Kosovo tradutor Português
157 parallel translation
1193 deki görkemli Kosova Methojiva zaferinin anısına...
Para comemorar a vitória do Methojiva Kosovo em 1193.
Duyduğuma göre Kosova yılın bu zamanında çok güzel olurmuş.
Ouvi dizer que o Kosovo é lindo nesta altura do ano.
ABD'nin Kosova'daki bir günlük yoğun bombardımanında..
O maior bombardeamento americano no Kosovo foi feito num só dia.
Columbine'daki olayların olduğu gün, ABD'nin Kosova'ya en çok.. bomba attığı gün olduğunu biliyor muydun?
Sabias que no dia em que aconteceu esta cena de Columbine os USA largaram mais bombas sobre o Kosovo do que em qualquer outra altura da guerra?
Belgrad'daydım, sonra Kosova.
Fui para Belgrado e depois Kosovo.
Birkac yil once Kosova'da alti kisilik bir ekip yonetmis.
Liderou uma equipa de seis homens no Kosovo há um par de anos.
- Kosova!
- Kosovo!
Ve Kosova'da ölen adamlarım için birini suçlayacaksam kendimi suçlarım.
E se culpo alguém pela morte dos meu homens no Kosovo, esse alguém sou eu.
Üç yıl önce, CIA beni Kosova'da Victor Drazen tarafından yapılan vahşet hakkında bilgilendirdi.
À três anos, a CIA chamou-me a atenção para uma série de atrocidades cometidas por Victor Drazen no Kosovo.
Kosova, Saraybosna ve Bosna'daki tüm etnik temizliklerden sorumlu.
Ele organizou as campanhas de limpeza étnica no Kosovo, em Sarajevo e na Bósnia.
İki yıl önce Kosova'da patlamadan önce binaya giren adamın sen olmadığı ortada.
Dois anos atrás em Kosovo o homem que entrou no prédio antes da explosão obviamente não era você.
Sorguya çekilmiş ama tutuklanmamış... -... Kosova, Bogota, Sri Lanka'da.
Foi interrogado, mas não foi constituído arguido no Kosovo, em Bogotá, ou Sri Lanka.
1.9 km'lik alan. Film Kosova'da çekilmiş.
O alcance é de 1,9 quilómetros, Isto foi filmado no Kosovo.
Ne bildiğini bize söylemeye başlasan iyi yok yoksa seni Kosova'ya giden ilk uçağa bindiririm seni Avrupalı bozuntusu!
É melhor começar a contar-nos aquilo que sabe... ou nós pomo-lo num avião de volta ao Kosovo, seu bocado de lixo europeu!
12 Mart 1990 Dakovika, Kosova
12 MARÇO 1999 DAKOVICA, KOSOVO
Kosova'dan sonra, ona hassas bir görev daha verildi. Kayıt dışı bir görev.
Depois de uma missão no Kosovo, foi-lhe dada outra missão de risco, secreta.
Sizin izninizle yapılan, Kosova'daki, Drazen görevinde beraber çalıştık.
Trabalhei com ele numa missão que o senhor aprovou. A missão Drazen em Kosovo.
Baban annene, bilgi bulma işi için Avrupa'ya gittiğini söyledi. Ama işin gerçeği, her ikimiz de Victor Drazen isimli bir adamı öldürmek için Kosova'ya gönderilen özel bir kuvvet biriminin mensuplarıydık.
O teu pai disse à tua mãe que era uma missão de pesquisa, mas ambos fomos para Kosovo matar um tipo chamado Victor Drazen.
Noel'e kadar Doğu Avrupa'da, Kosova'da operasyonlar düzenledi.
Dirigiu operações na Europa de Leste até ao Natal no Kosovo.
Şey, teklifimizi okursan, projelerimizden birini göreceksin, "Kıyafetlerimiz, Şehrimiz", yedi kadın tarafından, Rwanda'dan, Kenya ve Kosova'dan sığınak-arayanlar.
Na nossa proposta, verá um projecto : "Nossas Roupas, Nossa Cidade", de sete jovem mulheres do Ruanda, Quénia e Kosovo que procuram asilo.
Kocam ve ekibindeki iki kişi 1998'de Kosovo üzerinde vurulmuşlar.
O meu marido e dois colegas foram abatidos no Kosovo em 1998.
Eğer hükümet Kosova'daki sorunla ilgilenebiliyorsa Sudan'dakiyle de ilgilenebilir.
Se o governo tem em conta o problema no Kosovo, porque não tem em conta o Sudão?
Kosova'da, kimsesiz çocukları ailelerine... kavuşturmak için uğraşıyordu.
Estava a trabalhar no Kosovo, com crianças abandonadas. Tentava reencontrar as famílias delas.
Kosova savaşı mağdurları için, makbuz karşılığı yardım topluyoruz be abi.
Estamos a pedir donativos para as vítimas da guerra do Kosovo.
KOSOVA
KOSOVO
KOSOVA KURTULUŞ ORDUSU
EXÉRCITO DE SALVAÇÃO DO KOSOVO
- Birlikte çalıştığınızı duydum. Booth ve ben Kosova'da aynı birimdeydik.
O Booth e eu estivemos na mesma unidade no Kosovo.
- Kosova'ya gönderilmiştim.
Fui enviado para o Kosovo.
Çeçenistan'daki Müslümanlar, Kaşmir'deki Müslümanlar ve biz!
os mussulmanos da Chechénia ou Kosovo... e onde não?
Afganistan, Kosova, Çeçenistan.
