Koydum tradutor Português
3,817 parallel translation
- Planı uygulamaya koydum. Şaşırtmacaya gelmeyeceğim.
Já pus o plano em ação e não cairei em distrações.
- Seni işinden fazla alıkoydum.
- Já roubei demasiado tempo às tuas obrigações prementes.
Adını Kamekona'nın gündoğumu erimiş karidesli kahvaltı dürümü koydum.
Estou chamá-lo Burrito de pequeno-almoço misto de camarão do Kamekona.
- İçine koydum.
- Mandei-o aí para dentro.
- Daha dün koydum...
- Mandei-o ontem...
Koydum mu, Nancy?
Embrulha, Nancy!
Sonra onu arabanın bagajına koydum.
Depois, escondi-o no porta malas do carro.
Merak etme, babanın arabasının anahtarlarını aldım ve tüm sarhoşların anahtarlarını koyduğum yere koydum.
Não te preocupes, eu tirei a chave do carro do teu pai e coloquei-a onde ponho as chaves de todos os bêbedos.
İşine taş koydum galiba, değil mi?
- Suponho que dei bronca.
Bir stent koydum. Hasta şimdi odasında iyileşiyor.
Coloquei um stent, e ele está a recuperar-se no quarto.
Elway'i uçması yasaklar listesine koydum.
Fiz com o que o Elway não pudesse embarcar.
Maria'ı ikna etmek için kariyerimi ortaya koydum.
Pus a minha reputação em risco, para conseguires a Maria.
Ne yaptın? - Sanırım çok toner koydum.
- Acho que meti demasiado tinteiro.
Taktiğimin adını "Truva atı" koydum.
Chamo ao meu método "cavalo de Tróia".
Koydum çocuğu. - Sağ ol.
- Não é assim tão difícil.
Şu arkadaşın bisikletine el koydum sonrasında beni metroda kaybetti.
Confisquei a bicicleta a um tipo. E ele despistou-me no metro.
Kurutma makinesinin içine onu ben koydum mu diyeyim yani?
Devo dizer-lhes que te obriguei a entrar na máquina?
Ben de onu oturtup çok saygılı bir şekilde şunu izah ettim : "Koydum mu?"
Tive de me sentar com ela e explicar-lhe, respeitosamente que ela podia se lixar.
Owen kilit altında. Korumaya saldırmasından sonra onu oraya koydum.
O Owen está preso porque agrediu um guarda.
Lanetin içine tedbir amaçlı bir tetik koydum.
Havia um mecanismo de segurança embutido na maldição.
Kimsenin gidebileceğimi düşünmeyeceği bir yere koydum.
Coloquei num sitio onde ninguém pensasse que alguma vez fosse.
Senin için bir kaç tane de ekstradan uygulama koydum.
Eu também pus algumas aplicações extra para ti.
Onu... İlaç kutularını çekmeceye koydum.
A tua... parafernália de droga está na gaveta.
Yatağındaki özel eşyaları da oraya koydum.
Assim como a parafernália que estava na tua cama.
Ben bahsimi, ligdeki kazanma oranlarına ve oyuncu değerine göre ortaya koydum.
Eu aposto com base na percentagem de vitória estabelecida pela Liga e o RPI.
Sanırım yanlışlıkla rulet masasına bir fiş koydum.
Acho que coloquei acidentalmente uma ficha na mesa da roleta.
- Ortaya para koydum.
- Tenho dinheiro no jogo.
Dalga geçiyorsun benimle. Sana hediye almayı unutmuştum bu yüzden bir kavanoza biraz baharat ve çay koydum sadece.
Esqueci-me de te comprar um presente, então apenas deitei umas especiarias e chá para um jarro.
Hayır, ben koydum parayı.
Não, só o meti aí dentro.
Bu zamana kadar kuralları hep ben koydum.
Sempre joguei de acordo com as minhas próprias regras.
Lafı koydum.
Segmento!
Sözleri bez çantasına koydum.
Pus a letra na mala.
Diş fırçanı kutuya geri koydum.
Coloquei a tua escova de dentes de volta no copo.
Maria'ı bağlamak için kariyerimi ortaya koydum.
- Arrisquei-me para assegurar a Maria.
Bu su şişesine bir bıçak koydum ve kimse hiçbir şey söylemedi.
Pus uma faca nesta garrafa de água e ninguém me disse nada.
Evet, "siktir git" ve "yürü git" lerden sonra tüm cevaplara tik koydum ve 6500 metreküp çıktı.
Sim. Consegui que eles me respondessem depois dos "vá-se foder" e "vá à merda". - e serão 6500 metros cúbicos.
Özür dilediğim için özür dilememden sonra insanlarla tanışma etkinliklerinizi programınıza geri koydum.
- Bom... - O quê? Depois de ter pedido desculpa por ter pedido desculpa, comecei a marcar-lhe encontros com as pessoas.
Bu yüzden önüne camdan bir kalkan koydum.
Por isso a coloquei num vidro blindado.
- Masana ben koydum.
- Eu coloquei-a na tua mesa.
Bıçağı nitrojen tankına koydum.
Coloquei a faca no depósito de nitrogénio.
Doğru. kemiği mikroskobun altına koydum ve 40 kez büyüttüm.
Ora bem. Pus o osso no microscópio... e, numa ampliação de 40 vezes, encontrei vestígios de recuperação.
Mesela, bir evi yeniden restore ettim ve geçen sene belediye meclisi için adaylığımı koydum.
Acabei de restaurar uma casa e concorri à Câmara no ano passado.
Buzdolabınızdaki açılmış bir beyaz şarap şişesinden koydum.
Foi de uma garrafa de branco aberta no teu frigorífico...
- Annesi koymuş olmalı. - Ben koydum.
- Deve ter sido a mãe a colá-las.
O bilgilerin tümünü aylar önce rapora koydum ben.
Juntei essas informações há meses.
Sarhoş ve kızgındım. Kendimi aptal yerine koydum.
Estava bêbado e zangado, e fiz papel de parvo.
İçine korkunç bir şey koydum.
Coloquei uma coisa terrível lá dentro.
Bu sabah Reddick'in arabasına bir bomba koydum.
Pus uma bomba no carro do Reddick hoje de manhã.
Bende koydum.
E eu fi-lo.
Birçok soyut kaynak koydum.
São coisas intangíveis, acho que é assim que chamam.
Koydum lafı.
- Segmento!