Kural bir tradutor Português
2,382 parallel translation
Kural bir, ürünlerini bil.
Regra número um : conhece os teus produtos.
Kural bir, her zaman elektriğin olsun, böylece insanlar... -... elektronik aletleri test edebilirler.
Regra número um : ter sempre energia eléctrica para testar aparelhos.
Kural bir, asla çıktığın kişiyi vurma.
Primeira regra : não se dispara contra o nosso par.
Demeye çalıştığım şu : Kural bir : Birinin vurulmasına neden olursan, özür dilersin!
O questão é, regra número um se alguém é alvejado por tua causa, pedes desculpa!
Bir diğer kural : adam her zaman yalan söyler.
Outra regra importante : um chulo continua a mentir.
Hemen bir bağlantı kuralım da, kimmiş bu öğreneyim. CTU'ya varmak üzereyim.
Assim que criarmos um uplink, saberei dizer quem foi.
Bu bir şovalye kuralıdır.
Este é o código do cavaleiro. O que diz, Sir Robert?
Kurallara riayet etmen gerekmeyen bir yer. Zira orada kural yoktur.
Num local onde não cumpres as regras, porque elas não existem.
Tek bir kuralımız var!
Só temos uma regra!
Bir kural var, Madeline
Há um código, Madeline.
Bir katili öldürdüğüm için bunla yaşamak zorunda olan benim fakat sen röportajlar verip terfi ederken kural yok ha?
Há alguma regra sobre dar entrevistas para a televisão e ser promovido por não matar um assassino, quando sou eu que tenho de viver com o remorso?
Bunla ilgili bir kural var mı?
Há alguma regra em relação a isso?
Bir kuralım var ama.
Mas tenho uma regra.
Hayatta bir kural kitabı yoktur, değil mi?
Bem, não existe um livro de regras para a vida, pois não?
Hiçbir yerde öyle bir kural yazmıyor.
Isso não consta do manual. Há um ano que faz terapia.
Bir taşıyıcı annenin erkek arkadaşı olmaz diye bir kural mı var?
Onde é que está escrito que não posso ter um namorado?
Başarılı bir akşam yemeği için bir numaralı kural ise...
E a regra principal para um jantar de sucesso?
Lakin bu tartışmada temel bir fizik kuralı gözden kaçırılıyor.
Poderíamos afinal nos conhecer de forma mais profunda?
Acıma duygularımı canlandıracak hüzünlü bir hikâyeye başlamadan önce söyleyeyim. Son 30 yıldır kendime prensip edindiğim bir kuralım vardır.
Antes de me contar uma história triste para comover o meu coração, tenho seguido uma regra nas últimas três décadas.
Nasıl bir kuralı çiğnediğinin farkında mısın?
Sabe como passou dos limites?
Seninle konuşarak bile profesyonel ahlaka aykırı altı ya da yedi kuralı çiğnediğimi biliyorum. Ve şu anda bunu neden yaptığımı ciddi bir şekilde düşünüyorum.
Sei que estou a violar seis ou sete regras de ética profissional por falarmos e sei que estou a repensar o que estou a fazer.
30 şehirde geçerli bir kural var bu mutfağı olmayan çocuk evlerinin çalışmasını yasaklıyor.
- Há pelo menos 30 portarias que tornam ilegal operar um orfanato sem uma cozinha.
Belden aşağı vurmama dışında bir kural yok.
Não há regras, excepto aquela de não se bater abaixo da cintura.
Kural sekiz, daima onlara ekstradan küçük bir şeyler ver.
Regra número oito : Dar-lhes sempre um pequeno extra.
- Bu iyi bir kural.
É uma boa regra.
Kural 17, asla bir arkadaşınla işe girişme.
Regra número 17 : nunca te metas em negócios com um amigo.
Tek bir kural var.
- Há uma regra. - Oh, sim...
CBI kural ve tüzüklerinde açıkça belirtilmesine rağmen sen ve Grace Van Pelt uygun olmayan, duygusal bir ilişki içindesiniz.
