English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Kryptonite

Kryptonite tradutor Português

315 parallel translation
Ve Kriptonit onu yok edecek.
E a kryptonite vai destruí-lo.
Bu Kriptonit.
É kryptonite.
- Kriptonit.
- Kryptonite.
Sonra lazerler bir kriptonit parçasına kilitlenecek.
Depois, a sonda a laser prende um fragmento flutuante de kryptonite.
KRİPTONİT.
KRYPTONITE.
Kriptonit.
A kryptonite!
- Kriptonit bu!
- Aquilo é kryptonite!
Yani, Marcie vücudumuz kuvvetli olmasa da cinsel kriptonitimiz var.
Sabes, Marcy, podemos não ter força muscular, mas temos kryptonite sexual.
Daha kırmızı kriptoniti bile bulmadılar ki.
Ainda não descobriram o kryptonite vermelho.
Söylediklerin doğruysa, Kryptonite getirmemiz büyük şans olmuş demektir...
Se o que dizes é verdade, ainda bem que trouxemos "Kryptonite".
Beklendiği gibi Kryptonite yarışa lider başladı.
"Criptonita" vem à frente! - Por fora
Haydi Kryptonite bebeğim.
Vamos, "Criptonita"!
İşte böyle Kryptonite.
- É isso, "Criptonita"! - Vamos, "Criptonita"! Traz-me sorte!
Haydi Kryptonite! Haydi oğlum!
Vamos, "Criptonita"!
Kryptonite'e mi oynadı?
Ele apostou no cavalo? Apostou na "Criptonita"?
Lapa da Kryptonite'e oynamış.
O Papilla apostou na "Criptonita".
Haydi Kryptonite!
Vamos, "Criptonita".
Haydi Kryptonite!
Ainda consegues!
Beyaz yıldırım kazandı! Kryptonite tam bir şok yaşattı!
"White Birch" ganha surpreendendo todos!
Sıradan hatunları ancak Kriptonit prezervatifle becerebilir.
Ele só poderia ter sexo com miúdas com um preservativo de kryptonite.
Ama maalesef, bunu sadece kriptonit yapabilir.
Infelizmente, a única maneira é com kryptonite.
Kriptoniti unut.
Esquece a kryptonite.
Belki de beni kriptonit kurtardı ama bence o sendin.
Talvez tenha sido a kryptonite que me salvou mas eu acho que foste tu.
Zayıf noktanız, Kriptonit.
São vulneráveis a Kryptonite! Caramba, Marge!
Bu ringde hiç Kryptonite yok.
Não tem kriptonita neste ringue hoje.
- Kriptonit desen daha doğru.
- E mais Kryptonite.
Waffle'ının içine kriptonit attım.
- Pus kryptonite na comida, estamos safos.
Önce rafine kriptonit, şimdi de mağaralar.
Primeiro, a kryptonite refinada, agora, as grutas.
Kırmızı kryptonite'in neler yaptığını kendisi biliyor.
Conhece o efeito da kryptonita vermelha.
- Ya bir kriptonit anahtarımız olsaydı?
E se tivéssemos uma chave de kryptonite?
Sence kriptonit bu gemiyi yok edebilir mi?
Julgas que a kryptonite pode destruir a nave?
Ayrıca kriptonit bir anahtarı nereden bulacağız?
E onde arranjaríamos uma chave de kryptonite?
Lionel'ın kriptonit anahtarını çaldım.
Roubei a chave de kryptonite ao Lionel.
Chloe'nin kırmızı bir kriptonit yüzüğü vardı.
A Chloe tinha aqui um anel de kryptonite vermelho.
Sadece, Kriptonite'ten etkilenmiş Bir sürü kişi ile karşılaştım ve bizim için hiç iyi bir şekilde sonlanmadı.
É que, já contactei com muita gente infectada com kryptonite e nunca acabamos como amigos, ou com um aperto de mão.
Clark, bu çocuk diğerleri gibi değil, Elinde Kriptonite'ten mermiler var.
Clark, este rapaz é diferente. Ele tem balas de kryptonite.
Kırmızı kryptonite etkisinde olduğu sürece, Daha kötüsünü yapamaz.
Quanto mais tempo andar com kryptonite vermelho, pior fica.
Kriptonitin seni öldürebileceğini de biliyor.
Sabe que a kryptonite te pode matar.
- Hayır, adı Kriptonit.
- Não, chama-se Kryptonite.
Hayır, sanırım bu rafine kriptonitle ilgili.
Não, acho que tem a ver com a kryptonite refinada.
Kriptonit kalıpları vardı, Lionel'ın kasasında olan cinsten.
Tinham barras de kryptonite, as mesmas que estavam no cofre do Lionel.
Clark, kriptonitle ne yapıyor olabilirler?
Clark, que fariam eles com kryptonite?
Eğer içinde kriptonit olsaydı, şu an burada olamayacaktım.
Se lá houvesse kryptonite dentro, não estaria aqui agora.
Süpermen'in kriptoniti. Lndiana Jones'un yılanları. Whitney Houston'un Bobby Brown'ı.
A do Super-Homem é a kryptonite, a do Indiana Jones são as cobras, a da Whitney Houston é o Bobby Brown... por aí vai.
Bu kız Kripton görmüş gibi yapıyordu.
Aquela rapariga era "Kryptonite" para mim.
Meteor taşı demeliyim Kriptonit değil, ve senin açıklanamayan yok olmalarını örtüyorum.
Tenho de dizer "meteoro" em vez de "Kryptonite" e tenho de dar cobertura às tuas saídas inexplicáveis.
Burası Smallville. Kriptonit bir sürü insana özel yetenekler verdi.
Clark, estamos em Smallville, a kryptonite pode dar às pessoas muitas habilidades.
Kriptonitle yapıldı.
É fabricada com kryptonite.
Serum kriptonit bombaya yaklaştığındaysa aynen benim kanım gibi reaksiyon gösterdi.
Quando o soro se aproximou da bomba de kryptonite, reagiu da mesma forma que o meu sangue.
Hepsi Kryptonite'e.
- Sim.
- Yapabilirsin Kryptonite!
- Tu consegues, "Criptonita"!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]