Kibarca tradutor Português
1,048 parallel translation
Beni davet etmeniz ne kibarca.
Que bondade da su'parte ter-me convidado.
Hayır. "Ne kibarca."
Näo. "Bondade da sua parte."
Ne kibarca. "Bir fincan" der gibi.
Bondade da sua parte. É como "chávena de chá".
" Beni davet etmeniz ne kibarca
" Que bondade da sua parte ter-me convidado
Beni davet etmeniz ne kibarca.
Que bondade da sua parte em ter-me convidado.
" kibarca dans pistine davet edince
" E deu o seu braço para a conduzir à pista de dança
Kibarca kabul et ve neşeli adamlara katıl.
Aceita-o graciosamente e sê um dos alegres seguidores.
İnsanlar yaşlanıp çirkinleştiğinde Onlara hatırlatma lütfunda bulunmak daha kibarca olmaz mı?
Quando as pessoas são velhas e feias é melhor não deixá-las se lembrar disso, não acha?
Beyi kibarca güverteye çıkar. Sonra da iskeleden aşağı tekmele.
Acompanha gentilmente o cavalheiro à coberta e manda-o borda fora.
Sesini kibarca alçalt.
Baixa a tua voz.
Böyle kibarca, gördün mü?
Devagarinho, estás a ver...
Gözlerimin içine bakıyorsun, bu hiç kibarca değil.
Estás a olhar-me fixamente, o que é indelicado.
Sana gayet kibarca soruyorum, değil mi?
Estou a falar com calma, não estou?
Bak kibarca söylüyorum.
Estou a pedir a bem.
Sana kibarca söylüyorum, Felix, dostça, benden uzak dur.
Peço-te isso por favor, como amigo, afasta-te do meu caminho.
Bay Douglas, dışarı çıkmama izin vermeni kibarca rica ediyorum!
Sr. Douglas, estou-lhe a pedir delicadamente, que encoste e me deixe sair!
Belki de Paul, Evelyne'e karşı, sadece kibarca davrandı.
O Paul pode ter feito a corte à Evelyne, mas ficar nesse estado por isso...
Bunu içerideki heykele kibarca iletiver lütfen.
E tenha a bondade de a apresentar àquele monumento ali dentro.
Gelecek sefere kibarca sormam.
Da próxima não serei tão delicado.
Bu zalimce bir şey mi olurdu yoksa kibarca bir şey mi?
Seria crueldade ou bondade?
- Hey, bu çok kibarca oldu.
Por delicadeza.
Ama, kibarca söylemek gerekirse, pek memnuniyet getirmedi.
Mas não, ponha isso com mais suavidade : altamente agradecido.
Riley'nin kibarca kabul ettiğine eminim.
Parto do princípio de que o Riley não tenha levado a mal.
Ama Kaczmarski olduğum zaman, çok kibarca "Lütfen gelir misin?" derler.
Mas quando sou Kaczmarski, dizem : "por favor, senhor".
Saçma sapan şovunda oynamamı istiyorsan kibarca sorarsın.
Se quer que eu entre no seu espectáculo, peça-me com bons modos.
* Yumuşak ve kibarca *
Soft and tenderly
Kibarca Roma'ya geri çağrılıyorum.
Fui, polidamente, convidado a regressar a Roma.
Kibarca isteyin, çünkü kötü bir gün geçirdim. Kız arkadaşım...
Tem de me pedir com bons modos, tive um dia tramado.
- Bu kibarca değil.
- Isso é foleiro.
Belli ki plan yapıp, kibarca uyguluyorsunuz.
Obviamente você conspirou, para falar delicadamente.
- Sessizce ve kibarca.
- OK. - Com calma.
Toranaga üvey kardeşini kibarca karşıladı, gayriresmi ortam için af diledi gerçek duygularını ve düşüncelerini belli etmedi, çocukluğundan beri tanıdığı bu adama bile.
Toranaga falou bem ao meio-irmão, desculpando-se pela visita informal, escondendo os seus sentimentos e pensamentos mais profundos, até àquele homem que conhecia desde a infância.
- Bu hiç kibarca değildi.
- Isso não é educado.
Kibarca, artık o şeyi istemediğini ve geri alabileceğini söyledi.
Com tacto, disse que não precisava da coisa. Ela que a guardasse.
Xi kibarca dedi ki : Bize bu şeyi yollamanız çok nazikçeydi ama ailemi çok mutsuz etti. Lütfen geri alın.
Disse. : " Foram amáveis em mandarem isto, mas fez a minha família infeliz.
Kibarca istemenin bana bir yararı olacağını beklemiyorum, değil mi?
Não vai adiantar dizer com educação?
- Bunu daha kibarca soramaz mısın?
- Não sabes pedir doutra maneira?
"Oyun oynamak istediğinizde daima kibarca sorun."
" Sê simpático quando pedires para jogar.
Davetsiz olarak sinsice girmek pek kibarca değildi.
Não é bonito andar a bisbilhotar sem ser convidado.
Kibarca konuşmaya başlamazsak bunun çok ciddi sonuçları olacak.
A menos que falemos cortesmente, haverá sérias consequências.
Çok kibarca.
É simpático da parte dele.
Biri benimle konuşursa ona kibarca cevap vermek zorunda hissederim kendimi.
Quando alguém fala comigo, sinto-me na obrigação de responder.
- Biliyorsunuzdur kaptan Bu kibarca tanımıyla mültecilerin arasında Profesyonel katiller var.
- Você deve saberá, Comandante... que entre aqueles que você amávelmente define como refugiados... se escondem assassinos profissionais.
Seni kibarca mı öldürmeye çalıştı?
Foste lá fazer uma cura?
Parmaklarımla etrafını sarıp onu kibarca okşamayı seviyorum.
Gosto de envolvê-lo com meus dedos e acariciá-lo suavemente.
Kibarca değildi.
Isso não foi elegante.
Ne kibarca.
Bondade da sua parte.
- Ne kadar kibarca istiyorsunuz.
Se me pedir com jeitinho...
Beni kibarca yakışıklı bir mezara gömmek ve baş ucuma bir mezar taşı dikmek için.
e porem uma pedra por cima.
Onu kibarca öldürmen gerekmiyor.
- Não tem que matá-lo suavemente.
- O halde kibarca karaya çık.
Então, faça o favor de descer.