English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Klik

Klik tradutor Português

126 parallel translation
Üzgünüm ama ben zaten Klik, Pik, Hik, Tik Gaf, Staf, Laf ve Çaf'a üyeyim.
Lamento, mas já estou inscrito em Click, Pick, Hick, Tick, Gaff, Staff, Laugh e Chaff.
Klik sesi duyuyorum.
- Ouvi um clique.
Kliketi klik kliket, 1. çinko, 2. çinko, tombala.
Clíquetinho clique clíquete casinha, casinha, bingo.
Donanama bu boşluktan giriş yapacak ve Rylos'a 20 klik yaklaşacak.
A armada vai cruzar a fronteira aqui. E alcançar Rylos em 20 klicks.
Kamp bir klik kuzeyde.
O campo fica um bocado a norte daqui.
- Altı klik.
- Cerca de 6 minutos.
- İki klik.
- Dois minutos.
Ve kapı kapanırken'klik'sesi çıkaracak.
Depois as portas vão-se fechar. ao som de um click.
Ben de bu klik sesinin ne olduğunu merak ediyordum.
Bem desconfiei daqueles cliques!
Klik! " yapıp, sonra da sanki atılan çakmaklardanmış gibi silahı fırlatıp atıyorlar.
Porque será que em todos os filmes há um tiroteio e quando acabam as balas clic, clic, atiram a pistola? Como se fosse um isqueiro descartável ou algo assim.
Hep bir "klik" yapıyor, sonra da silahı fırlatıp atıyorlar.
Percebes o que eu digo? É sempre, clic, e atiram a arma.
Bu bilgiyi çürük, paranoyak altyapında işlemden geçirdin. Sonuç olarak, kar amacı gütmeyen bir örgüt... karanlık, devrimci bir klik olup çıktı!
E tu misturaste isso na tua mente paranóica com uma organização de fins não-lucrativos, e o resultado foi uma cabala sinistra!
Kapağı sonuna kadar iterek klik sesini duymanız lazım.
Tem que colocar a tampa... ate fazer "clique".
- O "klik" sesini nasıl yaptın?
- Como é que ele faz aqueles sons?
Roller-coaster'ın ilk tepesindeki gibidir. ama devam etmek istemiyorsunuzdur... klik-klik, etmeye başlar...
É como se estivessem naquela primeira subida da montanha-russa... mas não queremos realmente andar na montanha-russa... vamos assim click-click, click-click...
Sen, sadece'klik aletli kaçık'olarak tanınacaksın.
Serás "o maluco com o clicker." Renee, sou um especialista.
Gırtlağıma zarar vermemek için, klik aleti kullanıyorum.
Uso clickers para poupar a garganta.
Klik aletleri, gıcırdayan ayakkabılar.
Os clickers, os sapatos barulhentos.
Klik.
"Clique".
Klik!
Clique.
- Ne? Şu klik klik sesi.
- Esse clique clique clique.
Yaklaşık 30 klik kuzeyde, efendim.
A 30 quilómetros norte, General.
Ayağını mayına bastığın anda, önce bir "klik" duyarsın.
Ouvimos um "clic", quando pisamos a mina.
- Bu tarafta altı, yedi klik kadar.
- A uns 6 ou 7km daqui.
Otuz veya kırk klik koştuktan sonra öldüğünü, tamamen yendiğini, bunun dokuz saatte olduğunu mu söyleyeceksin?
Vai me dizer que ele andou 40km... morreu e depois foi comido? Tudo isso em 9h?
- "Kazablanka" dan bir klik uzaktasın.
Estás a um clique de Casablanca.
Sadece klik-klik yaparım ve onları buradan gönderirim.
Só quero "click-click" e andá-los daqui para fora.
Cennet bir klik ötede.
O paraíso está a apenas um clique de distância.
Bir klik ve 100 dolar bağış.
Um clique e uma doação de 100 pratas.
Klik.
Click.
Rakamlar yerine otururken klik sesi çıkarır.
É quando a combinação está certa e se ouve um clic.
Klik sesi geldiğinde çocuk kalbi, adam kalbine dönüşür. Yaşam kasasının kapıları önünde ardına kadar açılır ; bir erkeğin hayal edebileceği tüm zenginlikleri sunarak.
Um rapaz torna-se homem, e o cofre da vida abre-se e vê todas as riquezas que deseja ter e que espera ser.
Ardından o kadar çok şey oldu ki, o klik sesini duyamaz oldum.
Devido a muitas coisas que aconteceram, eu já não podia ouvir o clic.
Telefonda klik sesi duyuyor musun?
Ouviste um clique no telefone?
Ne zaman bi yeri arasam, Yemin ederim, klik sesi duyuyorum.
Sempre que tento telefonar, jurava, que ouvi um barulho.
- Klik.
- Clique. - Então!
Bana bir şey söyle isimsiz. Ben burda bir klik sesi mi duyuyorum? Sen de duyuyor musun?
Diga uma coisa, Sr. Sem Nome... estou ouvindo um clique.
Tik tak, klik klak.
Tique-taque. Tique-taque.
Bip! "Terk." Klik.
Bip. Abandonada.
- Neyi? - O şeyi işte, hani... - Klik-klik ses çıkan.
Aquele "cla-cli-claque".
Trakeaya girersen kıkırdaktan geçerken klik sesi duyacaksın.
- Chamo a Weaver? Se chegares à traqueia, vais sentir uns cliques quando passares pelos anéis cartilaginosos.
Klik, klik.
Clique.
Alo dedim ama duyduğum tek şey sessizlik ve klik sesiydi
Eu disse "alô" mas tudo o que ouvi foi silêncio e depois um click.
Klik eşittir ölüm.
"Clique" igual a "morte"!
Bu 30 bin klik güneydoğu yönünde.
Estão como a uns 30 mil leste.
Pardon, dur. Klik seslerini daha yavaş çıkar.
Desculpa lá, tem calma com os cliques.
Gülümse, klik!
Olhó passarinho, ding!
- Bu klik sesini nasıl çıkardı böyle
- Como é que ele faz aqueles sons?
Bir de şu lanet olası klik aleti var.
Os sapatos chiam.
acilen beni arayın. " Klik.
Contacte-me imediatamente. " Clique.
Klik.
O clicar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]