Em violação de rígidas leis do CBI tu e a Van Pelt iniciaram uma relação ilícita.
Bilmediğim bir şey için de, kural falan olmaz.
Que eu saiba, não foram violadas quaisquer regras.
Bir kuralım.
Não, é uma regra da minha.
Bir sürü kural koymuyorum, Elena.
Não imponho muitas regras, Elena.
Bana bir şey vermelisin, Lump, yoksa işi kuralına göre halletmek zorunda kalırım.
Tem de me dar alguma coisa, Lump, ou vou seguir os procedimentos.
Sadece aptal bir sigorta kuralı.
Ajuda-me com esta papelada para eu conduzir novamente.
Üçüncü kural... Bir ve iki'nin ihlâli hâlinde...
Artigo terceiro, punições por violação dos artigos primeiro e segundo.
Cerrahi ameliyatların ikinci kuralı birinci kural işe yaramadığında... -... başka bir şey denemektir.
A regra número dois da cirurgia é quando a regra número um deixa de funcionar tentar outra coisa qualquer...
Bu kimliğini gizleyen insanların bir numaralı kuralıdır.
É a regra número um com estes tipos... "Permanecer sempre anónimo."
Hava Kuvvetleri, hiçbir şekilde bir kural ihlalini kabul etmeyecektir.
A Força Aérea nunca irá admitir uma violação do espaço aéreo norte-americano.
Biliyorsunuz, baygın olduğu sırada ameliyatı sizin yapamayacağınıza dair bir kural yok.
Nada a impede de operar, quando ela estiver anestesiada.
Bir numaralı kuralı çiğnedin, değil mi?
Você quebrou a regra número 1, não foi?
... her bölüm benim bir kuralımdan oluşmalı. 10 tane. "En iyi 10" listesi gibi.
Cada capítulo deve ser uma das minhas regras.
- Böyle bir kural konmalı.
- Devia haver uma regra.
Hiçbir şey söyleyemeyeceğinize dair bir kuralınız falan yok mu sizin?
Vocês não têm uma regra que diz que não podem dizer nada?
Tamam, mesele şu, benim bir kuralım var.
Muito bem, a questão é a seguinte : eu tenho uma regra.
Son 18 ayda herhangi bir kural ihlali yapmamışsan tabii.
- Pode se não teve nenhuma infracção nos últimos 18 meses.
Önemli konulara geçmeden önce bir kuralı hatırlatmak istiyorum.
Antes de irmos ao que interessa, aqui ficam algumas regras básicas.
Bir dandik kural için- - Beni kovdu.
Foi apenas uma regra e ele expulsou-me.
- Bu bir kural, değil mi?
- Isso é uma regra?
Herhangi bir şekilde bu kuralı ihlal edersen o zaman görevine son veririz.
E se infringir esse código de algum modo, então despedimo-lo.
Dinle beni. Sana iyi bir tavsiye verebilmek adına ana kuralımı çiğneyeceğim. Bunu sakın yapma.
Ouça, vou quebrar a minha regra de ouro e oferecer um bom conselho.
Sayın yargıç, Trombetta'ya karşı Kaliforniya yüksek mahkemesi ceza hükmünün bir DNA testindeki örneği yok edebileceği kuralını getirdi çünkü bir sahtekarlık yoktu.
Meretíssimo, no processo California versus Trombetta, o Supremo Tribunal decretou que a Acusação podia destruir uma amostra para testes de ADN porque não havia má fé.
Kendimi şerefli ve dürüst bir adam gibi gösterdim. Ama herhangi bir ahlak kuralına göre, ben rezil biriyim.
Fiz-me passar por homem honrado e íntegro, mas segundo qualquer código moral, eu caí em desgraça.
bir şey değil 1063
bir tanem 228
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
bir tanem 228
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
birisi 209
bir gelişme var mı 30
birini 32
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29
bir gelişme var mı 30
birini 32
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29