bu kadar endişelisin?
Então, Kevin, por que estás tão preocupado?
Hey Kev.
Estás bem?
Mutlu noeller Kev.
Feliz Natal, lKev.
Arka kapıyı kitle, olur mu Kev?
Olha para trás, é você, Kev?
- Kapıyı kitlemeyi unutma Kev.
- Trancou, Kev?
Cast Iron Sahili'ne mi gidiyorsun Kev?
Vai a Cast Iron Shore, Kev?
Bir yudum alabilir miyim Kev?
Posso beber do seu drinque, Kev?
Kev, dinle beni.
Kev, ouve.
Hey. Tepeleme doldur, Kev.
Enche-a, Kev.
Pekala, haydi Kev.
Vamos, Kev. Manda a bola!