Kârla tradutor Português
20 parallel translation
Burada yapacağımız kârla onu ikiye katlayabilirim.
Posso duplicar o lucro que fazíamos lá.
Tartışmada, Her Türlü Çiftlik Makinesinden Korkma Bakanı Terence Rattigan'dan saklanmadan sorumlu müsteşardan Timothy Whites'tan sargı paketleri çalıp Yüksek Kârla Satma Bakanlığı'nın yayınladığı cari yılın ticaret rakamlarını sunmasını istedi.
Mais à frente, no debate, o ministro subalterno de estar assustado com qualquer tipo de maquinaria agrícola desafiou o subsecretário de Estado de esconder Terence Rattigan a produzir os números deste ano fornecidos pelo Departamento de Roubar Pacotes de Ligaduras a Timothy Whites e Voltar a Vendê-las com um Lucro Considerável.
Ve onları yine o kadar etkileyici bir kârla da sattın.
Que seguro vendeu a um preço muito interessante.
Edmond "teşekkür notları" hazır tabelanız kârla kapatıldı ve sizin için dolaba biftek koydum.
Os agradecimento ao Edmond estão prontos, a mesa já está reservada para a beneficência, e escolhi-lhe o rosbife.
- Evet, ucuza topluyor büyük kârla satıyor.
Compra-as baratas, e vende-as com um grande lucro...
Oradan gelen kârla, karakolun karşısına donut dükkanı açtım.
- Peguei os lucros e abri uma lojinha de rosquinhas em frente a uma delegacia.
Her şey hazır olduğunda araziyi New Jersey eyaletine geri satacağız. - Ona katlanmış bir kârla.
Assim que estiver acordado, voltamos a vender as terras ao grande estado de Nova Jérsia.
O adamlar ne kadar düşük kârla çalışıyor biliyor musun sen?
E? Sabes as margens com que aqueles gajos trabalham?
Şirketleri satın alıp onu soyuyorlar, çalışanların yarısını atıyorlar, sonra şirketi kârla satıyorlar.
Compram a empresa, desmontam-na, despedem metade das pessoas e vendem-na com lucro.
Kârla alakası yok bunun. Gururla alakalı.
O que importa não é o lucro, mas sim o orgulho.
Dağıtıcı bana sonunda şansının döndüğünü söyledi. 500 dolar kârla kumarhaneden ayrıldın.
Um dealer disse-me que a sua sorte finalmente voltou, que você tinha facturado 500 dólares.
Tapusunu tuvalette satıp cebinde 15 bin kârla bir sonraki trenle geri döndü.
Vendeu-o ainda no quarto de banho, voltou para norte no comboio seguinte com $ 15.000 no bolso.
Torbacılara % 30 kârla satıyoruz, onlar da % 50 karla. Kontrolü ele almalıyız. Yoksa kimse kalmayacak.
Nós vendemos aos passadores a 30, eles vendem a 50 e corremos com todos os outros, não haverá espaço para mais ninguém.
Yarınki "MyClone" tanıtımı iyi giderse sağlanacak kârla orada size bir şato inşa ederiz.
- Não te digo. - Se o lançamento do MyClone correr bem, usaremos os lucros para vos construir um castelo lá.
Benim kârla hiç işim olmadı.
Os meus motivos nunca foram os lucros.
Yoktan var ettim. Kimsenin beni aşağıya çekmesine izin vermedim ve şirketi iyi bir kârla sattım.
Eu não levei nada, fiz algumas coisas e não deixei ninguém me rebaixar, e só sai de lá quando o dinheiro estava todo.
Daha da mucizevi olan Caan çoktan pozisyon almış ve inanılmaz kârla hisseleri satıyor.
Mais miraculosamente, Caan já lá está e vende com um lucro monstruoso.
Kanada'dan ucuza alabileceğimiz bir mal var. Saf ve ham. Buraya gizlice sokarak inanılmaz bir kârla meslektaşlarıma satabiliriz.
Há uma certa substância pura e sem aditivos que podemos comprar no Canadá por uma pechincha, contrabandear para cá e vender ao meu colega, gerando um lucro enorme.
Onları kârla satacak bir anlaşma üzerine çalışıyordu ama bana asla detayları vermedi.
Penso que queria lucrar com a venda, mas ela nunca me disse.
- Az gider, sabit arz ve yüksek kârla mı?
- Baixo custo, procura estável, margens elevadas?