Kuşkusuz tradutor Português
790 parallel translation
Pres'in ve senin yaşamın bu gibi şeylere bağlı olacak ve ikiniz de kuşkusuz öleceksiniz.
A sua vida e a do Pres dependerão disso, ou morrerão ambos.
Kuşkusuz bildiğiniz bütün erkeklerden farklı biri.
Parece ser muito simpático e diferente dos homens daqui.
Hiç kuşkusuz.
Não há como negar.
Kuşkusuz konuşmasın diye hakladılar onu.
Ele foi morto para não falar, não há dúvida.
Kuşkusuz.
Indubitavelmente.
Kuşkusuz, Chris sizi çok seviyordur.
Não tenho nenhuma dúvida de que ele goste muito da senhora.
Kuşkusuz, ayrıca takdirini de çok uygulamalı bir yolla gösterecektir ha?
Claro, e ele iria mostrar a sua apreciação de uma maneira mais práctica?
- Bana çok iyi bakılmalı. - Kuşkusuz.
Ou fique cinco semanas e voltamos juntos.
Basit, sade ve dürüst bir şekilde yaşamak kuşkusuz çok zordu.
Para viver uma vida simples, sincera, honesta, era difícil vivê-las todas.
Kuşkusuz Green'lere evet, Greenberg'lere ise hayır cevabının geleceğini biliyorsunuz.
Claro que sabe que será "sim" aos Greens e "não" aos Greenbergs.
Bağ köşkümde uyurken, her öğleden sonra uyuduğum gibi, amcan, o kuşkusuz rahat saatimde, sinsi adımlarla geldi yanıma. Elinde bir yaman zehir şişesiyle, kulaklarımdan cüzamlar akıttı içime.
Enquanto dormia no jardim, de tarde, como era meu costume, nessa hora tranquila, chegou teu tio, pé ante pé, trazendo consigo um frasco do maldito suco de cicuta, no orifício do meu ouvido,
Kuşkusuz sabaha kalmaz teslim olurlar.
De certeza que eles vão entregar-se até amanhã.
Nerde! Böyle bir sanatımız yok. Bu beye çok güveniyordum, kuşkusuz bir güvenle.
Ele era um cavalheiro em quem eu depositava absoluta confiança.
Asalet gereği, kuşkusuz.
Noblesse oblige, sem dúvida.
Benden yaşlı oyuncu yoktur kuşkusuz.
Não há actor mais velho que eu.
- Kuşkusuz katılıyorum.
- Naturalmente, eu também acho.
Ben bir casusum, kuşkusuz.
Sou um espião, óbviamente.
Kuşkusuz beni rehine tutmak niyetindesiniz.
Sem dúvida pretende pedir um resgate por mim.
- Hiç kuşkusuz bu bir intihar.
- Suicídio, sem dúvida.
Kuşkusuz, Roma.
Roma, sem dúvida.
Kuşkusuz birini bekliyordur.
Ela está à espera de alguém.
En kötü hasar kuşkusuz çalışmalarımın yok olması.
O maior dano, claro, foi o trabalho que foi destruído.
- Kasabada evin var, kuşkusuz? - Hayır.
- Tem uma casa na cidade, sem dúvida?
Kuşkusuz, düşünce bu olmalı.
Claro, deve ser isso mesmo.
Kuşkusuz bira içersin, özellikle bugün gibi sıcak bir günde.
Claro que bebe, especialmente num dia quente destes.
Ev yapımı içki içiyordur, kuşkusuz.
Deve estar bêbado.
Kuşkusuz, o şekilde başlamadı.
Claro que no início as coisas foram diferentes.
Kuşkusuz, henüz evli değilim, fakat seçtiğim biri var.
Ainda não sou casada, mas já escolhi uma pessoa.
Kuşkusuz, endişelenecek bir şey yok. Muhtemelen idmansız kalmış.
Mas não há razão para preocupações, ele já deve ter perdido a prática.
Kuşkusuz, korkarım, sana Hendon'da öğrettikleri o güzel kuramın bir kısmının gerçek hayatta geçerli olmadığını göreceksin.
Mas vai descobrir que essa teoria toda que Ihe ensinaram em Hendon não tem qualquer uso prático.
Şey, kuşkusuz, Raines.
Sim.
Benden önceydi, kuşkusuz.
- Isso foi antes de eu trabalhar cá.
Evet, kuşkusuz.
- Sim, claro.
Kuşkusuz, Froy'un Rupert olduğunu kanıtlamak zorunda kalabiliriz. O halde, devam edelim.
Teremos de provar que Froy é Rupert, por isso, é melhorar tratarmos disso.
Evet, kuşkusuz.
Claro que não.
Hiç kuşkusuz hemen tahmin ettiğiniz üzere, bu geceki oyunun başlığı
Estou certo de que já adivinharam que o programa de hoje se chama :
Martha Mason, kuşkusuz.
- A Martha Mason, claro.
Kuşkusuz, bedensel eşgüdümün doğru bir testi için, hamakta uzanmaktan daha iyi bir şey olmadığını düşünüyorum, fakat sanırım bu sadece aranızdan tehlikeli yaşamdan hoşlananlara cazip gelecektir.
É claro que para um teste real de coordenação corporal, não há nada melhor do que estar deitado numa rede. Mas acho que isso só é atraente para os que gostam de viver perigosamente.
Kuşkusuz istifa etmen gerekmez. Kesinlikle beni savunmak zorunda değilsin.
Não tens de te demitir, e muito menos defender-me.
Seni özleyeceğim, kuşkusuz. Bunu biliyorsun.
Vou sentir saudades tuas, sabes bem.
Evet, kuşkusuz. Anlıyorum.
Eu compreendo.
Ve kuşkusuz, uzun süre önce adlarımızı değiştirdik, geçmişimiz hakkında çok daha uygun öyküler uydurduk.
Claro que mudámos de nome há muito e inventámos passados convenientes.
Kuşkusuz, sen benden çok daha iyi başardın.
Mas você saiu-se muito melhor do que eu.
Şey, sadece küçük bir meblağ, kuşkusuz, sadece beden ve ruhumu bir arada tutmak için.
Coisa de pouca monta, o suficiente para satisfazer o corpo e a mente.
Sanırım onun en iyi sahnesi. Kuşkusuz oyunun sonu dışında, o sahnede öldürülür.
Acho que é a melhor cena dele, exceptuando a última cena, em que ele é morto em palco.
Kuşkusuz Evan'ın inşa ettiği şu bisküvit tenekelerine göre bir ilerleme.
É certamente melhor, que aquelas latas de biscoito, que o Evan constrói.
Kuşkusuz.
Inquestionavelmente.
Kuşkusuz, bir de küçük ücreti olacak.
Claro que haverá uma pequena taxa.
Bu, kuşkusuz, gezi öykümüzün sonu değildi.
Isto, é claro, não era o fim do nosso diário de viagem.
Kuşkusuz, tartışabileceğimiz başka hususlardan da söz edilmiştir.
Claro que também são mencionados outros tópicos, acerca dos quais poderíamos ter falado.
Şey, söylemesi güç, kuşkusuz, fakat ben kuşkuluyum.
Não lhes posso dar certezas, mas duvido.