Afeganistão. Kosovo Chechénia
Körfez ülkeleri olan Kosova... ...... ve Afganistan'da bulunduk...
Actuamos no Golfo, Kosovo e no Afeganistão.
Kosova'daydım.
Estava no Kosovo.
Kosova savaşında mağdur olan ailelerle ilgilenen yer değiştirme, kayıp aile üyelerini bulma... gibi işler yapan bir devlet kurumunu ele geçirmiş.
Assumiu uma agência do governo que toma conta de famílias da guerra do Kosovo... recolocações e parentes perdidos, coisas do género.
Nijerya ve Kosova'yla sınırlı değil.
E não apenas na Nigéria ou no Kosovo.
Milosevic'i Bosna ile Kosova'nın Sırplar için bir iç mesele olduğunu kabul ederek anlaşma masasına oturttuk. Şimdi de ne isterse yapabileceğini düşünüyor.
Temos o Milosevic à mesa das negociações, sobre a Bósnia... por concordar que o kosovo era uma assunto interno da Sérvia, e agora ele acha que pode fazer o que lhe apetece.
Hâlâ bizim en güçlü müttefikimiz ve Kosova'da işlerin düzelmesini umuyoruz.
Bem, ele ainda é o nosso mais forte aliado.. e a melhor esperança que temos, para ver as coisas ultrapassadas, no Kosovo.
Hepimiz burada oturup ellerimizi havaya kaldırabilir ve "Kosova'da olanların bizimle ne ilgisi var?" diyebilirsiniz.
Podemos todos nos sentar aqui, levantar as nossas mãos e dizer,'o quê que o que está a acontecer no Kosovo, tem a ver connosco? '
Kosova'da neler olduğunu gören hiçbir Batılı Nato'nun askeri eylemlerini doğrulayamaz.
Ninguém no Oeste, que viu... o que está a acontecer no Kosovo, pode duvidar... que a intervenção militar da NATO é justificada.
20 yıl önce Kosova için savaşıyor olmazdık. Onlara sırtlarımızı dönerdik.
Há 20 anos, se tivessem havido combates no kosovo, teríamos voltado as costas a isso.
Şiddet gösterilerindeki artıştan sonra AB Güvenlik Konseyi Kosova'daki Sırp eylemlerini engellemek için NATO üst düzey komutanı Wesley Clark komutasında 500 uçak gönderdi.
Na sequência de um aumento da violência, o Conselho de Segurança da ONU, emitiu uma resolução exigindo um fim à acção Sérvia no Kosovo... e colocar 500 aeronaves ao dispôr de Wesley Clark, comandante supremo da NATO.
Kosova'nın Racak kasabasındaki yamaçta 45 kişi Sırp askerleri tarafından gözlemcilerin gözleri önünde ölüme terk edilmişler.
Numa colina por cima da vila... de Racak, no kosovo... 45 pessoas feridas até à morte, pelos paramilitares Sérvios... mesmo debaixo nos narizes dos observadores.
Eğer girer ve Milosevic'e bomba yağdırırsak, ya sonunda yaptığımız tek şey onu kızdırmak olursa ve Kosova'daki saldırısını hızlandırırsa?
Se nós entrarmos, bombardeamos o Milosevic para o inferno. O que acontece, se acabarmos a fazer isto... mijando-o para fora, e ele lançar o seu ataque sobre o kosovo?
Kosova halkı için bir mesajınız var mı?
Tem uma mensagem para o povo do kosovo?
Hava saldırılarının yoğunlaştırılması konusunda isteklisin biliyorum. Ama buraya bu olayı bir kerede bitirmek için Kosova'ya karadan saldırı izni istemeye geldim.
Eu sei que está empenhado em intensificar a campanha aérea, mas eu estou aqui, para lhe pedir... para se comprometer também, com uma invasão terrestre no Kosovo... para resolver esta situação de uma vez por todas.
İlki Sırpları Kosova'dan atmak ve mültecilerin dönmesi için güvenli barınaklar yapmak amaçlı 80.000 kişilik sınırlı bir saldırı.
A primeira, uma invasão limitada a 80000 soldados, que forçarão as tropas sérvias a sair do Kosovo e criar refúgios seguros para o regresso dos refugiados,
Kosova'da yenilmekten daha ciddi sonuçlar olamaz.
Nada poderia ter mais sérias consequências... do que sair derrotado do kosovo.
Kosova'da neler olduğunu gören kimse Nato'nun askeri eylemlerinin tamamlandığını doğrulayamaz ve bu askeri eylemler Milosevic tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar devam edecektir.
Ninguém que tenha visto o que está a acontecer no Kosovo, pode duvidar de que, a intervenção da NATO se justifica, e que a acção militar irá continuar... até que o Milosevic esteja absolutamente derrotado.
NATO liderleri bugün Kosova'daki kötüye giden durumu tartışmak için toplanıyorlar.
Líderes das potências da NATO, estão reunidos em Washington, hoje... para debater o agravamento da situação no Kosovo.
Kosova'da kazanmak için her şeyi yapmak uğruna NATO Sırbistan'a karşı bombalama kampanyasını genişletmeye karar verdi.
Com a sua promessa de fazer o que for preciso... para prevalecer no kosovo, a NATO, concorda em ampliar a campanha de bombardeamentos, contra a Sérvia,
Kosova Sonbaharı.
TEATRO DE RECURSOS LIMITADOS "OUTONO NO KOSOVO"
Ama toplantının tamamen Kosova üzerine yapılması bekleniyor.
A celebração do 50º aniversário da NATO... mas espera-se a ser totalmente virada a discussões sobre o kosovo.